TAKIM kazanırken bir takımın oyun sistemi, tercihleri ve hoca hakkında yorum yapmak ne kadar riskli de olsa, ben kazanırken yazmayı her zaman doğru buldum. Kazanırken herkes mutludur, eyyamcılar görevlerini yaparlar ve aykırı yorum yapanlar da...
TAKIM
kazanırken bir takımın oyun sistemi, tercihleri ve hoca hakkında yorum yapmak ne kadar riskli de olsa, ben kazanırken yazmayı her zaman doğru buldum. Kazanırken herkes mutludur, eyyamcılar görevlerini yaparlar ve aykırı yorum yapanlar da bu insanların hedefinde olur. Ayrıca her sezon başı olduğu gibi bu sezonda da geride kalan maçlar hakkında ilkelerim doğrultusunda yorum yapmadım. Zira her zaman kamp dönemi, hazırlık maçları ve ligin ilk haftaları deneme-yanılmaların çok olduğunu ve takım iskeletinin hazırlanması için şans verilmesi taraftarıyım. Şimdi ligin ilk dört haftası geçti ve biz de gördüklerimizi kendi penceremizden değerlendirebiliriz.
***
Geçtiğimiz maçlarda oynanan oyuna ve sonuçlarına fazla girmek istemiyorum. Bunların sonuçlarını ve derslerini çıkaracak olan Mesut hoca ve yardımcılarıdır. Yukarıda da yazdığım gibi bu dönemlerin deneme-yanılma üzerine kurulmasını gayet doğal buluyorum. Bu maçlarda hatalar olsa da Galatasaray maçı hariç, Sivasspor ve Ankaragücü maçlarında skora etki yapacak pozisyonlar bulduk. Ama bu maçlarda gerek mücadelemiz, gerekse oyun anlayışımız sistem üzerinde kurulu da olsa sahada bunları yapamadık. Tabiri caizse kibrit çöpünün alevi kadar etrafını aydınlatan bir takım vardı sahada. Göztepe maçında ise bu üç maçtan farklı olarak bambaşka bir oyun anlayışı ile mücadele veren bir takım izledik. Bu maçı diğer müsabakalardan ayıran özellikler ise şunlardır.
***
Göztepe maçını izlerken bir anda aklıma Mesut hoca ile geçen sene ilk çıktığımız Gençlerbirliği maçı geldi. O müsabakada kritik bir durumda olduğumuz için önceliğimiz rakibe alan bırakmama, rakibin durdurularak ilerleyen dakikalarda hamlelerle gole gitmek planı vardı. Göztepe maçı da Gençlerbirliği maçının fotokopisi oldu. Bu iki maçtaki tek fark, Göztepe maçında şansımız üst seviyede idi. Galip geldik, hepimiz mutluyuz, ama bu bizi sakın yanıltmasın. Mesut hoca 5 rotasyonla çıktığı bu müsabakada önceliği gol yememe üzerine idi. Bunu eleştiri olarak düşünmeyin. Mesut hocayı yakından takip edenler iyi bilir ki (geçen sezon bizde de yaşandı) her zaman bir puan cepte mantığı ile hareket eder. Elbette bu sistemi taraftar fazla sevmez, her zaman 90 dakika saldıran takımı tercih eder. Ama bu zorlu yarışta alınacak her puanın önemi vardır. Kaldı ki, Göztepe maçında alınacak ters bir sonuçta bugün kamuoyu başka şeyler konuşuyor olacaktı. Evet, Göztepe maçının büyük bölümünde göze hoş gelen oyun sergilemedik, rakip çok net pozisyonları kullanamadı, şansımız yanımızdaydı. Ama unutmayalım ki bu maç bir dönüm noktasıydı ve bu stres tüm bireylerin yüzlerinde hissediliyordu. Burada dikkat etmemiz gereken bir başka önemli ayrıntı da, attığımız golden sonra topu tutmak yerine ikinciyi düşünmemizdir. Bu anlayış az kaldı pahalıya patlayacaktı. Mesut hoca ve yardımcıları yaptıkları son hamle ile oyunculara bunu gösterdi ama uygulama gerçekleşmedi. Bu ve koşu mesafeleri üzerine durmak gerekiyor.
***
Yazı başlığımda da dediğim gibi bundan sonra nasıl oynayacağımıza Mesut Bakkal hoca karar verecek. Geçmişin hesabını yapmak fayda getirmiyor ama insan sormadan da edemiyor. Geride kalan üç müsabakada bu oyun sistemi ile oynasaydık saha sonuçları aynı olur muydu acaba? Milli maç arası sakatlıkların geri dönmesi, yeni katılanların form yakalaması için bir fırsat oldu. Yeni transferlerden söz edemedim. Merih ve Ceyhun takıma katkı sundular. Cisse’nin oyuna girmesi heyecan yarattı ama henüz katkısını göremedik. Bu milli maç arası Cisse’ye iyi gelecektir. Haftaya görüşmek üzere...