17 Aralık yolsuzluk operasyonundan bugüne her gün 'paralel devlet, devlet içerisinde paralel yapılanma, darbe girişimi vs. vs” nakarat izliyoruz. Hem de günlük birkaç defa tekrarlama ile. Kardeşim bunları bırakınız da siz önce şu kutuların,...
17 Aralık yolsuzluk operasyonundan bugüne her gün “paralel devlet, devlet içerisinde paralel yapılanma, darbe girişimi vs. vs” nakarat izliyoruz. Hem de günlük birkaç defa tekrarlama ile. Kardeşim bunları bırakınız da siz önce şu kutuların, kasaların, para sayma makinalarının, ortalığa saçılan görüşmelerin, trilyonların “birkaç kuruş” diye adlandırılmasının izahını yapın da kamuoyu ikna olsun. Boşuna çabalamayınız artık ne yaparsanız yapınız gündem sapmaz. Şunları yaparsak halk 17 Aralık’ı unutur diye bir hayale kapılmayınız.
Zatıalileri gündem sapmadıkça daha fazla hiddetleniyor. Tam bir panik havası hakim. Zira kendileri de biliyor asıl bombalar geride, eğer bunlar ortaya dökülürse neler olacak neler. Her gün suçlamalar, tehditler gırla gidiyor. Devlet içerisinde paralel yapıdan bahsediliyor. Sanırsınız ki AKP iktidara birkaç ay önce gelmiş de kendisinden önceki yanlışlarını anlatıyor ve bu yanlışlara da derhal son verecek adımları başlatacak. Beyim siz 2002’den beri iktidarda değil miydiniz? Bu ülkeyi yöneten siz değil miydiniz? Niye şikayet ediyorsunuz? Eğer şikayetçi iseniz kusura bakmayınız demek ki ülkeyi iyi yönetememişsiniz. Hem de her alanda. Hükümet olmak şikayet makamı değildir, icraat makamıdır.
Artık izlerken adama gına geliyor. Şikayet, şikayet, şikayet. Arkadaş bu ülkenin lafa değil işe ihtiyacı var. Kendi başarısızlığımızı sürekli başkalarına fatura ediyoruz. Böyle ülke yönetimi olmaz. Böyle ülke de yönetilmez. Kusura bakmasınlar. İktidar her gün muhalefeti suçluyor. Bu yeni bir durum da değil. 2002’den bu güne her Allah’ın günü suçlama dinliyoruz. Başarısız olanlar kendi başarısızlıklarını başkalarını suçlayarak örtbas etmek isterler. Böylece başarısızlıkları gizlensin diye. Ama olmuyor usta artık olmuyor. Zira millet yemiyor artık.
Paralel devlet arıyorsak önce şu Güneydoğumuza bir bakalım. Eşkıya av yasağı koymuş nehirlerde, göllerde ve karada av yapmayı, şu zamanlar arasında yasakladım diye. Uymayanlara da dayak atarak av malzemelerine el koyarak ceza veriyor. Buyurun size paralel devlet. Vergi topluyor, gençleri dağa götürüyor, vs. vs. Detaylarını anlatmaya vicdanım el vermiyor. Bunlar her gün kendi başlarına gelin güvey oluyorlar. Bence paralel devlet arayanlar önce buraya bir baksalar ve gereğini de yapsalar çok iyi olur.
Efendim öfkenin aslı şudur. Biz her istediğimizi yaparız, kimse karışamaz. Hele bunları basın yayın organları da halka duyuramaz. Her şey bize helal. Zira bizim dışımızdakiler bırakınız Müslümanlığı insan bile değiller. O halde bizi eleştirme hakkına dahi sahip değiller. Eğer bizim hoşumuza gitmeyen icraatları icra ederseler biz de işte bunları yaparız demeye getiriyorlar. Ama olmuyor. Zira mızrak çuvala değil, harara dahi sığmıyor beyler. Olay çok büyük çok. Arkadaşlar ülkeyi yönetmeye değil, başka şeyler yapmaya gelmişler. Bu durum ayan beyan ortada.