SON dönemin tartışmalı TV dizisi Muhteşem Yüzyıl'ın son bölümünde, Osmanlı Sadrazamı Pargalı İbrahim Paşa boğdurulunca, bizim 'tarih sevmez” ama 'TV dizisi sever” Türk ahalisi, Makbul İbrahim Paşa'nın türbesine...

SON dönemin tartışmalı TV dizisi Muhteşem Yüzyıl’ın son bölümünde, Osmanlı Sadrazamı Pargalı İbrahim Paşa boğdurulunca, bizim “tarih sevmez” ama “TV dizisi sever” Türk ahalisi, Makbul İbrahim Paşa’nın türbesine akın etmeye başlamış.
Pargalı’nın hikayesi malum.
Hem tarih kitaplarından okuyoruz hem de günümüzde moda olan TV dizisinden izliyoruz.
Hazır, bu konuya ilgi duyanlar çoğunluktayken, bugün de hafta sonu iken, sizlere en az Pargalı’nın öyküsü kadar ilginç, gerçek ve yaşanmış bir olay aktarmak istiyorum.
Hikaye bu ya…
Sultan 3. Murat Han o gün telaşelidir.
Sanki bir şeyler söylemek ister, sonra vazgeçer. Neşeli desen değil, üzüntülü desen hiç değil.
Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
“Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?”
“Akşam garip bir rüya gördüm. Hazırlan dışarı çıkıyoruz.”
***
İki molla kılığında çıkarlar yola.
Görünen o ki padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri ve kararlı adımlarla Beyazıd’a çıkar, döner Vefa’ya. Zeyrek’ten aşağılara sallanır.
Unkapanı civarlarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatli bakınır.
İşte tam o sıra, orta yerde yatan bir ceset gözlerine batar. Sorarlar, “Kimdir bu?” diye.
Ahaliden, “Aman hocam hiç bulaşmayın. Ayyaşın, meyhurun biri işte!” yanıtı alırlar.
Padişah sorar: “Nereden biliyorsunuz?”
“Müsaade edin de bilelim, kırk yıllık komşumuzu” diyen komşular öfkelidir.
Birisi başlar detaylı anlatmaya: “Aslında iyi sanatkârdı. Azaplar Çarşısı’nda çalışır, nalının hasını yapardı. Ancak kazandıklarını içkiye, fuhşa harcardı. Hem evine şişe şişe şarap taşırdı, hem nerede namlı mimli kadın varsa peşine takıp evine götürürdü.”
Bunları söyleyen mahalleli döner ardını gider.
***
Gerçeği (!) öğrendiğini düşünen vezir toparlanıyorken padişah önünü keser:
“Nereye?”
“Bilmem. Bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.”
“Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem. Ama biz gidemeyiz. Öyle veya böyle tebaamızdır. Defnini tamamlamamız gerek.”
“Saraydan birkaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden.”
“Olmaz. Rüyadaki hikmeti çözemedik daha.”
“Peki, ne yapmamı emir buyurursunuz?”
“Mollalığa devam. Cenazeyi kaldırmalıyız en azından.”
“Aman efendim. Nasıl kaldırırız? Yapmayın etmeyin, bunun yıkanması, paklanması var.”
“Merak etme, ben beceririm. Ama önce bir gasilhane bulmalıyız.”
“Şurada bir mahalle mescidi var ama.”
“Olmaz. Vefat eden sen olaydın nereden kalkmak isterdin?”
“Ne bileyim Ayasofya’dan, Süleymaniye’den. En azından Fatih Camii’nden!”
“Ayasofya ile Süleymaniye’de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii’ni iyi dedin. Haydi yüklenelim.”
***
Ve gelirler camiye.
Siyavuş Paşa sağa sola koşturur, kefen tabut bulur.
Padişah bakır kazanları vurur ocağa.
Usulü erkanınca bir güzel yıkarlar ki naaş ayan beyan güzelleşir. Bir nur aydınlanır alnında. Yüzü şakilere benzemez. Hem mânâlı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın kanı ısınır adama, vezirin de ona keza.
Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine hayli vardır daha. Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır, “Sultanım” der, “Yanlış yapıyoruz galiba.”
“Nasıl yani?”
“Heyecana kapıldık, cenazeyi sorup araştırmadan getirdik buraya. Kim bilir hanımı vardı belki, belki de yetimleri?”
“Doğru. Öyle ya. Neyse, sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim.”
Vezir cüzüne, tespihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar.
Nitekim sorar soruşturur, nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler, sanki bu vefatı bekler gibidir. “Hakkını helal et evladım” der, “Belli ki çok yorulmuşsun.”
Sonra eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar.
Ağlar mı? Hayır.
Ama gözleri kısılır, belki hatıralara dalar.
Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından.
***
“Biliyor musun oğlum?” diye dertli dertli söylenir, “Bizim efendi bir âlemdi vesselâm. Akşamlara kadar nalın yapar, ama birinin elinde şarap şişesi görmesin, elindekini avucundakini verir satın alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya.”
“Niye?”
“Ümmet-i Muhammed içmesin diye.”
“Hayret.”
“Sonra malum kadınların ücretini öder eve getirirdi. ‘Ben sizin zamanınızı satın aldım mı, aldım’ derdi. ‘Öyleyse şimdi dinleseniz gerek.’ O çeker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara. Mızraklı İlmihal, Hüccet-ül İslâm okurdum.”
“Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki.”
“Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescitlere giderdi. ‘Öyle bir imamın arkasında durmalı ki’ derdi, ‘Tekbir alırken Kâbe’yi görmeli.”
“Öyle imam kaç tane kaldı şimdi.”
“İşte bu yüzden Nişanca’ya, Sofular’a uzanırdı ya. Hatta bir gün ‘Bakasın Efendi!’ dedim, ‘Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada.”
“Doğru öyle ya?”
“Kimseye zahmetim olmasın!’ deyip mezarını kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. ‘İş mezarla bitiyor mu?’ dedim. ‘Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?”
“Peki, o ne dedi?”
“Önce uzun uzun güldü, sonra ‘Allah büyüktür hatun’ dedi, ‘Hem padişahın işi ne? Gelir, cenazemi de o kaldırır.”
***
TÜRBESİ UNKAPANI’NDA
Meraklısına not: Nalıncı Baba’nın asıl adı, Muhammed Mimi Efendi’dir. Bergamalıdır. 1592’de vefat etmiştir. Cenaze hizmetlerini bizzat padişah görmüştür ve onu evine defnetmiştir. Kabri üzerine bir kubbe, önüne bir çeşme koydurmuştur. Bir tekke ile de adını yaşatmıştır. Türbesi Unkapanı’nda, eski Cibali Tütün Fabrikası’nın arkasında, Haraçzade Camii karşısındadır. Sultan Murad da 3 sene sonra rahmet-i rahman’a kavuşmuştur.

***

GÜNÜN TWİTLERİ
Mehmet Ali Dim @MADALANYA
Mehmet Ali Birand her ne kadar bir dönemde çok tartışılan bir gazeteci olsa da, gündemde ve zirvede kalmayı hep başardı. Allah rahmet eylesin.
Alanya Ülkü Ocakları
Gazipaşa Havaalanı’na inmeyen THY uçağı, Fransa'dan Diyarbakır'a teröristleri taşıdı. THY kimin vergisi ile kime hizmet ediyor?
Alper Kutay @alper_kutay
ALTSO Meclis Başkanı Mustafa Tuna, başkan adaylığını 21 Ocak Pazartesi günü AGC'de düzenleyeceği basın toplantısıyla kamuoyuna duyuracak.
Hilmi Karagöz @HilmiKaragz
Dünkü PKK cenazeleri, Mehmet Ali Birand'ın ölümü olmasaydı büyük bir terör propagandasına dönüşecek ve medya sabaha kadar bu cenazeleri yayınlayacaktı. Birand'ın ölümüyle bu cenazeler gölgede kaldı. Ölürken bile ülkesine hizmet eden Birand, nur içinde yatsın.
İbrahim Kasapoğlu @ikasapoglu
Manavgat izin verirse Alanya il olur, Alanya izin verirse Manavgat il olur. Bu kadar basit, bir Manavgatlı olarak!
İbrahim Kasapoğlu @ikasapoglu
Ama şunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Alanya Manavgat'a göre daha organize, daha bir ve beraber Manavgat’a göre her zaman.
Sefa Kurt @sefakurt53
“Antalya sıcak” dediler, mont filan almadan sade gömlekle atlayıp geldik de soğukmuş bura ya! Alanya sıcaktır inşallah.
Aziz Sarıkan @azzsrkn
Alanya belediye başkanlığı için aday olmayı düşünenler, ALTSO başkanlığı belediye başkanlığından daha önemlidir bu dönemde.
İsa Akar @isa_akar_tosmur
Alanya sokaklarında büyük köpeklerle dolaşanlar için Alanya belediyesi ağızlık takılması için uyarıda bulunmalı. Sahibi bile zor zapt ediyor.
Abdullah Sevimçok @a_sevimcok
Alanya’da eski birlik başvekili Ali Darı’nın yengesinin cenazesine katılmak nasip oldu, mekanı cennet olsun.
Mustafa Sucu @fmsucu
MHP Alanya İstişare toplantısı Pazar günü 14.00’te Belediye Düğün Salonu’nda.
Buse Yılmaz @ayyildizkalpben
Sahilde oturmak çok hoş ulan! Kışın böyle dalgalı falan, gerçi Alanya'da ki dalgalara dalga diyebilirsek!

***

TARİHTE BUGÜN
BBG birincisi Kaan'ın annesi, milletvekili olabilmek için oğlunun fotoğrafıyla dolaşıp “Bu çocuğu ben yetiştirdim” diye oy isteyeli 9 yıl oldu.
Hürriyet Gazetesi Kanal D'nin, Sabah Gazetesi ATV'nin, Akşam Gazetesi de Show TV'nin en çok izlenen kanal olduğunu aynı gün açıklayalı 5 yıl oldu.
Beko, “Hiç plazmasız öğrenci evi olur mu?” sloganıyla reklam yapalı 7 yıl oldu.
Dana Ferhat, sahibi tarafından Serçe marka küçücük bir arabaya bindirilerek veterinere götürüleli 9 yıl oldu.
Yeşilay Gebze Şubesi, sigara böreğine yeni bir isim bulmak için uzunca düşündüklerini ve ismi 'Yeşilay Böreği' olarak açıklayalı 5 yıl oldu.
Manken Nilay Dorsa, “Picasso'yu tabii ki tanıyorum. Yurtdışında birkaç yerde karşılaşmış olabiliriz” diyeli 6 yıl oldu.
Mary Quand mini eteği tasarlayalı tam 53 yıl oldu.
Pascal Nouma elini şortuna sokup karıştıralı 8 yıl oldu.
3 yıl, 6 yıl, 7 yıl, 9 yıl, 11 yıl, 13 yıl, 14 yıl ve 15 yıl önce albümler çıkaran Kayahan, “Müziği bıraktım!” diyeli 19 yıl oldu.
Uşak'ın Eşme köylüleri, gördükleri uzaylıyı taşla kovalayalı 10 yıl oldu.
Yeliz Yeşilmen, “Ben böceklerden çok korkuyorum. Onların boynuzları beni çok etkiliyor” diyeli 5 yıl oldu.
Playboy, Muzır Yasası gereği poşete giren ilk dergi olalı 25 yıl oldu.
Manken Esra Eron, tarih bilgisinin 'Süper!' olduğunu söylediği röportajda, M. Kemal Atatürk'ü Samsun'a trenle göndereli 7 yıl oldu.
Türkiye'de ilk defa Pazar günleri tatil uygulaması yapılalı 76 yıl oldu.
Iraklı gazeteci Muntazar El Zeydi, Bush'un Irak'ta yaptığı bir basın açıklaması sırasında, ayakkabısını çıkarıp Bush'a fırlatalı 3 yıl oldu.
Ebru Destan, “Kılık kıyafetimdeki uyum, köpeğimle de aynı olsun istedim. Saçlarımı köpeğimin rengine uygun boyattım” diyeli 2 yıl oldu.
“Hidayet Türkoğlu, Angola karşılaşması sonrası 'Allah da yardım etti, sağ olsun' diyerek samimiyetin sınırlarını zorlayalı 9 yıl oldu.
Melih Gökçek masa tenisini tarif etmek için, “Halk arasında langırt derler” diyeli 7 yıl oldu.
Kibariye, 'Entel de insandır' diyeli 7 yıl oldu.
İnsanoğlu slip don giymeye başlayalı tam 76 yıl oldu.
Telegol programının sunucusu Serhat Ulueren, “Şimdi burada üzüm mü yiyeceğiz ağacı mı döveceğiz?” diyerek bağcıyı saf dışı edeli 5 yıl oldu.