Kafalara hâlâ denk etmedi mi? Yoksa bölücülerin, PKK'nın, APO'nun, son zamanlarda meydan okumalarına rağmen başta iktidar, yalakaları, sözde aydınlar, haydutlarla müzakereden-pazarlıklardan ve Barzani'den medet umuyorlar ve hâlâ...
Kafalara hâlâ denk etmedi mi? Yoksa bölücülerin, PKK’nın, APO’nun, son zamanlarda meydan okumalarına rağmen başta iktidar, yalakaları, sözde aydınlar, haydutlarla müzakereden-pazarlıklardan ve Barzani’den medet umuyorlar ve hâlâ “Barışçı Çözümde” ısrar ediyorlar. Biz hâlâ neyi konuşuyoruz Allah aşkına?
***
Eşkıya başı Karayılan haydutların son sözünü gene söyledi ve gene ültimatom verdi: "Kürtlere kendini yönetme hakkı tanınırsa PKK silah bırakır!"
Ültimatom sadece dağdan değil, Türkiye parlamentosunun içinden! Güya Türk, hakikatte Kürtçü, PKK temsilcisi Demirtaş daha açık meydan okuyor. Güya “şehit”, aslında eşkıya kellelerinin cenazesinde, "Bu eğik baş olmaktansa, yanık iki ayak olmayı tercih eden gençler onurumuzdur, onlara sahip çıkacağız!" PKK ile bağlılıklarını itiraf ediyor ve ekliyor: "Kürt halkı, Kürdistan gerçeği ile vardır. Kürt halkı, kendi anavatanı ile birlikte vardır? Kürtler kendi anavatanında özgür bir halk olarak Kürtçe yaşar. Bunu kabul edeceksiniz. Bunu kabul etmeyen bir politikayı biz kabul etmiyoruz. Neyse bunun bedeli ödemeye hazırız. Hak verilmez alınır, şiarımız budur. Biz haklarımızı, özgürlüklerimizi alacağız."
***
Yani terör devam ederken, her gün her yörede şehitler verilirken ve kentlerde PKK molotof kokteylli, APO posterli eylemlerim sürdürecek, TC Hükümeti, TSK da bu küstah ültimatomu kabul edecek, operasyonları durduracak ve ancak o zaman PKK, Kürtlere özerklik verilirse, arkasından da "Büyük Kürdistan" kurulmasına razı olunursa, o zaman bu haydutlar, “belki” haydutluktan vazgeçecekler! "Belki" dedim, Türkiye'nin her yöresinde “vazgeçecekleri" şüpheli, zira “Özerklik hakkı” Kürtlerin yaşadığı ger bölgeye şamil. Kürtçülerin emelleri sınır tanımaz!…
***
Bu durumda, AKP iktidarı ne yapıyor? Erdoğan mücadeleye devam diyor, operasyonların devam edeceğini söylüyor… Ama “Kuzey Irak'a, Kandil'e operasyonlar devam ediyor” derken Bakanı "Operasyonlar bitti" diyor. Genelkurmay da zikzaklar çiziyor. Barzani de “TSK Kuzey Irak'a hiç girmedi” diyor. Kime inanalım?
Kısacası eşkıya ne yaptığını-yapacağını biliyor da bizde kafalar karışık!
***
Erdoğan’ın “Hem mücadele, hem müzakere” yöntemi formülü, bu kafa karışıklığının en belirgin ifadesi… Tıpkı fiyasko ile sonuçlanan “açılımı” gibi!
Şimdi umut Barzani'de. Hazret 5 Kasım'da Erdoğan'la görüşecek. Karayılan da Barzani'nin “çabalarından” umutluymuş. O Barzani'den umutluysa ve bizim hükümet de PKK ile mücadelede onun peşmergelerinden hayır bekliyorsa ve hâlâ ABD'den yardım bekleniyorsa, vay halimize!
APO da, Barzani de "Büyük Kürdistan" emelinde ortaklar. PKK ile peşmergeler ancak "Büyük Kürdistan" kurulduktan sonra başı kim olacak diye kavga ederler!
***
Erdoğan’ın müzakereler konusunda foyaları da Karayılan tarafından deşifre edildi. Karayılan, "Son beş yılda Türk devleti ile PKK arasında bazı dostlar aracılığıyla ilişkiler, görüşmeler oldu" diyor ve PKK lideri Abdullah Öcalan’ın sunduğu protokollerden söz ediyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın protokolleri şimdi yalanlamasından şikayetçi. Biz ise, bu görüşmelerin ve ilişkilerin beş yıl boyunca Türk halkından gizlenmiş olmasından şikayetçiyiz. AKP ve Erdoğan önce bunun hesabını vermelidir. Anlaşılan bu hükümet galiba sonunda PKK ile mücadeleyi Barzani'nin peşmergelerine havale edip işin içinden sıyrılacak.
***
Ve tekrar sormak gerek: Sınır ötesi hayali miydi? Asıl sorum; PKK ve Güneydoğu konusunda gerçekler böyle iken hâlâ neyi konuşuyoruz Allah aşkına... Post-modern "Kürt Teali Cemiyeti" mensupları ve destekçileri nasıl bir "Barışçı Çözüm"den söz edebiliyorlar?