Televizyonun tek kanal olduğu dönemleri yaşıyoruz. Yani 1989'da Ahmet Özal - Cem Uzan ikilisinin kuracağı Magic Box Star Kanalı'nın kuruluşuna daha dört yıl var. Vatandaş yalnızca TRT kanallarını izliyor, bugün olduğu gibi elektrik...

Televizyonun tek kanal olduğu dönemleri yaşıyoruz. Yani 1989'da Ahmet Özal - Cem Uzan ikilisinin kuracağı Magic Box Star Kanalı'nın kuruluşuna daha dört yıl var. Vatandaş yalnızca TRT kanallarını izliyor, bugün olduğu gibi elektrik payından TRT'yi maddi olarak desteklemek zorunda. Ayrıca bandrol parası da ödüyor.
İşte o tarihlerde vatandaş vekilini pek tanımıyor. Hemen itiraz etmeyin lütfen, "şimdi de tanımıyoruz" diye sesinizi yükseltmeyin. Şimdi hiç olmazsa vekillerimizin gazetelerde fotoğraflarını görüyor, yerel kanallarda demeçlerini dinliyoruz. Bazen de yaygın kanallarda eylemleri ve söylemleriyle varlar.

BU KİM, VEKİLİNİZ
1983 seçimleri yapılmış, Kenan Evren işaretli Turgut Sunalp'in partisi üçüncü olmuş. 24 Ocak kararlarını alan ve uygulamaya koyan Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel'in müsteşarı Turgut Özal'ın kurduğu Anavatan Partisi iktidar olmuş. SODEP ve DYP'nin sokulmadığı seçimde eski İzmir Valisi Necdet Calp'in başında bulunduğu Halkçı Parti ana muhalefet partisi görevi üstlenmişti.
Partiler yenildi, ünlü siyasetçiler yasaklı. İşte bu dönemde biz bir haber yaptık. Haberin başlığı "Halk vekilini tanımıyor" idi.
Spotunda ise "Güneş Gazetesi Ege Bölge Temsilcisi Nahit Duru'yu Manisa Milletvekili Ekrem Pakdemirli sanan köylüler dertlerini ona anlattı" yazılıydı.
Ekrem Pakdemirli seçildikten sonra Bakan ve daha sonra Başbakan Yardımcısı oldu ve ünlendi. Yaşı bugünlerde 74'ü bulan Pakdemirli'yi bir süre önce "Özal'ın öldürüldüğüne inandım" açıklamasıyla da anımsarsınız.
Manisa köylerine gittik. Nahit Duru'nun elinde kalem kağıt, bizim boynumuzda fotoğraf makinaları. Köyün kahvesine, "Selamunaleyküm" diyerek girdik, köylüler hem ev sahipliğinin, hem nezaketin gereği hem de "gazeteciler gelmiş, başlarında da takım elbiseli kravatı bağlı, belli ki büyük bir adam" diyerek ayağa kalktılar buyur ettiler ve çevremizi sardılar.
Nahit Duru sesini yükseltti:
- Dertlerinizi dinlemeye geldim, dedi.
Herkes şaşkın. Birbirine baktı, iki üç dakika sessizlik. Köylüler Nahit Duru'ya soracaklar, "Sen kimsin kardeşim? Niye bizim derdimizle ilgileniyorsun?" diyecekler ama cesaretleri yok. Tanımaya çalışıyorlar ama nafile. Sonunda biri usulca bana doğru eğildi ve kulağıma, "Beyefendi kim?" dedi.
- Anavatan Partisi Manisa Milletvekili, dedim.
- Yoksa "hoca" dedikleri bu mu?
- Heee Ekrem Pakdemirli.
Uyanık köylü tespiti yapmıştı. Konuşmaya hazırlandı. Boğazını sesli bir biçimde konuşmaya hazırladı;
- Sayın Vekilim. Size hangi derdimizi anlatsak ki? Yoldan mı başlasak, tütünden mi bilemem. Ama bildiğim durumumuz her geçen gün zorlaşmakta.
Tüm köylüler konuşan arkadaşı can kulağıyla dinlerken, "Hangi vekil bu?", "Hangi partiden?" diye sesleri yükselttiler. Sorunları aktaran köylü sesini daha bir yükseltti:
- Hele bir susun. Tanımadınız mı? Anavatan Partisi Manisa Milletvekilimiz Ekrem Bey.
Köye belki de ilk kez bir milletvekili geliyordu. Dağın başına yakın bir köy.
Yol istediler... Suyumuz var çok şükür, dediler.
Ürünün para etmesini istediler.
Fotoğraflar çekildi. Köylüler alkışlarla Nahit Duru'yu ve bizi uğurladılar. Sonrasında biz bunu haber yaptık.
Geçenlerde Ankara'da Nahit Duru ağabeyimle bu anıyı anımsadık. Şimdi olsa cesaret edebilir miyiz? Bence hayır? O zaman farkına varsalar güler geçerlerdi belki ama şimdi olsa bir güzel dayak yerdik.
O zaman ki anlayış, hoşgörü şimdilerde pek kalmadı.

ÇANAK ANTEN NUMARASI
Yıl 1989... Türkiye'nin ilk özel televizyonu Star TV kuruldu. İzmir'in Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur. Mart ayında seçildi. Nisan ayında da ben Hürriyet Gazetesi'nden istifa ederek Büyükşehir'e Daire Başkanı oldum.
1990'ların başı Star TV; Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe başta olmak üzere takımların maçlarını yayınlama hakkını aldı. Ve tüm kentlere karasal yayın ile ulaşmak ve izlenirlilik oranını yükseltmek için düğmeye bastı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne de yayınların izlenmesi için yansıtıcı kurmak için başvurdu. Başkan Çakmur da o işle ilgili beni görevlendirdi.
Teknik elemanların arayıp bulduğu yer teleferikti. Eski dönemlerde başlayan ama bitirilemeyen, daha doğrusu sit alanı olması dolayısıyla iptal edilen döner gazino inşaatının tepesine antenler takıldı.
Gazeteler ilk özel kanalın ne zaman yayına başlayacağını yazdılar. Yansıtıcılar takılırken fotoğraflarını çektiler. Her şey hazırdı ve ilk maç yayını hafta sonu oynanacak Beşiktaş maçıydı. Bu maçı Star TV canlı olarak yayınlayacaktı.
O günlerde Günaydın Gazetesi çok satıyordu. Yeni Asır'dan Saruhan Ayber tarafından kovulan deneyimli bir gazeteci kadrosu Günaydın'ı ve İzmir ekini çıkarıyordu. Kimler yoktu ki kadroda?
Erdal Şafak gazetenin başındaydı. Hamdi Türkmen, Hüseyin Yoldaş, Rıdvan Kaynar, Uğur İşven, Barış Selçuk, Macit Sefiloğlu, Akın Kıvanç... Liste böyle uzayıp gidiyordu. Bu arkadaşlar yazı işlerinde bana şaka yapma kararı almışlar olsa gerek, “Star TV Beşiktaş maçı ile yayına başlıyor” yazmışlar haberi. En altına da "Eğer yayını izleyemiyorsanız lütfen 3391443 numaralı telefonu arayınız ve anten ayarlaması için yardım isteyiniz" notunu düşmüşlerdi.
O sabah herkesten erken uyandım. Saat 6.30 ve telefonun diğer ucundaki bir adam anten ayarını soruyordu. Aramızda şöyle bir konuşma geçtiğini hatırlıyorum:
- Beyefendi iyi günler. Ben antenimi ne tarafa doğru çevireyim?
- Ne anteni kardeşim sabahın köründe.
- Siz demişsiniz ya Star’ı izlemek isteyenler bizi arasın.
- Yok be kardeşim ben niye diyeyim ki?
- Koskoca Günaydın Gazetesi yalan mı yazacak?
Derdimi anlatamadım. Telefonu kapattım hemen yine çaldı, yine anten sorusu. Koştum bakkala gazeteleri aldım. Bir baktım Günaydın Gazetesi Ege ekinde evimin telefonunu yazmışlar. Durum anlaşılmıştı. Hafta sonu anten ayarlayıp maç seyretmek isteyen herkes bizi arayacaktı.
Hanıma "Hazırlan, hafta sonu Çeşme'ye gidiyoruz" dedim. Çocuğu aldım evi terk ettik. Ama bir ay kadar anten ayarlama işinden kurtulamadık.
Kayınvalide telefonla arıyor, "Niye açmıyorsunuz?" diye kızıyor. "Anne anten" diyorum, "Geçmedi mi hala o anten furyası?" diyor ve bu şakayı bana yapanlara kızıyor. Bir kaç kişiye yardımcı olayım dedim ama ne kadar başarılı oldum bilemem.
- Aloo ben Star’ı izleyeceğim. Anteni ayarlayamıyorum.
- Teleferiğe doğru çevir abicim…
- Teleferik ne tarafta? Benim anten sabit takılı. Nasıl çevireyim?
- Hay ben senin anteninin... Antenin kırılsın inşallah!..
- Ne kızıyon kardeşim?
"Ne çektin be sen" diye başlayan ve bizim çok uzun yıllar önce kullandığımız deyim bugünlerde moda oldu.
Ne çektik be biz bu şakalardan...