14 Şubat sabahında başlayan telefon trafiğim, geç vakitlere değin sürdü… Turizmci ve çevreci dostlarla tüm gün; 'Başkan Yücel'in; sürekli erozyon halindeki Keykubat Kumsallarını eski haline döndüreceği savıyla Alanya...
14
Şubat sabahında başlayan telefon trafiğim, geç vakitlere değin sürdü…
Turizmci ve çevreci dostlarla tüm gün; “Başkan Yücel’in; sürekli erozyon halindeki Keykubat Kumsallarını eski haline döndüreceği savıyla Alanya Medyası’na tanıttığı ‘T- Mahmuz Projesi’ni” tartıştık.
Buluştuğumuz ortak nokta, böyle bir projenin uygulanmasının; “Alanya’nın katli olacağı” yönünde oldu.
… …
Konuyu bilmeyenler için özetleyelim.
Başkan Yücel’in bir basın toplantısıyla açıkladığı projeye göre; dört yıl öncesine kadar 40 metre genişliğe sahip olmasına karşın; sürekli uğradığı erozyonlar sonucu yer yer 10 ila 15 metreye kadar düşen (daralan) Keykubat Kumsallarına, eski kumsal derinliğini yeniden kazandırmak için üç adet KUM TUTUCU(!) inşa edilecek.
T şeklinde olacak kum tutucu(!) mahmuzun; deniz üstü dik kolu 84 metre, mahmuzu ise 69 metre olacak.
Nereye inşa edilecek?
Tam net olmamakla birlikte, aşağı yukarı Kolcuoğlu Restoran’la Belediye arasındaki denize inşa edilecek.
Hem de üç adet…
* * *
Yapmayın Sayın Başkanım, lütfen yapmayın.
Bu projenin uygulanması, Alanya Turizmine hiçbir şey kazandırmayacağı gibi; Alanya Turizmine ve Keykubat Sahillerine büyük darbe vurur.
Alanya, yıllar itibariyle beton tarlasına dönüştürüldü; bir de siz, denizi betonlaştırmayın lütfen.
Kum tutma açısından hiçbir işlevi olmayacak bu tür imalatlar, denizde korkunç bir görsel kirlilik yaratır.
Makam odanız, denize hakim bir noktada.
Lütfen, makam odanızın penceresinden önce Kale tarafına doğru bakın ve mevcut, mendireklerin yarattığı görsel çirkinliği görün. Sonra da Gazipaşa tarafına doğru bakın, o masmavi, pürüzsüz denizin engin güzelliğini görün.
Alanya’nın dağı taşı beton oldu, denizimizi de betonlaştırıp; elimizde kalan tek güzelliği de yok etmeyin lütfen.
Bu projenin uygulanması halinde korkunç bir görsel kirlilik ortaya çıkacak.
Yapmayın lütfen.
* * *
Gelelim kum erozyonu olayına.
Şöyle bir geçmişe dönersek, Belediye’nin önündeki mendirek yapılıncaya değin; sahillerimizde bu çapta bir kum erozyonu olmuyordu.
Ne zaman bu mendirek yapıldı; malum dip akıntıları, alıp götürdüğü kumu geri getirmeyip; Belediye’nin önüne ve Balıkçı Barınağı’nın içine yığmaya başladı.
Halen yığmaya da devam ediyor:
Hem bu kumsal alan, hem Barınağın içi kokmaya başladı.
… …
Daha önce nasıl çalışıyordu bu dip sirkülasyonu?
Dip akıntıları, kışın alıp götürdüğü kumları, sonbaharda fazlasıyla geri getirip, yığıyordu, alıp götürdüğü yere… Çünkü dip akıntılarının önünde, (Belediye’nin önündeki mendirek gibi) kumun geri dönüşünü engelleyecek bir set yoktu.
Şimdi dört yıldır, böyle bir set var dip akıntılarının önünde.
O zaman ne yapmak lazım?
Belediye önündeki mendireği kavisli hale getirmek lazım ki; dip dalgaları götürdüğü kumu, kavisli bu mendireğe çarpıp geri getirsin.
Bu kadar basit.
Böylelikle hem gereksiz bir masraf yapılmamış; hem (yapılacak iskeleler sökülüp takılabilir iskeleler de olsa) deniz üzerinde görsel bir kirlilik yaratılmamış olur.
Tek yapılacak şey Belediye önündeki mendireğe kavis vermek olmalı.
* * *
Ayrıca bütün bunların dışında da yapılması gereken çok önemli bir başka konu daha var Başkanım.
O konu da, Keykubat Kumsalı’na cephesi olan tesisleri zaptı rapta almak.
Bu tesislerin doymak bilmeyen, aç gözlü sahipleri, her geçen yıl adım adım denize doğru ilerliyor. Utanmasalar denizin içine masa sandalye atacaklar.
Bu tesisler çok sıkı denetim altına alınmalı ve hatta taştıkları şu anki çizgiden (bile) geriye çekilmeli.
Aksi halde kumsal bandı genişledikçe, bu tesisler denize doğru ilerlemeye devam edeceklerdir ve ediyorlar.
Yaşıyor ve görüyoruz bu arsızlıkları…