FIKRA bu ya! Bir gün Nasrettin Hoca'nın canı et yemeği istemiş. Kasaptan iki kilo et alıp öğle vakti evine götürmüş. – 'Akşama güzelce pişir bunları” demiş hanımına. Ne var ki o gün eve hanımın misafirleri gelmiş. Kadıncağız...
FIKRA
bu ya!
Bir gün Nasrettin Hoca’nın canı et yemeği istemiş. Kasaptan iki kilo et alıp öğle vakti evine götürmüş.
– “Akşama güzelce pişir bunları” demiş hanımına.
Ne var ki o gün eve hanımın misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşam da bir tarhana çorbası çıkarmış Hoca’nın önüne.
– “Et nerede?” demiş Hoca.
Kadın doğruyu söyleyeceğine bir yalan kıvırmış.
– “Eti kedi yedi” demiş.
– “Getir şu kediyi bakalım” demiş Hoca.
Sonra teraziyi çıkarıp kediyi tartmış.
Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor.
Hoca hanımına sormuş:
– “Peki hanım” demiş, “Kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?”
***
Yerelde ittifak senaryolarının yazılıp çizildiği şu günlerde aklıma nedense hep bu meşhur fıkra geliyor.
Ak Parti ile Adem Başkan ittifak yaparsa ve seçimi bu ittifak kazanırsa, Alanya Belediyesi’ni Adem Başkan’a kim kazandırmış olacak?
Adem Başkan’ı bireysel, siyasete bağımlı kalmadan seven ve gönülden destekleyen geniş kitle mi?
MHP mi?
Ak Parti mi?
Yoksa Cemaat mi?
Eğer Ak Parti Alanya’dan aday çıkarmaz da Ankara’dan MHP’li Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel’e destek kararı çıkarsa ve seçimi Adem Başkan kazanırsa, siz seyreyleyin kopacak gümbürtüyü.
MHP diyecek ki, “Biz zaten 2014’te de kazanmıştık, seçim zaferi bizim eserimiz.”
Ak Parti diyecek ki, “2014’te seçimi Cemaat desteğiyle almıştınız, şimdi Cemaat oyları İyi Parti’ye gitti. Dolayısıyla bu zaferde Ak Parti’nin payı büyük.”
Cemaat diyecek ki, “Biz 2014’de de Adem Başkan’ı desteklemiştik, şimdi de. Her yerel seçimde olduğu gibi bu seçimde de başarıda en büyük pay bizim.”
Senaryomuz tutar da ortaya böyle bir sonuç çıkarsa, o zaman Alanya halkı olarak elimize tartıyı alırız, bir Adem Başkan’ın geride kalan 5 yıllık icraatlarını tartarız, bir de Ak Parti ile MHP’nin, dolayısıyla Cemaat’in verdiği desteği.
Şaka bir yana, ittifak senaryosu tutar ve seçimi Adem Başkan kazanırsa, tartıları şimdiden hazır edin derim.
***
Bu satırları 3 Aralık 2018 tarihinde, yani seçimden tam 4 ay önce yazmışız.
Bugün gelinen noktada Cemaat’in oylarının serbest bırakıldığı, bu nedenle bir bölümünün Adem Başkan’a, bir bölümünün Abdullah Sönmez’e gittiği rivayet ediliyor.
Alanya’da Ak Parti üzerine düşeni yaptı, MHP ziyadesiyle yaptı, zaten Adem Başkan’ın geride kalan 5 yıllık performansı ortada.
Kısacası, et de ortada, kedi de.
Peki, bundan sonra neler olacak?
Cumhur İttifakı ile başlayan Ak Parti ile MHP’nin tatlı flörtü Alanya Belediyesi’nin yeni çalışma döneminde mezara kadar mı gidecek, yoksa iki üç ay sonra cicim ayları bitip yerine yeni bir dönem mi başlayacak, merak konusu.
***
SOSYETİK SİYASETÇİLER!
İsim vermeyeceğim, Ak Parti'nin adeta arı gibi çalışan isimsiz kahramanlarından biri aradı geçenlerde.
Selam sabah faslından sonra, "Zorumuza gidiyor kardeşim. Vallahi de billahi de zorumuza gidiyor" dedi.
"Nedir abi sıkıntı, anlat dinleyeyim, mevzu iyiyse köşe yazısı konusu yapayım" dedim.
"İsmimi yazmayacaksan anlatırım" dedi, sözü aldıktan sonra da başladı anlatmaya...
Dedi ki: "Sen de bizi yıllardır yakından takip ediyorsun. Partinin başarılı olması için gece gündüz demeden sahada koşturan biziz ama bu işin kaymağını partili gibi geçinen sosyetikler yiyor."
Konuşmasına müdahale edip "Dur bir dakika dur. 'Sosyetik Partili' kavramını ilk kez senden duyuyorum. 'Beyaz Alanyalı' tabiri gibi bir şey mi bu? Devam et bakalım, zira giderek daha heyecanlı oluyor" dedim.
Şöyle devam etti: "2002, 2007, 2011 ve 2015 Genel Seçimleri'nde de aynı şeyleri yaşadık, 2004, 2009, 2014 Yerel Seçimleri'nde de. Sahada sabahtan başlayıp gece yarılarına kadar çalışan biziz. Bayrak asılacak olsa, broşür dağıtılacak olsa, köye kömete gidilecek olsa hemen bizi bulurlar. Biz dava için çalışıyoruz, elbette çalışacağız ama her seferinde, nasıl oluyorsa son dakikada sanki harbi Ak Partiliymiş gibi, en pahalı takım elbiseleri giyip piyasaya çıkan erkekler, en pahalı abiyeleri giyip sahaya inen kadınlar neden en gözde isimler oluyor, işte biz bunu anlamıyoruz."
Anlattıkları giderek daha da ilginçleşen "ismi bende saklı" bu partilinin sözünü bir kez daha kestim, "Kim bunlar, isim isim söyle bakalım. Söz, yazmayacağım ama ben de bileyim, kimmiş bunlar?" dedim.
Sağ olsun, kırmadı, en az 10-15 kadın-erkek ismi verdi. Müsaade ederseniz isimlerini burada sizlerle paylaşmamayım, çünkü pek çoğunu yakından tanıyorum, ikili ilişkilerimize halel gelmesin.
Kendisini "Maraba Partili" diye tanımlayan partiliye, "Devam et, seni dinliyorum" deyince, konuşmasına şöyle devam etti: "Bu sıkıntıyı en son referandum sürecinde yaşadık. Neredeyse 3-4 ay sahada çalışan, çoğu zaman yiyecek içecek masraflarını bile kendi cebinden karşılayan, bu süreçte evine gece yarıları gitmek zorunda kaldığı için çorunu çocuğunu ihmal eden, buna mukabil çoğu zaman kuru bir teşekkür bile çok görülen biziz. Ama ne zaman Alanya'ya Dışişleri Bakanı gelse, normal zamanlarda partinin önünden bile geçmeyen ‘Sosyetik Partililer’ en öne oturtuluyor, selfi çektiriliyor, elleri sıkılıp teşekkür ediliyor. İşte bu zorumuza gidiyor."
Alanyalı Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Alanya'ya geleceği zaman partili olduklarını hatırlayıp diğer zamanlarda partinin önünden bile geçmeyenler, anladığım kadarıyla parti tabanının da tepkisini çekmeye çoktan başlamış bile.
Üstelik gece gündüz koşturdukları halde, kendi ifadeleriyle, yaptıkları çoğu zaman beğenilmeyen, taltif edilmeyen, kuru bir teşekkür bile çok görülen partililerin kendi aralarında bu sessiz çığlığı dillendirdikleri, ancak kan kusup, soranlara "kızılcık şerbeti içtik" dedikleri belirtiliyor.
Seçim sürecinde hakiki emekçi olan ve "taban" diye adlandırılan partililer gece gündüz çalışırken...
Yine seçim sürecinde sosyal medya hesaplarında "falanca tatil köyündeyiz", "filanca restoranda yiyip içiyoruz" tarzı janti fotoğraflar paylaşıp, sadece "Bakan Bey" Alanya'ya geldiğinde partili olduklarını anımsayan, bunun dışında başka hiçbir parti çalışmasına katılmayan "Sosyetik Partililer" konusunda AKP İlçe Teşkilatı'nın bence acil bir çalışma yapması gerekir diye düşünüyorum.
Siyasette "adam çalıştırma", "sahaya sürme", "gece gündüz koşturmasını sağlama" bir motivasyon işidir.
Parayla pulla bu işi kimseye yaptıramazsınız.
Ama Bakan Bey'den Bakan Bey'e partili olduklarını anımsayanları el üstünde tutup, hakiki tabana kuru bir teşekkürü bile az görürseniz, sandıktan çıkan sonuca da razı gelirsiniz, benden bir kardeş uyarısı.
***
Bu satırları da 25 Nisan 2017’de, yani bundan tam 2 yıl önce yazmışız.
Geride kalan 31 Mart seçimlerinde Ak Parti’nin Dışişleri, İçişleri ve Turizm Bakanı ağırlıklı programlarının fotoğraflarını gözümün önüne getirince, nedense, yazar Erich Maria Remarque’nun 1. Dünya Savaşı’nın tüm acımasızlığını gözler önüne seren romanının adı aklıma geliyor.
“Batı cephesinde değişen bir şey yok!”