ECZACI Ali Kasapoğlu kardeşim aşağıdaki resmi face'ine koymuş ve sormuş, 'Kaldırım nerede?” Dolu dolu beş yılım geçen o sokaktan ne zaman geçsem; ben de sorarım; 'Nereye gitti bu kaldırım?” Var mı buna yanıt verecek...
ECZACI
Ali Kasapoğlu kardeşim aşağıdaki resmi face’ine koymuş ve sormuş, “Kaldırım nerede?”
Dolu dolu beş yılım geçen o sokaktan ne zaman geçsem; ben de sorarım; “Nereye gitti bu kaldırım?”
Var mı buna yanıt verecek bir yiğit!
Geçenlerde bir konuğumu gezdiriyorum; o sokağa girmek zorunda kaldık.
Konuğum çadıra baktı baktı; sonra tepkisi aynen şöyle oldu.
“Çüşşş!...”
Her şeyin özeti bu sözcük işte.
Son günlerde, konuğumun verdiği tepki gibi “Çüşşş!” olarak nitelenebilecek işgaller, o denli çoğaldı ki; Alanya, bir Ortadoğu kentine dönmeye başladı.
Ayıptır ve günahtır.
Bu güzel kenti, bu hale döndürmeye hiç kimsenin hakkı yok.
Böyle görgüsüzlük olmaz.
Bu nasıl bir belediyecilik anlayışı?
Ne ‘dur’ diyen var, ne ‘ne yapıyorsun hemşerim’ diyen var.
Parsel parsel, fütursuzca işgal ediliyor Alanya kaldırımları.
Nerede belediye?
Nerede Kent Konseyi?
Nerede sivil toplum kuruluşları?
Bu kadar mı sahipsiz Alanya?
… …
Geçtiğimiz hafta içinde PTT’ye gidiyorum. PTT’ye yakın kafelerden biri, önündeki kaldırımı çadırlıyor!. Çadırladığı mekanın altında portakal ağacı var.
Ne yaptı çadırcılar biliyor musunuz?
Kestiler ağacı.
Aha da resmi.
Kesen muhtereme dedim ki, “Yahu bu nasıl bir pervasızlık, nasıl kesersiniz bu ağacı?”
Ne dese beğenirsiniz?
“Çadırımın içinde kaldı…” dedi.
Muhterem, çadırladığı mekânı öyle sahiplenmiş ki; “çadırımın içinde kaldı, kestim…” diyor.
Bu gidişat iyi bir gidişat değil.
Bu işin yarınları da var.
O yarınlar geldiğinde; bu işgallere izin verenler de, işgal edenler de bu vebalin altından kalkamaz.
Belli yörelerde; sahiller işgal edildi, kumsal alanda havlu serecek kadar (bile) alan kalmadı. Şimdi toparlanmak isteniyor, toparlanamıyor.
Yarın kaldırımlarda da aynı şeyler olacak; işin içinden çıkılamaz hale gelecek bu alanlar.
Bir an önce boşalttırın ve zaptı rapta alın bu alanları.
… …
Bu arada merak ettiğim bir husus var.
Ama kardeş şehirleri ziyaret amaçlı, ama gezi amaçlı, sık sık yurt dışına çıkıyorsunuz. Ana artellerin kesiştiği (köşe denen) mekanların dışında (ki bu köşeler de sadece kafelere tahsis edilir) nerede var böyle bir uygulama?
Alanya’nın neredeyse tüm kaldırımları kafelere, manavlara, ayakkabıcılara, galericilere… velhasıl tüm ticaret erbabına tahsis edilir oldu.
Edilmese bile, her esnaf, dükkânının önündeki kaldırımı sahiplenir, o kaldırıma yayılmayı, dilediği gibi işgal etmeyi kendisine hak görür oldu.
Bu laçkalık, bu çadırcılık anlayışı yakışmıyor Alanya’ya?
Kendinize gelin lütfen…