YENİAlanya Camiası olarak, çok sık yazıp, çok sık dillendirdiğimiz bir şey var. Turizm, yürekte başlar, beyinle devam eder. Yani, yürek ve beyin işidir turizm. Birinden biri eksik olursa, olmaz; ille ikisi bir arada olacak. Ancak Alanya'da...
YENİ
Alanya Camiası olarak, çok sık yazıp, çok sık dillendirdiğimiz bir şey var.
Turizm, yürekte başlar, beyinle devam eder.
Yani, yürek ve beyin işidir turizm. Birinden biri eksik olursa, olmaz; ille ikisi bir arada olacak.
Ancak Alanya’da turizm, böyle yapılmıyor.
Ya da şöyle söyleyelim, Alanya’da turizm adına çok şey yapılıyor da; kimin ne yaptığı, niye yaptığı bilinmiyor.
Yapılan organizasyonların, ne getireceği, ne götüreceği düşünülmeden, her organizasyona sarılınıp, sahip çıkılıyor.
Etkinlik manyağı oldu Alanya; Alanya’nın yöneticileri, turizmciler i(!), kimin elinde salatalık görse, elinde tuz peşinden koşuyor.
… …
Son etkinliğimiz (!) Red Arena Motosiklet Festivali oldu.
Alanya’daki mevcut iki tekerli gürültü makineleri yetmezmiş gibi, onlarca çılgın, gürültü hastası daha (özel davetle) geldi; yeri göğü inletip gittiler.
Ne oldu?
Ne kazandı Alanya?
Ne sağladı gürültü hastası bu muhteremler?
Nasıl bir güzellik, nasıl bir estetik izlettirdiler ya da ne bıraktılar Alanya’ya?
Kime, neye örnek oldular?
!!??...
Yanıt(ınız) yok değil mi?
Ben söyleyeyim o zaman, kime örnek olduklarını ya da neye katkıda bulunduklarını; Alanya’nın giderek dayanılmaz hale gelen gürültü kirliliğine katkıda bulundular.
Bir turizm kentinde olacak şey mi böyle bir “Gürültü Festivali”!?
Mevcut iki tekerlekli ruh hastası gürültü makinelerimiz şahtı, bu gösterilerden sonra şahbaz olacaklar şimdi.
Yaz kış, gece gündüz, hastane önü, okul yanı demeden; düşürecekler iki tekerlerini tek tekere, kaldıracaklar motorlarını şaha, inletecekler Alanya’nın cadde ve sokaklarını…
Nitekim bunun emareleri şimdiden görünmeye başladı bile.
8 – 10 yaşındaki veletler, (motosikletli ağabeylerini öykünerek) yayaların arasında, bisikletlerini şaha kaldırıp, yayaların üstüne üstüne sürmeye başladı.
* * *
Şunu demek, sözü şuraya getirmek istiyorum.
Sayın Alanyalı hanımefendiler ve de beyefendiler ve de sayın yöneticiler…
Bir şeye bir an önce karar vermemiz lazım.
Alanya, nasıl bir turizm kentidir ya da nasıl bir turizm kenti olmalıdır? Neyiyle, nasıl anılmalıdır.
Alanya’ya gelen turist, nasıl bir Alanya hayal ederek Alanya’ya geliyor?
Gelen turist, egzozları delik, özel gürültü aparatlarıyla donanımlı bu gürültü manyaklarına nasıl bakıyor, bu gürültü kirliliği konusunda ne düşünüyor?
Bu adamlar, gece gündüz demeden, yeri göğü inleterek cadde ve sokaklarda dolaşırken, turistin tepkisi nasıl oluyor?
Hiç araştırdınız mı?
!!??...
Ben araştırdım; ben söyleyeyim size ne düşünüyorlar.
İyi şeyler düşünmüyorlar.
“Böyle turizm kenti mi olur?” diyorlar…
“Nasıl bir anlayış bu, dağ başı mı burası?” diyorlar…
“Her gelişimizde, giderek kirlendiğinizi, giderek Ortadoğululaştığınızı görüyor, üzülüyoruz…” diyorlar.
“Bu kentte, bu cadde ve sokaklarda, gece gündüz demeden yeri göğü inleten bu ayılara dur diyecek bir merci yok mu (hâlâ)?” diyorlar…
Diyorlar, diyorlar, diyorlar….
Bu gürültü kirliliği konusunda, şapkamızı önümüze koyup, düşünme vaktimiz gelmedi mi hâlâ!?
YAZARIN ÖZEL NOTU: Altındaki motorunu, insanları rahatsız etmeden, uygarca, adam gibi kullanan motosiklet sürücüsü kardeşlerimi, bu yazımdan tenzih ettiğimin bilinmesini isterim.