Hatırlarsanız 'Güzel şeyler olacak” demişlerdi. Evet o 'Güzel şeyleri” birer birer üzülerek görüyoruz. İnanın hiç de gereği yokken kabuk bağlamış yaralar kaşıyarak kanatılmıştır. Lütfen konuyu öncelikle tarihçilere...
Hatırlarsanız “Güzel şeyler olacak” demişlerdi. Evet o “Güzel şeyleri” birer birer üzülerek görüyoruz. İnanın hiç de gereği yokken kabuk bağlamış yaralar kaşıyarak kanatılmıştır. Lütfen konuyu öncelikle tarihçilere bıraksak onlara sizin emrinizde olan arşiv ve gizli belgeleri inceletsek konu tamamen çözüme kavuşur öyle değil mi? Ama olmaz çünkü asıl amaç başkadır.
“Dersim” olayları 1937’de başlamadı. Lütfen olay belirli aralıklarla ta iki yüz yıl öncelerine gidiyor. Buradaki başkaldırma zaman zaman Osmanlı döneminde de var. Cumhuriyet döneminde ise bölgedeki en büyük aşiret olan eşkıya Rıza’nın aşireti ve onlarla birlikte olan diğer aşiretler bölge halkına, küçük aşiretlere ve karakollara saldırılar yapılmıştır. Elbette halka ve güvenlik kuvvetlerine saldırı olursa gereği yapılır. Dünyada hangi devlet olursa olsun gereğini yapar. Nitekim yapılmıştır da. Seyit Rıza adındaki haydut dersimde yanına topladığı eşkıyalarla devlete baş kaldırmıştır. Çünkü bu sırada Hatay konusu görüşülmektedir. İsyancılar isyan öncesinde bölgedeki küçük aşiretlerin mallarını sürekli gasbetmişlerdir. Hatta namuslarına dahi el uzatmışlardır. Bunların zulmünden bıkan bölgedeki küçük aşiretler devletin yanında yer alarak Seyit Rıza’nın tepelenmesinde gönüllü olarak önemli hizmetler yapmışlardır. 1937’deki olayların başlangıcında bir karakoldaki yirmi dokuz Mehmetçik ve karakol komutanı yedek subay şehit edilmiş. İnanınız bu karakol asiler tarafından havaya uçurulmuştur. Bölgedeki köprüler havaya uçurulmuş, yollar tahrip edilmiştir. Lütfen niçin bunları görmezden gelerek olayları saptırırsınız. Dünyada hangi devlet bu durum karşısında harekete geçmez. Evet orantısız güç kullanıldığı doğrudur. Keşke bu olaylar hiç yaşanmasa idi.
Aslında Seyit Rıza ve avenesi tıpkı bu günkü PKK’nın aynısıdır. Ancak yetkililer bunu bile bile maalesef kabuk bağlamış yaraları kanatmaktadırlar. Ancak “sadete gelelim” olay bambaşkadır. Konu başlığımızda da belirttiğim gibi İsmet İnönü telaffuz edilerek (Oysa olaylar sona erdiğinde başbakan İsmet İnönü değil, Celal Bayar’dı) Atatürk ve Cumhuriyet hedef alınmaktadır. Bunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktur. Hani bölgemizde bir söz vardır ya böyle durumları anlatmak için “ağzının davışdısı” diye. Olay işte aynen böyledir. Asilerde yakalanan son model 14 bin İngiliz ve Fransız silahlarını niye söylemiyorsunuz?
Ne yani devlete uzanan ele ve dile “Aferin çok iyi yaptınız” mı denilmeliydi? Yoksa gereğimi yapılmalıydı? Bizim gündem saptırma ya veya kabuk bağlamış yaraları kaşıyarak kanatmaya ihtiyacımız yoktur. Kaç tane işsiz vatandaşımıza iş bulunmuş, ne kadar dış borç ödenmiş, “sıfır sorun” derken neden süper sorunlara gelinmiş, terör niye bu kadar artmış,tarım ve hayvancılımız neden devler liginden amatör kümeye düşürülerek utanç tablosu oluşmuş, Yunanistan burnumuzun dibindeki bize ait iki tane adamızı Lozan’a rağmen gasp etmiş,döviz neden bu kadar artmış, neden dünyanın en pahalı petrolünü tüketiriz vs. vs. vs. say say bitmez. Bu sorunlara çözüm aramak yerine neden gündem saptırmak için yaralar kaşınır. Bunun ne Dersim’liye ne de bu ülke insanına bir getirisi olmaz, olamaz. Başkasına “özür dile” diyerek gündem oluşturmaya çalışmanın bir anlamı yoktur. Zira hükümetsiniz gizli belgeler ve arşivler emrinizdedir. Lütfen tarihçileri görevlendirip konuyu sulandırmadan açığa çıkarmak işin en doğrusudur. Bunu da kırıp dökmeden yetmiş köyü ayağa kaldırmadan yaparsak iyi olur. İşin doğrusu da budur. Bak Ermenistan basını bayram ediyor bize gün doğdu diye. Niye ki acaba? Lütfen ciddiyet diyorum.
Ama olmaz olamaz konu başlığında da belirttiğimiz gibi asıl hedef Atatürk ve Cumhuriyetimizdir. Kamuoyu alıştırılmaya çalışılıyor. Olayın işte asıl nedeni budur.