YANLIŞ hatırlamıyorsam bundan 5-6 sene önceydi. 25 Metrelik Yol üzerindeki esnaf bir arkadaşımın dükkanına uğradım, çay söyledi, iki lafın belini kırarken çaylar geldi, ben şeker kullanmadığımı söyledim, çaycı şekerleri geri alırken...
YANLIŞ
hatırlamıyorsam bundan 5-6 sene önceydi.
25 Metrelik Yol üzerindeki esnaf bir arkadaşımın dükkanına uğradım, çay söyledi, iki lafın belini kırarken çaylar geldi, ben şeker kullanmadığımı söyledim, çaycı şekerleri geri alırken birini yere düşürdü, eğilip aldım, çaycının eline tutuşturdum, pantolon kemerinin üzerindeki bez önlüğün içine atıp gözden kayboldu.
Arkasından öylece bakakaldım.
"İnşallah münferit bir olaydır" deyip görmezden geldim.
Esnaf arkadaşla muhabbet koyulaştıkça koyulaşınca birer çay daha söyledi, aynı çaycı geldi, baktım, beni görünce şekerleri eliyle geri aldı, aynı bez önlüğe koyup giderken arkasından seslenip durdurdum.
"Birader, bir önceki çayın şekerleri yere düştü, alıp önlüğün içine attın. Ayıptır sorması, n'aptın o şekerleri?" diye sordum.
Esnaf arkadaşım hemen atladı, "Dur dur, hemen cevap verme. Ben biliyorum o şekerleri ne yaptığını. Bu arkadaş gazeteci. Aman söyleme, hemen gider yazar" dedi.
Çaycı, sanıyorum zor durumda kalmamak için cevap vermeden dönüp gitti, esnaf arkadaşımla bir süre susup birbirimize baktık, adeta gözlerimiz konuştu.
Durum ortadaydı.
Yere de düşse, müşteri çay tabağının içinden alıp da verse, çaycı kendi eliyle alıp önlüğüne de atsa, kullanılmayan ve açıkta olan şekerler gün içerisinde sürekli dolaşıma çıkıyor, kâh yere düşüyor, kâh şeker kullanmayan müşterilerin ellerine değiyor, gerisin geri çay ocağındaki şeker kutusuna giriyor, sonra yeniden tedavüle sokuluyordu.
"Önce insan sonra gazeteci" bir vatandaş olarak bu duruma kayıtsız kalamazdım.
Elbette kıt kanaat geçinen bir çaycının ekmeği ile oynamama adına bu durumu ne köşe yazımda dile getirdim, ne de haber yaptım.
Ama soluğu doğruca, geçen yıla kadar Alanya Belediyesi Çevre Sağlığı Müdürü olan Özcan Saraç'ın yanında aldım.
Allah uzun ömür versin, Alanya'da en sevdiğim adamların başında gelen Özcan Müdür'e (benden isim ve adres istememesi şartıyla) durumu anlattım, bu konuda acilen bir çalışma yapılması gerektiğini dile getirdim.
Sağ olsun, ilgiyle dinledi, notlar aldı, bu konuda birkaç gün içerisinde bir çalışma yapacağını söyleyip beni uğurladı.
Ben hem o şeker mevzunu, hem de durumu Özcan Müdür'e anlattığımı unutmuşken, aradan bir kaç gün geçmeden telefonum çaldı, baktım, Özcan Müdür arıyor.
"Belediyedeyim, çaya bekliyorum. Sana bir de sürprizim var" dedi.
Adeta koşarak gittim, baktım, Özcan Müdür'ün odasında ağzı açılmamış, sonradan içinde yüzlerce broşür olduğunu öğrendiğim en az 10-15 koli, masasının üzerinde 50'ye 70 ebatlarında afişler, üzerinde "Şekerime Dokunma! Beni Hasta Etme" yazıyor.
Güzel bir elin tuttuğu temiz bir çay bardağı, içinde tavşan kanı bir çay, çay tabağının içinde ise iki adet kağıtlı ve kapalı şeker duran fotoğrafla renklendirilmiş afişe hayran kaldım.
"Bunu, tüm çay ocaklarının camlarına ve şehrin en görünür yerlerine bugünden itibaren astırıyoruz. Fitili sen ateşledin, bombayı biz patlattık" dedi, gülerek.
Kesme şeker kutusunun tanesi, eğer içindeki şekerler açıktaysa 5 TL ise, tek tek kağıtlı olanın kutusu 10 TL olduğu için çay ocakları açık şekerleri tercih ediyordu.
Ta ki o güne kadar!
Hani diyorum ki, istisnalar kaideyi bozmaz ama, bugün çarşıda esnaf çay ocağından çay içiyorsanız, ve yanında kapalı kağıt içinde şeker geliyorsa, çorbada bizim de tuzumuz vardır.
Lafı fazla uzatmanın bir manası yok.
Yazının kıssadan hissesi şudur, sevgili okuyucu.
Hem Alanya Belediyesi'ne, hem de Antalya Büyükşehir Belediyesi Hizmet Birimi'ne, sosyal medya destekli bir "Bilgi Havuzu" açılmalı, benim şeker mevzusu gibi, aklına bu tür ince detaylar takılan vatandaşların sosyal yaşama katkı sunmaları sağlanmalıdır.
Bu, ufacık bir çay şekerinin kapalı ve kağıda sarılı şekilde servis edilmesi gerektiği fikri de olabilir, şehrin tanıtımı için büyük ve hiç akla hayale gelmemiş bir fikir de.
"Alanya Belediyesi'nin Çözüm Masası var, yetmez mi?" diyenleri duyar gibiyim, hemen yanıt vereyim, yetmez.
Bu apayrı bir olay.
Birleşik Arap Emirlikleri'nde yeni kurulan "Mutluluk Bakanlığı" gibi, insanları mutlu edecek, şehri kalkındıracak fikir ve projelerin havada uçuştuğu, beyin fırtınası yaptıracak bir mecradan söz ediyorum.
Top şimdi hem Başkan Yücel'de, hem de Büyükşehir Koordinatörü Güney'de.
"Fikir benden, uygulama onlardan, kestane kebap, acele cevap" diyor, saygılar sunuyorum.