Her şeyi birbirine karıştırma konusunda üstümüze yok.
İnşaat yapılacak yer var, yapılmayacak yer var.
Araç park edilecek yer var, park edilmeyecek yer var.
Hız yapılacak yol var, yavaş gidilmesi gereken yol var.
Gürültü yapılmasının sakıncası olan yer var, olmayan yer var.
Gürültüye katlanılacak, hoş karşılanabilecek bir saat sınırı var, hoş karşılanması, anlayışla karşılanması mümkün olmayan bir saat sınırı var.
… …
Ama efendim, burası turizm kenti. Ne yapılıyorsa, turizm adına yapılıyor. Böyle bir turizm kentinde yaşanıyorsa; herkes her şeye katlanmak zorunda!
Yok öyle bir şey.
Saygısızlıkla saygı arasında ince bir çizgi var.
Saygısızlığın, yeri yurdu, zamanı, mekânı olmaz.
Saygısızlık, saygısızlıktır.
Sözü şuraya getireceğim.
Alanya’nın pek çok bölgesinde, konutlar ve eğlence mekânları iç içe…
Tamam, yaşadığımız yer, bir turizm bölgesi.
Tamam, turizm bölgelerinde, gelen turisti hoşnut etmek, eğlendirmek önemli.
Önemli olmasına önemli de bunun bile bir limiti var.
Gelen turisti, gelen konuğu memnun edeceğim diye ya da işletmeme müşteri çekeceğim diye; o bölgede oturan, o bölgenin insanını rahatsız etmeye kimsenin hakkı yok.
Ben kendi oturduğum bölgeden örnek vereyim.
Ben Ahmet Tokuş Bulvarı üzerinde (Çimen Otel’le Migros arasında) oturuyorum.
Bulunduğum bölgenin üç bir yanı saygı yoksunu müzikhollerle dolu.
Zaman ve saat kavramı olmayan bu işletmeler; ne “dur”dan anlıyorlar, ne “sus”dan…
Bu işletmelere, “Şu saate kadar müziğini dışa verebilirsin ama civarındaki konut sakinlerini rahatsız etmemek için şu saatten sonra müziğini dışa veremezsin…” diyecek, bir merci yok.
Varsa da ortalıkta görünmüyor.
Başıboş bırakılan bu işletmeler gece yarılarına dek müzik(!) sesini bangır bangır dışa veriyor, gecenin on ikisinde havai fişek patlatıyor.
Bu seslerden sadece civarda bulunan konut sakinleri değil; o saatlerde otellerinde istirahat eden turistler de rahatsız oluyor.
Bir de gecenin bir yarısında motosikletlerinin egzosunu patlata patlata, bağırta bağırta kullanan kent ayıları var. Onlar da bir başka alem.
Altlarındaki o motosikletleri hayvani duygularla bağırttıkları an herkes o kent ayısının annesinin kulaklarını çınlatıyor.
Ama o kent ayıları bütün bunları bilmelerine karşın yine de o aptal sesi çıkarmaktan zevk alıyorlar.
* * *
Hani “dünya kentiyiz” diye şişiniyoruz ya; aslında, kendi kendimizi aldatıyor, kendi kendimizi kandırıyoruz.
Ne kalite var bu kentte, ne kent disiplini.
Bu kentte pek çok şeyin olduğu gibi, bu işletmelerin de denetim ve çalışmalarına ilişkin bir yönetmelik yok.
Saldım çayıra, Mevla’m kayıra anlayışıyla yaşıyor ve yaşatılıyoruz.
Bu kafayla, bu mantıkla dünya kenti değil, olsa olsa Ortadoğu kenti oluruz.
Biz kim, dünya kenti olmak kim.
Saygı yok, sevgi yok, düşünce yok, akıl fikir yok, kural yok, denetim yok.
… …
Geçtiğimiz cuma, Küçükhasbahçe’de bir restoranda yemekteyim.
Saat 23.00 civarı.
Telefonum çaldı.
Bir apartman komşum, yönetici olmam nedeniyle beni arıyor.
“İsmail Bey, bu saatte çoluk çocuk hep birlikte ayaktayız. Karşı otelden gelen şu sese bakar mısınız…” deyip, telefonunu, sesin geldiği yöne tuttu.
Telefondan öyle bir ses geldi ki; kilometrelerce uzakta olmamıza karşın o sesten biz bile rahatsız olduk.
Derken, apartman görevlimizden bir resim geldi.
Açtım, baktım; cepheden çekilmiş fotoğrafta, beş katlı apartmanımız sakinlerinin tümü balkona çıkmış, endişeli gözlerle karşı otele bakıyorlar. Anlaşılan onlar da uyuyamamış gürültüden…
… …
Yeter artık, yeter.
Bu düşünce yoksunu densizlere kim “dur” diyecekse, desin gayri…
Saygısızlıkla turizmi birbirine karıştırmak
İsmail Haboğlu
Yorumlar
Trend Haberler
Antalya escort faciası: 1 ölü
Son dakika! Alanya'da sahilde bulunan genç kız cesedinin kimliği belli oldu
Antalya'da devasa miras sahiplerini buldu: 6 milyar dolar 3 mirasçıya kaldı
Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Akbaş'ın acı günü
Son Dakika! Alanya Belediyesi'ne haciz şoku
Alanya esnafının içler acısı durumu: 'Kesinlikle ertelenemez'