Dünyada hiç bir şey, sonuna kadar gizli kalmıyor. Hakikatler inatçıdır.

Dünyada hiç bir şey, sonuna kadar gizli kalmıyor. Hakikatler inatçıdır. "Nice hacının hacı çıktı ziri Begel'de” demişler. Hacılar, Begel dağına giderken ihramlarını çıkarınca, aslında ne oldukları, foyaları ortaya çıkar!
Şu sırada, “Kürt sorunu nasıl çözülür" diye çeşitli yöntemler, formüller üretilir ve bazıları da uygulanırken yeni yayınlanan bir kitapta bu konuya ışık tutacak can alıcı bilgiler var.
Kitap, Abdullah Öcalan’ı Kenya’dan Türkiye’ye getiren emekli Albay Atilla Uğur'un “Abdullah Öcalan’ı nasıl sorguladım” adıyla yazdığı anıları. (Kaynak Yayınları)
Değerli, Albay Uğur, halen Hasdal'da tutuklu ve Ergenekon davasından yargılanmakta... Kenya’da yakalayıp İmralı’ya soktuğu APO, eğer AKP-MİT-PKK pazarlıkları sonunda affa mazhar olacak ve “Barış” masasında baş müzakereci olarak Devletin muhatabı olacak eşkıya başı eli kanlı APO!
Sadece bu kadarında "Kürt Sorunu" konusundaki ikilem yatıyor. Şimdiye kadar bu konudaki gaflet ve ihanet hakkında bildiklerimiz ve yazdıklarımız hem de APO’nun ağzından kanıtlanıyor. Kimler, hangi devlet başkanları, başbakanlar, içişleri bakanları bu konuda gafil davranmışlar? Hangileri kendilerine emanet makamlara ihanet etmişler ve hangi yazarlar APO ile bunlar arasında postacılık yapmışlar ve hangileri APO'nun takdirine ve güvenine mazhar olmuşlar. Ve hangi PKK eşkıyaları şimdiki BDP'liler hakkında APO’nun değerlendirmeleri, hepsi var bu belge kitapta... Hainlerin, gafillerin ve postacıların da adları ve sanlarıyla!
Mesela halen medyada Kürtçülerin muhipleri olarak ve “barışçı çözüm” diye mangalda kül bırakmayanların asıl yüzleri ve tıynetleri ortaya çıkıyor. Eğer bu adamlar, kadınlar APO’dan iyi not almışlarsa, bu şimdi yazdıklarını ve önerdiklerinin asıl sebebini açıklamaz mı? Mesela aynı kişiler şimdi iktidar ile PKK arasındaki pazarlıkları destekliyorlarsa, bunun son yirmi yıldaki gafletin parçası olduğu belli olmuyor mu?
Bu eşhasın ve resmi kişilerin adları sanları kitapta var. Ben de yıllarca yazarım hatta onlara "Hain" dediğim için hakkımda davalar açtılar. Sırası gelmişken hatırlatayım, APO da kendisine "Alçak-hain" dediğim için beni dava etmişti.
Burada bütün isimleri yazmıyorum. Bu kitabı okumanız lazım! Ama şu günlerde medyanın kahramanı olan İbrahim Tatlıses'in PKK'ya maddi yardımda bulunduğu, APO'nun ağzından ortaya çıkıyor… İki taraflı oynadığı da... Mehmetçik Vakfı'na da para vermiş!
***
Tatlı bir sürpriz: APO, Tansu Çiller'den hoşnut değilmiş. Demem ki zamanın Başbakanı "Kürt Sorunu"nda doğru yapmış.
Aksine, APO rahmetli Turgut Özal'ı severmiş… Öldüğünde üzülmüş... Sevdiğine şaşmadım! Özal'ı ben de severdim ve ölünce çok üzülmüştüm ama farklı sebeplerle… Rahmetlinin "Kürt Sorunu" konusundaki düşüncesini kendisinden dinlemiştim. 1984 yılında APO’nun “gerillaları" Eruh-Şemdinli baskınını yaptıklarında yazlıkta olan Özal, “Bir avuç çapulcunun işi” diye pek aldırmamıştı. Daha sonra, Cumhurbaşkanı iken Çankaya'daki çalışma odasında bana Orta Doğu haritası önünde, hudutları çizerek “Bak Kürt-Türk Federasyonu ne iyi olur" demişti. Ben ses çıkarmayınca da “Demek sen buna taraftar değilsin" deyip konuyu kapatmıştı.
Şimdi bunca yıl sonra döndük dolaştık gafletle ve ihanetler sonu aynı çıkmaza girdik… Albay Uğur’un kitabı gafilleri uyandırır, hainleri uslandırır mı? Herhalde APO'nun sözlerinden şu sırada çıkarılacak dersler ve ibretler var.
Devlet Bahçeli, Erdoğan'a “Dik Türk bayrağını Kandil'deki göndere” diyor. İşte asıl gerçek ve gereken de burada; Gaflet ve ihanetlerle, daha fazla oyalanmadan ve vakit kaybetmeden!