TÜRKİYE yolgeçen hanına döndü. Bu, salt bu dönemle ilgili de değil. Yıllar boyu. Balkanlardan, Kafkaslardan, oradan buradan, son yıllarda da Ortadoğu'dan akın akın Arap'lar Türkiye'yi mesken edinmeye başladı. Osmanlı yıkılıp...

TÜRKİYE

yolgeçen hanına döndü.

Bu, salt bu dönemle ilgili de değil.
Yıllar boyu.
Balkanlardan, Kafkaslardan, oradan buradan, son yıllarda da Ortadoğu’dan akın akın Arap’lar Türkiye’yi mesken edinmeye başladı.
Osmanlı yıkılıp Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra, bugünkü sınırlarımızın dışında kalmış Türklerin Türkiye’ye gelmeleri normal de, ülkesindeki iç savaştan ya da ülkesindeki iktidarla ters düşenin, ülkemize kolayca kapağı atması anlaşılır gibi değil.
Özellikle 4 milyona yakın Suriyeliyi içimize almak, onlara bir sürü imkanlar sunmak anlaşılır gibi değil.
İnanın, Türkiye’de biz Türkler azınlığa düşmüş durumdayız.
Öyle olmasa.
Kimi siyasetçiler.
Türklük karşıtı bu kadar çok uygulama içine girebilirler miydi?
Yazının başlığı neden “Guguk kuşları” biliyor musunuz?
Türkiye sessiz sedasız, tıpkı guguk kuşlarının taktiğiyle işgal ediliyor.
İçimizde büyütüp beslediklerimizin kim olduğunu, bunların belli ve de çok önemli makamlara nasıl geldiğini bile bilmiyoruz!
FETÖ hainlerinin yaptıklarına baksanıza.
Bu ülke Osmanlı'dan bu yana birçok darbe gördü ama böylesi bir hainliğe ve rezilliğe hiç rastlanmadı.
Türkiye’nin yolgeçen hanı haline gelmesinin ve bunun ne denli büyük bir tehlike olduğunun altını çizmek için, guguk kuşlarının nasıl ürediğine bakmak gerekir.
Guguk kuşu.
En tehlikeli…
En sinsi kuş türüdür.
Gözüne kestirdiği yuvanın etrafında dolanır, saksağan yuvası, ispinoz yuvası, ötleğen yuvası fark etmez, yabancı türlerin yumurtlamasını, kuluçkaya yatmasını bekler, uygun zamanı kollar, hedef aldığı yuva boş bırakıldığında, anında gelir, kaşla göz arasında bir yumurtayı yuvadan atar, kendi yumurtasını onun yerine yerleştirir, pırrr, gider.
Yuvanın sahibi geri döner, kendi yumurtalarından birinin dışarı atıldığını, onun yerine kendisinden olmayan yumurtanın monte edildiğini fark etmez, kuluçkaya yatmaya devam eder.
Guguk yavrusu, kendisini oraya monte eden annesi kadar tehlikeli, annesi kadar sinsidir. Hangi yuvaya bırakılırsa bırakılsın, kabuğunu öbür yumurtalardan en az bir gün önce kırar, bir gün önce doğar.
Ve, doğar doğmaz…
Uygun zamanı kollar, yuva boş bırakıldığında, ittirir, kaktırır, öbür yumurtaları yuvadan dışarı atar.
Böylece… Yuvanın gerçek evlatları imha edilir, guguk yavrusu kendisine ait olmayan yuvanın tek mirasçısı olur.
Kandırdığı, yuvasına yerleştiği ananın şefkatini, fedakarlığını, besleme, koruma, kollama, büyütme içgüdüsünü sömürmeye başlar.
Vahametin farkında olmayan zavallı ana besler, besler, besler… Guguk yavrusu, kendisini besleyen anadan daha iri hale gelir.
Artık işi bitmiştir.
Yuvaya ihtiyacı kalmamıştır.
Ne yapar biliyor musunuz?
Yuvayı dağıtır.
Öyle gider.