AK Parti İlçe Teşkilatı'nda büyük gün yarın. 2008'in Ekim ayında yapılan 3. Olağan Kongrede ilçe başkanı seçilen Güney, yarın yeniden önemli bir sınava giriyor. Parti içi uzlaşı sonucu kongreye tek listeyle giden Güney'in...

AK Parti İlçe Teşkilatı’nda büyük gün yarın. 2008’in Ekim ayında yapılan 3. Olağan Kongrede ilçe başkanı seçilen Güney, yarın yeniden önemli bir sınava giriyor.
Parti içi uzlaşı sonucu kongreye tek listeyle giden Güney’in eli rahat gibi gözükse de aslında kongre sonrası oluşacak yeni yönetim nedeniyle Güney’in işinin bir hayli zorlaşacağını şimdiden tahmin etmek hiç de zor değil.
(Bunun nedenlerine alt satırlarda değineceğim.)
2008’de normal bir milletvekili olan ancak Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Başkanı seçildikten sonra Ankara nazarında siyasi gücü daha da artan Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu ile 2008’de istişare yapmadan liste hazırladığı belirtilen Güney, bu kez Çavuşoğlu’nun da onayıyla yeni bir liste hazırlıyor.
Bunu ben değil, bizzat Güney’in kendisi zaten her fırsatta söylüyor.
2008’de o dönem henüz Alanya Belediye Başkan Adaylığı netleşmeyen Kerim Kılınç ve yine aynı dönemde henüz Alanya Ticaret ve Sanayi Odası (ALTSO) Başkanı olmayan Kerim Aydoğan gibi yakın arkadaş ve ağabey grubuyla listeyi hazırladığı günlerce konuşulan, hatta bu nedenle parti içi muhalefet tarafından kapalı kapılar ardında sert bir dille eleştirilen Hüseyin Güney, bu kez hem Çavuşoğlu’nun hem de parti içi muhalefetin görüşlerini alarak bir liste hazırladı.
Örneğin, 2008’den bu yana çeşitli kesimlerce “parti içi muhalefetin lideri” olarak gösterilen Alanya Dövizciler Birliği (ALDÖBİR) Başkanı Mehmet Şahin’in adeta tüm bu iddiaları yalanlarcasına bu dönem Güney’in listesine girmesi, AK Parti’nin Alanya’daki başarısını bir değil birkaç çıta daha yükselteceği aşikar.
Eski ilçe başkanlarından Şahin gibi; hem bürokrasi hem siyasi hem de iş hayatında pek çok yakın dostu, seveni ve sayanı olan bir ismin yeniden AK Parti’nin yönetimine aktif bir biçimde girmesi, Güney’in elini daha da güçlendirecektir.
Üstelik Şahin’in yönetime girmesi bana göre Güney ile Şahin’in arasında mekik dokuyup laf taşıdıkları belirtilen kesimlerin de sonu olacaktır.
Aslında el ele verseler pek çok güçlüğü birlikte aşacakken bu “laf taşıma” ve “nifak sokma” girişimleri yüzünden bir yanları hep aksak bırakılmak istenen Güney ile Şahin’in güç birliği yapmaları, ikilinin arasında “mekik dokuyup” “laf taşıyan” ve ne yazık ki bundan nemalanan kesimlerin de işini bir hayli güçleştirmiştir.
Ancak şu da bir gerçek ki; yazının girişinde de sözünü ettiğim gibi, Güney’in 9 Ocak Pazartesi günü başlayacak yeni dönemi, eski dönemine nazaran daha zorlu geçecektir.
Örneğin 2014 yerel seçim sürecine girildiğinde başta Alanya merkez olmak üzere belde belediyelere aday gösterilecek isimler konusunda artık “teşkilatın dediği olur” argümanını kullanmak istese bile, 2008’den 2012’nin 8 Ocak’ına kadar sürdürdüğü rahatlığı artık ne yazık ki bulamayacaktır.
Çünkü yönetiminde artık daha güçlü, daha sesini gür çıkarabilecek, daha istediğini yaptıracak isimlere yer verdiği için, parti içi demokrasi adına “tek başına” ya da “çok yakın arkadaşlarıyla” karar verme dönemi sona erecektir.
Bu duruma şöyle bir tespitte bulunursak, acaba hem Güney hem Çavuşoğlu hem de Sipahioğlu bu görüşümüze katılır mı?
Diyelim ki: AKPM Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, kongre süreci başlamadan önce Hüseyin Güney’i arasa ve “Bu dönem istirahat et, bir dönem de Mehmet Şahin başa geçsin” deseydi, Güney ve yakın kurmayları bunu kabul eder miydi, yoksa tüm gemileri yakıp Çavuşoğlu ile Şahin’in karşısına liste çıkarırlar mıydı?
Bu varsayım gerçekleşse ve parti içinde ikilikler, kırgınlıklar, küskünlükler olsa, bu en çok kimin işine gelmezdi?
Elbette en başta Çavuşoğlu’nun.
Çünkü… Güney’e yapılabilecek böyle bir teklif, Güney, Kılınç ve Aydoğan’ın yakın dostu olarak bilinen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Haluk İpek’in kulağına gidebilir, dengeler her an değişebilir, hatta bozulabilirdi.
Bu ve benzer nedenlerle, Güney ve ona gönülden bağlı olan çok yakın çalışma arkadaşlarını partiden koparmamak, 2009’da yaşanan yeni bir “küskünler ordusu” yaratmamak için, Çavuşoğlu “parti içi uzlaşı” formülünü devreye sokmuş ve parti tabanındaki Mehmet Şahin faktörünü es geçmeyip Güney’le anlaşarak/anlaştırarak orta yolu bulmuştur.
Elbette bunlar birer tespit, birer iddia, birer varsayımdır.
Ancak başta da değindiğim gibi, Güney’in işi bu kez gerçekten zor ve eli rahat gibi görünse de aslında ilçe başkanlığı ve siyaseti gerçek anlamda öğrenme dönemi asıl şimdi başlıyor.
Gelelim yazının başlığında değindiğim ilginç, trajikomik ve kelimenin tam anlamıyla kaderin bir cilvesi sayılabilecek gelişmeye…
29 Mart 2009 yerel seçimlerinde biri AK Parti İlçe Başkanı, diğeri ANAP’tan Alanya Belediye Başkan Adayı olarak karşı karşıya gelen Hüseyin Güney ile Hasan Sipahioğlu, yarın ilginç bir biçimde yeniden buluşuyor.
Çünkü…
2009’da ANAP’lı olan Sipahioğlu’nun yerine doğal olarak kendi belediye başkan adayı olan Kerim Kılınç’a oy veren Hüseyin Güney, yarınki kongrede bu kez 2009’da oy vermediği Hasan Sipahioğlu’ndan oy alacak.
Belediye başkanı olduğu için “doğal delege” sayılan ve ilçe başkanını seçme hakkı bulunan Hasan Sipahioğlu, kaderin garip bir cilvesi olsa gerek, 2009’da oy alamadığı Hüseyin Güney’in yeniden ilçe başkanı olması için yarın sandıkta Güney lehine oy kullanacak.
Bence bu ilginç olay, yıllardır binlerce kitaba, araştırmaya ve belgesele konu olmasına rağmen sırrı bir türlü çözülemeyen siyaset kavramının Alanya siyasetine ilginç bir hediyesi olsa gerek.