DEĞERLİ okurlar. Toplum ve birey olarak. Genellikle. Her tür sorunumuzun sorumlusu olarak, birini ya da birilerini gösterme konusunda üzerimize yok. Evde önümüze bakmayıp, ayağımız bir şeye takılıp canımız yandığında. 'Bunu buraya...

DEĞERLİ

okurlar.

Toplum ve birey olarak.
Genellikle.
Her tür sorunumuzun sorumlusu olarak, birini ya da birilerini gösterme konusunda üzerimize yok.
Evde önümüze bakmayıp, ayağımız bir şeye takılıp canımız yandığında.
“Bunu buraya kim koydu?”
“Bu buraya konur mu?”
Diye bir suçlu arayışına gireriz.
Toplum olarak da hep, dış güçlerden bahsedip duruyoruz.
Tabii bu “Dış güçler” kavramının mimarları genellikle siyasetçilerimiz.
Özellikle.
Ülke herhangi bir sorunla karşılaştığında, ülkedeki egemen güç, sorunun sorumlusu olarak dış güçleri göstererek, sorunun sorumluluğundan kurtulma uyanıklığı içine giriyor.
İşin çok daha çarpıcı yanı ise.
Dış güçler derken, somut olarak bir güçten ya da ülkeden söz edilmeden, belli bir genelleme içinde, bütün güçlerin düşmanlığından söz edilmekte.
Böylesine soyut bir düşmandan söz edilince, herkes kendine göre bir düşman belirlemeye başlıyor.
Çok daha vahimi ise.
Sorunun sorumlusu olarak düşman ararken, asıl sorunun nedenini bulup, sorunu çözme konusunda da kimse kafa yorma gerçekçiliği ve akılcılığına yönelmediği için sorun da giderek kronikleşmekte.
Bir güçten bahsedip, bu gücün gücünü kabul ederken, o güce karşı, “Onların silahı varsa bizim de Allah’ımız var” derken, sanki onların Allah’ı yokmuş gibi bir söylemle topluma dönük hamasi çıkışlarda bulunmanın mantığını akılla izah etmenin mümkün olmadığı kanısındayım.
Hele hele.
Dolar ve diğer yabancı paralar sürekli değer kazanıp bizim paramız değer kaybederken "Dolar değil vatan lazım" demek kadar anlamsız ve saçma bir yaklaşım olabilir mi?
Vatanla doların ne alakası var?
Dolar değer kazanıp Türk parası değer kaybedince vatan yerinde dururken, dolar değer kaybedip, Türk parası değerlenince vatan elden mi gidiyor?
- DEVAM EDECEK -