Bir zamanlar bir Genelkurmay Başkanımız vardı. Zamanın Başbakanı (Tek kadın başbakanımız) ile olan iş süreçlerini anlatırken şöyle demişti:
Bir zamanlar bir Genelkurmay Başkanımız vardı. Zamanın Başbakanı (Tek kadın başbakanımız) ile olan iş süreçlerini anlatırken şöyle demişti: "O tak diye söyler, ben şak diye yaparım."
Şimdiki Başbakanımız da hamdolsun, herhangi bir yolsuzluk operasyonunda, emniyette, yargıda, Genelkurmayda, MİT'te velhasıl sorun gördüğü her yerde birilerine tak diye söylüyor, hemen "Şak diye yaptık hünkarım" diye cevap alıyor.
Amma velakin bu ekonomi denen illet ne bu sözleri, ne bu emirleri, ne şantajları, ne tehditleri, aba altından sopa göstermeleri, akredite ekonomistlerin şişirmelerini, jöleli ekonomistlerin eşsiz yalamalarını dinlemiyor ve hep bildiğini okuyor. Bu kadar baskıya, emrivakiye, benim havam yeter nidalarına rağmen...
Yani ekonomi diyor ki; siz böyle havayla, civayla, akreditörlerin söylemleri ile beni idare ettiğinizi zannederseniz, ben de size dünyanın kaç bucak olduğunu gösteririm diyor.
İşte onun söyledikleri, FED 22 Mayıs 2013'te "Parasal genişlemeye son vereceğim" dedi, siz "Gezi Parkı" dediniz.
"Ben gelişmekte olan ülkelerdeki parasal desteğimi çekeceğim" dedi. (Bono alımını kısıtlayacağım diyerek) siz "Faiz Lobisi" dediniz.
FED kendi ülkesi ve idare etmeye çalıştığı global piyasalardaki hareketi çok iyi irdeleyerek 2008 krizinde parasal genişleme kararı aldı, 2013 mayısından itibaren bir öncekinin tersine hareket edeceğini beyan etti. Yani Türkiye'nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelere emanet verdiği (Sıcak para) paramı geri alacağım dedi.
Bunun bizim ülkemizin uluslararası piyasalardaki tahvil fiyatlarımızı düşüreceği, çıkacak olan nakit döviz hareketi ile kurlarda yukarı hareketin olacağını, faiz koridorunun (TCMB'nin uyguladığı) yükseleceğini görmeden, doğru bir öngörüde bulunup liderlik yapmadan, sadece hava ile yönetmeye çalıştığınız ekonomi size böyle bir ders verir işte.
Bunlar ekonomik gerçekler, ayrıca bir de iyi bir siyasi yönetim göstermezseniz hepsi toplanır ve başınıza ülke risk primi diye düşer, hem de öyle bir düşer ki. Şu anda Mayıs 2013'den beri gelişmekte olan piyasalarda ülke risk primi en çok artan (Yüzde 88 ile) Türkiye maalesef birinci sırada.
Şu anda tüm gelişmekte olan ülkelerde, ülkemizde benzer sıkıntılar var. Onlardan da para çıkışı var, ard arda faiz artırım haberleri geliyor vesaire ama burada en dikkat çekici olan gösterge bana göre ülkemiz risk priminin bu kadar yükselmesi.
Ülke risk priminin CDS (Credit Default Swap) uluslararası literatürdeki açılımının Türkçe karşılığı ise, kredi iflas takası primi yada ülkenizin iflas yüzdesidir.
Bütün bunlar dünya ekonomilerinde olurken sayın Başbakan birilerine ayar çekip hizaya getiriyordu ya, ekonomiye de veririz bir ayar, o da şak diye hizaya girer diye düşündü. Erdem Başçı baktı ki şakşuka ile ekonomi idaresi zor zenaat, acil PPK toplantısı yaptı. Bu meret ekonomi bakalım ne yapacak önümüzdeki aylarda.
PPK kararları ile çok kısa beklentimi söyleyeyim, kredi ve mevduat faizlerinde yükselme, yatırımların azalması, enflasyon beklentilerinin yükselmesi, istihdamın azalması. Döviz ise geçtiğimiz Cuma akşamı sahip olduğu fiyatlardan yatay seyrini sürdürür gibi.
Ahh, keşke şu ekonomi denen merete şak diye bi ayar çekebilseydik.
Hepinize mutlu günler...