BİLİYORUM, çok yoğun günler yaşıyorsun ama naçizane sana diyeceğim bir iki lafım olacak, vakit bulur da okursan memnun olurum. MHP İlçe Teşkilatı'ndan dün edindiğim bilgiye göre, eğer çok büyük bir aksilik olmazsa, mazbatanı bugün...
BİLİYORUM, çok yoğun günler yaşıyorsun ama naçizane sana diyeceğim bir iki lafım olacak, vakit bulur da okursan memnun olurum.
MHP İlçe Teşkilatı’ndan dün edindiğim bilgiye göre, eğer çok büyük bir aksilik olmazsa, mazbatanı bugün alıyormuşsun.
Allah’tan bir mani çıkmazsa bugün öğleden sonra saat 3’te biz de İlçe Seçim Kurulu’nun önünde olacağız ve o tarihi anlara biz de tanıklık edeceğiz.
“Tarihi an” diyorum, çünkü gerçekten de ekibinle birlikte çok büyük bir iş başardınız.
“Alanya’yı Hasan Sipahioğlu’ndan başkası yönetemez. Eğer başka bir ekip ve başka bir kadro işbaşına gelirse vay Alanya’nın haline” diyenleri, kararsız seçmeni böyle etkilemeyi planlayanları mahcup etme yolunda ilk adımı attınız. (Elbette bunu zaman gösterecek)
Ama ne yazık ki, sevgili Adem Başkan, “her doğum aslında ölüme doğru giden yolun başlangıcıdır” veciz sözünde olduğu gibi, mazbatanı aldığın günden, görevinin biteceği güne kadar bütün gözler senin, dolayısıyla ekibinin üzerinde olacak.
Senin başarılı olmanı isteyen binlerce insan olduğu gibi, seçim sürecinde senin ve ekibin hakkında ortaya atılan iddiaların gerçekleşmesi için sabah akşam dua edip haklı çıkmak için her sabah güne büyük bir umutla başlayacak olan binlerce insan olduğunu da asla unutmaman gerekir.
Önümüzdeki beş yıl boyunca “Biz demiştik, bakın, söylediklerimiz aynen çıktı” diyebilmek için sabırla bekleyen insanları mahcup etmek, adını Alanya tarihine altın harflerle yazdırmak için önünde koskocaman bir beş yıl olduğunu asla unutmamalısın.
Alanya’yı öyle güzel yönetmelisin ki, sevgili Adem Başkan, usta bir orkestra şefi gibi her enstrüman notasını zamanında vurmalı, her müzisyen ortaya koyduğu eserden zevk alabilmeli.
“Ben yaptım, oldu” dersen…
“Kimsenin aklına ihtiyacım yok, benimki bana yeter” dersen…
İnsanları soyadına, banka cüzdanındaki rakama, etiketine göre kategorize edersen…
“Her yiğidin bir yoğurt yiyişi var, benimki de bu” diye diretirsen…
Bil ki, daha şimdiden senin ve ekibinin başarısız olması için sabah akşam dua eden insanları sevindirirsin, o kadar.
Mutsuz bir şehir yaratmak da senin elinde, mutlu bir şehir de.
“Herkesi de mutlu edemem ki” demeden, herkesin ve her kesimin mutlu olabileceği bir politika izlediğin takdirde başarılı olmaman için hiçbir sebep yok, sevgili Adem Başkan.
30 Mart Pazar gecesi MHP Seçim Ofisi’nin önünde senin zaferini kendi zaferiymiş gibi kutlayan, sevinçten çılgına dönen bir köylü kardeşimizin, “Bir gün bu Alanya’da bizim de yaşadığımızın farkına varacaklardı, işte o gün geldi” diye haykırdığı gibi, sen artık köylünün de başkanısın, şehirlinin de, sevgili Adem Başkan.
AKP’nin belki de ilk başta ülke genelindeki yerel seçimleri garantilemek için ortaya attığı Büyükşehir Yasası’nın getirdiği avantaj nedeniyle, önünde, hizmet edebileceğin muazzam bir coğrafya var ve şehir merkezi ile beldelerin yanı sıra, özellikle bugüne dek hor görülmüş, unutulmuş, ihmal edilmiş köyler tamamen senin iki dudağının arasından çıkacak tek cümleye bakıyor, sevgili Adem Başkan.
Kimseyi ötekileştirmeden, halktan kopmadan, halkın, esnafın, turizmcinin, meslek odalarının ve elbette biz gazetecilerin fikirlerine başvurmak istediğin anda, emin ol, bugüne dek gelmiş geçmiş tüm belediye başkanlarından ve rakiplerinden her zaman 1-0 önde olacaksın.
AKP’nin ünlü bir Siyaset Akademisi hocasının dediği gibi… Vatandaşın cenazesine, düğününe, taziyesine zaten giden bir başkandın. Yolda gördüğünde yaşlının elini öpen, akranının sırtını sıvazlayan, gencin çocuğun saçını okşayan, köylünün eşeğinden heybesi düştüğünü gördüğün an koşup yerden alan, tozunu silkeleyip eline veren bir başkandın, hep öyle kal, hiç değişme.
İnan, bunlara devam ettiğin ve ihmal etmediğin her gün, insanlar kendilerine dokunulduğunda bunun karşılığını sana misliyle vereceklerdir.
Yeter ki, başka siyasetçiler gibi, kendini Kaf Dağı’ndaki görünmez şatoların içinde görme.
Yeter ki, “Ben yaptım oldu” cümlesini yönetim felsefen haline getirme.
Yeter ki, şehrin kaderini, sosyal ve ticari yapısını etkileyecek hayati bir icraat yapacağın zaman mümkünse o bölgenin halkının, esnafının, dinamiklerinin fikirlerini de al.
O fikirler hoşuna gitse de gitmese de en azından dinle, not al, insanlara onları önemsediğini göster.
Bir de, sevgili Adem Başkan…
Ben gazeteciyim, sen siyasetçisin.
Sen, bizim vergilerimizle bizim için icraat yapacaksın, ben de bunları yazacağım, yeri geldiğinde usturuplu bir şekilde eleştireceğim.
Ama büyük bir icraat yapamadığın zaman, AKP’li Hasan Sipahioğlu’na yaptığım gibi karşına dikilmeyeceğim, çünkü O’nun gibi iktidar partisinde değilsin, bu bir.
Ankara’ya gidip ödenek isteme şansın belki AKP’li bir başkana nazaran daha az olabilir, bunu anlayışla karşılayacağım, bu da iki.
“Genel ve Antalya iktidarında AKP olduğu için, belki senin gücünü yavaşlatmak, belki seni etkisizleştirmek için hizmet akışında yavaşlatmalar olabilir” deyip, sevgili Adem Başkan, MHP’de, yani muhalefette olduğun için kendi adıma sana önemli oranda toleranslı olacağım.
Şimdilik diyeceklerim bu kadar, sevgili Adem Başkan.
İnşallah Alanya’yı öyle bir yönetirsin ki, sana oy veren herkes, şu beş yılın sonunda, “Anasının ak sütü gibi helal olsun” der. Sana oy vermeyenler de “Keşke O’nu seçseydim” diye hayıflanır.
İnşallah Alanya’yı öyle güzel yönetirsin ki, 2019’da karşına rakip olarak çıkmak isteyenler, sabah akşam, “Acaba bu kadar başarılı olmuş bir başkanı geçebilir miyiz?” diye düşünürler.
“Sayılı gün çabuk geçer” derler, bilirsin.
2019’a şunun şurasında çok bir şey kalmadı.
Allah şimdiden yolunu açık etsin, Allah yardımcın olsun, sevgili Adem Başkan.