TOPLUM olarak, bugün için, övünecek neyimiz var? Tarihimizdeki başarısızlıklardan hiç söz etmeden, sadece atalarımızın başarılarını sürekli dillendirerek, bu başarılara imza atmış değerlerle kendimizi özdeştirme saçmalığı içine...

TOPLUM

olarak, bugün için, övünecek neyimiz var? Tarihimizdeki başarısızlıklardan hiç söz etmeden, sadece atalarımızın başarılarını sürekli dillendirerek, bu başarılara imza atmış değerlerle kendimizi özdeştirme saçmalığı içine giriyoruz.

Atalarımızın kahramanlıklarıyla övüne övüne, gelecek kuşaklara bizimle övünecekleri bir şey bırakma bir yana, bize beddualar yağdıracakları bir dünya bıraktığımızın farkında bile değiliz.

Babasının ulema olmasıyla övünen, hayatı boyunca bir baltaya sap olamamış, asalakça yaşamış avare bir serseriye benzemeye başladığımızı söylesek abartmış olmayız.

Tarihi ile övünen milletlerin patatese benzediği söylenir.

Patatesin değerli kısmı toprak altında, değersiz küspe kısmı da toprak üstündedir.

Osmanlı ile övünüyoruz.

Fatih’le, Yavuz’la, Kanuni’yle, özellikle de, aradan yüz yıla yakın bir süre geçmesine rağmen hala Atatürk’le övünüp duruyor, ona öykünüyoruz.

Atatürk’ün yerine koyacak bir değeri hala yetiştirebilmiş değiliz.

Kendi kendimize belli tabular yaratıyor, sonra da onlara tapınarak, kutuplaşıp birbirimizle çatışıp duruyoruz.

Geçmişten bu yana ortaya çıkarttığımız liderlere bir bakın.

Çoğu hakkın rahmetine kavuştu.

Dün onları göklere çıkartarak çatıştığımız halde, bugün çoğunun adını bile anmıyoruz!

Birbirimize kuşkuyla bakıyoruz.

Karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı bir ilişki hak getire.

Herkese potansiyel suçlu gibi bakıyoruz.

Her gün, her tür rezillikle karşı karşıyayız.

Çoğumuz haberleri dinlemekten nefret etmeye başladı.

Toplum olarak kimyamız bozuldu.

Sosyal şizofreni denen şey bu olmalı.