Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önceki gün PKK terörünün sona ermesi konusunda teröristleri ve onları destekleyen BDP'lileri telin ettikten sonra terörü sona erdirmek için teröristlerin başı, namı değer Abdullah Öcalan ile devlet olarak...

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önceki gün PKK terörünün sona ermesi konusunda teröristleri ve onları destekleyen BDP’lileri telin ettikten sonra terörü sona erdirmek için teröristlerin başı, namı değer Abdullah Öcalan ile devlet olarak görüştüklerini ve görüşeceklerini beyan etti. Bu “malumu ilam” idi. Zira bu görüşmelerin yapıldığını hep biliyorduk. Oysa sayın Recep Tayyip Erdoğan, daha önce bunu söyleyenleri hep şerefsizlikle suçlamıştı.
Erdoğan’ın maksadı malum. Öcalan’la konuşularak, kendisinin örgütüne silahları bırakma talimatı vereceği sanılıyor. Haydi Öcalan sureta böyle bir talimat verdi. Kandil bu talimata itaat edecek mi? Etse bile nereye kadar? Fakat asıl maksat anlaşılıyor ki Öcalan’a müzakerelerden bir maksat kendisine af çıkarmak ve ileride “Büyük Kürdistan’la” Türkiye Cumhuriyeti arasındaki barış müzakerelerinde Kürdistan’ın baş müzakerecisi yani Türkiye Cumhuriyeti’nin muhatabı payesini hazırlamak.

***

1984 Mart’ında Eruh Şemdinli’deki karakollarda PKK ilk şehitlerimizi verdirdiği zaman, zamanın Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal yazlığında güneşleniyordu. Kendisine bu terör olayı haber verilince fütursuzca "Birkaç çapulcu" diyerek umursamadı ve güneşlenmeye devam etti. İşte PKK terörü konusunda gafletten öte ihanet bugüne kadar Erdoğan’ın bu eşkıya başı ile müzakere etme kararına kadar devam ediyor.
Apo, Eruh Şemdinli baskınını yaptıktan sonra ilk manifestosunda “10 gerilladan” bir ordu çıkaracaklarını ve emellerinin “Büyük Kürdistan’ı gerçekleştirmek” olduğunu itiraf ve ilan etmişti. Bugün yıl 2012. Gerçekten 10 gerilladan karşımıza PKK ordusu çıkmış, Büyük Kürdistan artık kapımıza dayanmış. Ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sayın Başbakanı bu durumda bu ordunun ve harekatın başı Öcalan’la müzakere etmekten hayır umuyor. Bu müzakere sonunda ne vereceğiz, ne alacağız? Bu konuşmalarda acaba Büyük Kürdistan’la Türkiye Cumhuriyeti’nin hudutları saptanacak mı?
Bunca yıldır PKK’ya gazi ve şehit veren milletimizin sayın Başbakan’ı acaba bütün bunlardan bilgisi ve özellikle terör örgütünün, Apo’nun kimliği ve tarihi hakkında vukufu yoksa ne kadar acı! Buna önce şehit ve gazilerimizin ruhlarının ve geride kalan ailelerinin isyan etmesi gerekir.
Şu sıralar iki merakım var: Birisi acaba sayın Başbakan göreve başlarken etmiş olması gereken yeminde “Türkiye Cumhuriyeti’ne sadakatten söz ediliyor mu?” Edilmişse acaba Erdoğan yemini tek ayak üzerinde mi etti?
İkinci merakım ceza kanunumuzda inkisar etmeyi yasaklayan bir hüküm var mıdır? Mesela ben şimdi “Güzel Türkiye’yi, cumhuriyetimizi, ordumuzu bu hale getirenlere beddua etsem, bunun cezası var mıdır?"
Şimdi Erdoğan’a karşı yükselen tepkilerin en büyüğünün milliyetçi MHP’den gelmesi beklenirdi. Oysa Erdoğan, Bahçeli’nin önünü çok eskiden kesmiş, "İdam edilmemesi kararına siz ortak olmamış mıydınız?" demişti. Velhasıl öyle bir acı hikaye ki, muhalefet ve iktidar tanımıyor. Allah sonumuzu hayırlı eylesin!