Tüm okullarımız keşke böyle olsa diyebileceğimiz, bir ilkokul var Alanya Mahmutlar’da

Mahmutlar’ın kuzey sırtlarına konuşlanmış; yurt içinde ve yurt dışında, ülke eğitimini ve Alanya’yı sessiz sedasız temsil eden Alanya’nın yüz akı, gerçek anlamda bir eğitim kurumu var.

Mutlaka ama mutlaka gidin ve görün bu okulu…

Şaşıracak, hayran olacak ve alkışlamaya doyamayacaksınız.

Adı, Kılıçaslan İlkokulu.

Öğretim değil EĞİTİM YAPILIYOR bu okulda.

Ve bu okulun, kendini eğitime adamış, okulu sil baştan yaratmış bir öğretmeni, bir müdürü, bir mimarı var.

Adı Fatma Ayan.

8,5 dönümlük bir bahçe içinde, binası ve ek üniteleriyle pırıl  pırıl bir eğitim yuvası yaratmış Fatma Öğretmen.

 

*    *    *

Okulun Müdürü Fatma Öğretmen, Köy Eğitim Enstitüsü kültürüyle yoğrulmuş Eğitimci bir babanın kızı.

Fatma Öğretmen de babasının izinde.

Öğretmen ötesi bir öğretmen o.

Öğretmenlikle yatıyor, öğretmenlikle kalkıyor.

Varsa yoksa okulu ve öğrencileri…

Bakımsızlıktan her tarafı lime lime dökülen, veliler rağbet etmediği için kapatılması düşünülen, viraneye dönmüş bu okulun yöneticiliğine; “Okul, dört duvardan çok daha fazlasıdır” felsefesiyle başlamış,

Şu an okulun, hepsi birbirinden mükemmel, ilköğretim düzeyinin çok çok üzerinde, olgunluk ötesi tavır ve davranışlar sergileyen 70 öğrencisi var.

 

*    *    *

Fatma Öğretmen, tek öğretmenli, 14 öğrencili, birleştirilmiş sınıflı bu köy okulunu; öğrencilerin zekâ düzeylerini, bilgi ve becerilerini üst düzeye çıkarma amacıyla; Türk Milli Eğitiminin Genel Amaç ve Temel İlkeleri doğrultusunda; teknolojinin ve çağın en son tekniklerini kullanarak; çağdaş eğitim hizmetinin, en iyi biçimde sunulduğu, mutlu ve huzurlu eğitim yuvası haline getirmiş.

Sözün özü, Milli Eğitim Bakanlığının, Köy Enstitülerinin kapatıldığı tarihten bugünlere dek yap(a)madığını yapmış; bu okulda, “Köy Enstitüleri Ruhunu” yeniden canlandırmış.

Karşılıklı sevgi ve saygı esasına dayanan tatlı bir disiplin sağlamış okulda.

Çocuklar, zil çalar çalmaz, öğretmenlerinin uyarısını beklemeden, yıldırım hızıyla derse giriyor.

Sınıflarda sessiz sedasız öğretmenlerinin gelmesini bekliyor; deyim yerindeyse, öğretmenlerinin gözünün içine bakıyorlar.

 

*    *    *

Çocuklar, ders saatleri dışında, satranç ünitesinde, satranç oynuyor.

Üretim odalarında halı dokuyor, el işi ürünler yapıyorlar.

Diktikleri, ağaçlar, bitkiler için solucan gübresi üretiyorlar.

O yaşlar için büyük sayılabilecek kütüphanelerinde, kitap okuyorlar.

Biz ALÇED olarak o okula “çevre eğitimi yapmak, çevre bilinci aşılamak için” gitmiştik. Ancak bu çocuklarımızdan çevreyle ilgili öyle güzel şeyler duyduk ki; onlar anlattı, biz dinledik…

Ülke genelinde Kılıçaslan İlkokulu’nun bir başka benzeri var mıdır, bilemiyorum.

Ogün orada, arkadaşlarıma da söyledim; Kılıçaslan İlkokulunda uygulanan eğitim biçimi; ülke genelinde uygulansın; Türkiye fabrika ayarlarına geri döner, çağ atlar.

Seçmen, seçmen gibi oy kullanır.

Hurafe bataklığından kurtuluruz.

Çok değil 20 yıl sonra kalemini satmayan, hukuku kimseden talimat almadan, yerli yerinde ve hakkaniyet ölçülerinde kullanan bir devlet oluruz.

Ülkemizin, çok değil yirmi yılda çehresi, değişir; biz de kalkınmış ülkeler arasında yerimizi alır, biz de üretir, kalkınmış ülkelere el avuç açmaktan kurtuluruz.

Bir insan isterse tek başına dünyayı değiştirebilir.

Fatma Öğretmen buna inanmış, bunun için çalışıyor.

Tek tek, gergef gibi işliyor öğrencilerini.

“Eğitim, böyle yapılırsa, eğitimdir” diyor.

Ve sadece öğrenci değil;aynı zaman da öğretmen yetiştiriyor.