Kumsal alan üzerinde özel mülkiyet olmaz.

??!!...

Olmaz ama adamların ellerinde de kapı gibi tapular var; onlar n’olacak o zaman?

Hiçbir şey…

Hiçbir şey olmayacak.

Çünkü belediye gibi belediyelerin olduğu bir yerde; Anayasa’nın 43. Maddesi ve 3621 Sayılı Kıyı Kanunun ilgili hükümleri gereğince; o tapuların, hiç bir geçerliliği yoktur.

Yani?

Yani o tapular yok hükmündedir.

İlgili yasa(lar) hükümlerine göre TÜM KIYILAR ve KUMSAL ALANLAR KAMUNUN HÜKÜM ve TASARRUFU ALTINDADIR.

Kamunun hüküm ve tasarrufu altında olan kumsal alanlar üzerinde, devletin dışında hiç kimse ve de hiçbir kurum, hak iddia edemez.

Belediye(ler), belediye gibi belediye olsa ve belediye gibi davransa; kumuna, sahiline, denizine sahip çıksa; hiçbir yörenin, hiçbir kumu ve kumsalı üzerinde yapılaşma olmaz(dı).

Ne diyor, Anayasamızın 43. Maddesi?

“Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada, öncelikle kamu yararı gözetilir.”

Ya 3621 Sayılı Kıyı Kanunu?…

O ne diyor? 

O kanun da;

“İş bu yasa, deniz, (doğal ya da yapay) göl ve akarsu kıyıları  ile bu yerlerin etkisinde ve devamı niteliğinde bulunan sahil şeritlerinin; doğal ve kültürel özelliklerinin gözetim altında tutularak korunması ve toplumun her kesiminin yararlanması amacıyla düzenlenmiştir.

Bu yasada geçen;

* Kıyı Kenar Çizgisi: Deniz, doğal ya da yapay göl ve akarsularda, kıyı çizgisinden sonraki kara yönünde su hareketlerinin oluşturulduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınırını,

* Kıyı: Kıyı çizgisi ile kıyı kenar çizgisi arasındaki alanı,

* Sahil şeridi: Kıyı kenar çizgisinden itibaren kara yönünde yatay olarak en az 100 metre genişliğindeki alanı,

* Dar Kıyı: Kıyı kenar çizgisinin, kıyı çizgisi ile çakışmasını,

* Toplumun yararlanmasına açık yapı: Mevzuata göre tespit ya da tasdik edilmiş kural ve ücret tarifelerine uygun biçimde, getirdiği kullanımdan belirli kişi ya da topluluklara ayrıcalıklı kullanım hakkı tanımaksızın yararlanmak isteyen herkese eşit ve serbest olarak açık bulundurulan ve konut dokunulmazlığı olmayan yapıları

ifade eder.”

Diyor…

 

*    *    *

Yasa hükümleri bu denli açıkken; Alanya sahillerinde ve kumsalında;

denizle, vatandaşın bağı ve bağlantısı kesilerek ÇİN SEDDİ örüldü.

… …

Bundan bir ay kadar önce; Yıldız Sahil Restoran ile Anjelika Otel arasında Türkler ve yabancı konukların denizle irtibatını sağlamak üzere lütfedilip(!) ayrılan iki metrecik enindeki dar geçitten (her iki tesisin) döküntülerine, hurdalarına ve çöplerine sürtüne sürtüne; Sahil Restoranın, bu geçide açılan tuvaletinin; Anjelika Otel’in de yine bu geçide açılan mutfağının ve bulaşıkhanesinin kokuları arasında kumsala indim.

Yıldız Sahil Restoran ve Anjelika Otel’in önündeki kumsal, denizin getirip de kumun üzerine yığdığı büyük taşlar, ağaç dalları, moloz ve yalozlarla kaplı idi.

Bu arada belediyenin araçları da; Sahil Restoran ve Anjelika Otel’in doğu yakasındaki kumları, eleyip, temizleyip düzenlemiş gitmek üzere.

Araçların önüne geçip, durdurdum ve “Sahil Restoran ve Anjelika Otel önündeki kumsal üzerinde benzeri çalışmanın neden yapılmadığını” sordum.

Aldığım yanıt, cehalet ötesi bir yanıttı.

“Orası özel mülk, o alana giremeyiz…” dediler.

Kan beynime çıktı.

“Ne demek özel mülk?” diye bağırmışım gayrı ihtiyari…

Sonra sakinleşmeye çalışıp;

“Hem bu tesislerin üzerine konuşlandığı alan ve hem de denizle bu şapşal binalar arasında kalan kumsal alanın tümü, kamuya aittir.

Siz böyle bir tavır takınarak; bu kumsal alanı işgal eden tesis sahiplerinin ekmeğine yağ sürüyorsunuz.

İstisnasız tüm kumsal alan, kamunun hüküm ve tasarrufundadır…” dedim. (Ya da bağırdım, anımsamıyorum.)

Tınmadılar. Geçip, gittiler.

 

*    *    *

Şimdi gelin, önce bir noktada anlaşalım.

Bu sahil şeridi, bu kumsal alan; kara yönünden kumun doğal olarak bittiği (denizin başladığı) noktaya kadar kamuya aittir.

Yani?

Yani bu alanı işgal edenlerin elinde tapu(!) bile olsa; bu alan kamuya aittir. Hiç kimse, elinde ne tür belge olursa olsun KUMSAL ÜZERİNDE HAK İDDİA EDEMEZ.)

Belediye elamanlarının, “o alan özel mülkiyet alanıdır” demesi; bu alanı gasp edenlerin amaç ve çıkarlarına çanak tutmaktır.

Sahil bantları, kumsal alanlar, özel mülkiyet alanı olamaz.

Bu tuzağa düşmeyelim.

Nitekim bu alanı yasadışı olarak işgal eden tesis sahiplerinden biri; bu geçiti denetim için gelen zabıtalara; “bu iki tesis arasında kalan geçitin, kendi mülkiyet sınırları içinde olduğunu, bu geçiti kapatacaklarını…” söylemiş.

Eeee, böyle düşünmeden verirseniz talkını, elin oğlu da havuduyla götürür salkımı…

Hadi şimdi ayıklayın bakalım pirincin taşını…