2011 yılında batma noktasına gelen bir camia 4 yıldır hayal dünyamızın en üst noktası olan Süper Lig'de mücadele ediyor. Bize göre yaşamamız bile yeterli iken bunun üstüne koymaya çalışan bir başkan ve yönetim kurulunun doğru adımlarla...
2011 yılında batma noktasına gelen bir camia 4 yıldır hayal dünyamızın en üst noktası olan Süper Lig'de mücadele ediyor. Bize göre yaşamamız bile yeterli iken bunun üstüne koymaya çalışan bir başkan ve yönetim kurulunun doğru adımlarla oluşturduğu bir oyuncu grubu ve başarıya aç, kendini ispat etmek isteyen doğru bir hoca ile çıkılan yeni umutlar... Devamında neler mi oldu?
***
Eski oyuncularla yeni oyuncuların beraber kamp yaparak lige erken hazırlanmaları sonucunda lige fırtına gibi bir başlangıç yaparak 4 maçı kazanmaları ve 3. haftadan itibaren hayallerimizi üst seviyeye çıkaran liderliği kapmamız... Üstelik bu süreçte ligin iyi takımlarından Malatyaspor’u deplasmanda, Fenerbahçe’yi de evinde üstün bir oyunla yenmesi taraftarı beklenti içine sokmakla birlikte gelecek için umutlandırması "Neler oluyor" dedirtti. Sonrasına gelecek olursak...
***
6 haftada 1 galibiyet, 1 mağlubiyet ve 4 beraberlik ile yazımı hazırladığım anda liderliğimiz devam ediyordu. (Bu düşüşe rağmen liderlikte kalmamız ligin dengesizliği ile orantılı olsa da, bu ayrı bir konu) Bu son 6 haftaya baktığımız zaman 2 maç var ki ne zevk aldım, ne de alışageldiğimiz oyunu oynayabildik. Bunu da kabul edebiliriz, zira her maçı aynı tempoda oynamamız mümkün olmasa da bir şey mümkün, mücadele ederek kaybetmek. Diğer kalan 4 maçta, hatta yenildiğimiz maçta bile kazanmak için her şeyi yaptık. Tıpkı Başakşehir maçı gibi son vuruşları o maçlarda da yapamadık. Pekala, bunu kim çözecek?
***
Elbette Erol hoca çözecek. Erol hoca ve talebeleri bize yapabileceklerini gösterdi. Eğer hücumda farklılıklar ararsak bunu da çözeriz. Üçüncü bölgeye bu kadar servis yapan takım sayısı bu ligde çok azdır. Biz bunu beceriyoruz ama son vuruşlarda tek adama kalıyoruz. Erol hoca da görüyor ve biliyor ama artık kendine oynayan, müsait arkadaşı varken şut deneyen, defansif yardımı olmayan kişilerden ya vazgeçecek ya da kendilerine gelmelerini sağlayacak. Golcünün görevi gol atmak ise birkaç gol attı diye 90 dakika oyunda kimse kalmamalıdır. Şunu da söyleyeyim, bugün üst seviyelerde mücadele ettiğimiz için bunları söylüyorum. Bugün orta sıralar ve altlarda olsaydık, inanın bunları yazmazdım, aldığımız her puan avantaj derdim. Ama bugün başka seviyede oynuyor ve mücadele ediyorsak ve de diğer oyuncular büyük emek veriyorsa herkes buna katkı sunmalıdır.
***
Sonuç olarak 10 maçta 19 gol atsak da, bu kadar girilen pozisyonda bu oran düşüktür. Benim için en önemli referans her maç bu kadar pozisyona girmemizdir. Çok kaçırıyoruz, hem de çok fazla. Bunu çözersek bizi bu mücadelemizle zor yenerler. 1. ve 2. bölgeyi dokunuşlarla çözen Erol hoca, bunu da çözerse lig sonuna kadar üst sıralarda kalırız. Yok, "Ben bu durumdan memnunum" derse ki, bu da bir tercihtir ve haklı sebepleri de olabilir. Düşüşte olan oyuncular ile konuşulur ve düzelir. Önemli olan, bunun bir takım oyunu olduğunu bazı oyunculara defalarca anlatmak. Nelerin değiştiğini bize zaman gösterecek ve sahada gördüklerimizi yazmaya devam edeceğiz.