Her yıl ilkbahar yaklaşınca yani tarım ürünlerimizin ihracat sezonu başlangıcı ve sonrası ülkemiz tarım ürünlerinde 'ilaç kalıntısı” bulunduğu yönünde Avrupa'dan gelen haberler servis edilir. Her nedense bu konunun zamanlaması...

Her yıl ilkbahar yaklaşınca yani tarım ürünlerimizin ihracat sezonu başlangıcı ve sonrası ülkemiz tarım ürünlerinde “ilaç kalıntısı” bulunduğu yönünde Avrupa'dan gelen haberler servis edilir. Her nedense bu konunun zamanlaması özellikle seçilir.Olayın aslı şudur: Bizim tarım ürünlerimizde özellikle onların iddia ettikleri gibi ilaç kalıntısı yoktur. Onların gıda ürünleri özellikle az gelişmiş zavallı ülkelere ihraç ettikleri bütün ürünler ise deyim yerinde ise dandiktir. Dahası onların ürünleri suni, bizimkiler ise doğaldır.Dış kamuoyunda ürünlerimizin aleyhine kampanya başlatanlar bu ülkenin düşmanı olan batılı alçaklardır. Amaç bu ülke insanının üretim yapmaması dolayısı ile üretilen ürünlerin dış pazarda pazarlanmaması. Çünkü ihracat ne kadar çok olursa üretici daha çok üretim yapar ve ülkemize döviz getirisi olur.Maksatlı yalan imal edenlerin hedefi hem üreticilerimizi perişan etmek hem de ülkemizin kalkınmasını engellemektir. Oysa Türkiye tarım ve hayvancılıkta dünyanın bir numarasıdır. Dünyanın en verimli toprakları bizde. Hayvancılığın her türlüsünü yapacak potansiyel fazlası ile mevcut. Bu günün teknolojisi ile ülkemiz rahatlıkla yarım milyarın üzerinde insanı doyuracak potansiyele sahiptir.Verimli topraklarımız , elverişli su kaynaklarımız, ılıman iklimimiz, uygun yeryüzü şekilleri vs… vs…Elverişli şartların yanında birde çalışkan insanlarımıza fırsat verildiği takdirde ortaya çok güzel harika bir tablo ortaya çıkar. Lozan görüşmeleri sırasında azılı Türk ve Müslüman düşmanı olan Churchill “Türkiye Türklere verilmeyecek kadar önemli bir ülkedir” diye boşuna dememiştir.BİR YORUMSadece tarım değil her alanda ülkemizin önüne engeller çıkarılmaktadır. Bu ülkeyi yönetenler lütfen sürekli gündem saptırmakla, olmayan kalkınma yalanlarıyla veya “sıfır sorun” deyip yanlış üstüne yanlış yaparak Haçlı ve Siyonizme alet olarak milli onurumuzu ayaklar altına almakla meşgul olacaklarına “sadete gelelim” diyorum. Lütfen işimize bakalım.Dünyanın en pahalı petrolünü biz kullanıyoruz. Peş peşe yapılan bu petrol zamları üretimin her safhasında maliyetleri yükselterek üreticilerimizi perişan etmektedir. Daha da önemlisi ise bu ülkede bolca üretildiği halde aynı ürünler dışarıdan ithal edilmekte. Kızıl Çin’den sarımsağından tutunuzda Arjantin’den elmaya kadar daha neler neler. Zira işin ucunda yakın ve yandaşların bir anda "köşe" olmaları var. Gemiyle getirilen gereksiz binlerce ton gıda ürünleri binlerce üreticinin iflasına sebep olmuş onlar hiç önemli değil.Onun için diyorum ki ey yetkililer lütfen masal anlatmayı bırakalım da tarım ve hayvancılıkta içine düştüğümüz utanç tablosundan nasıl kurtuluruz buna bir çare arayalım. Kararlı olursak çözümde kolay olur.