GEÇEN hafta kaleme aldığım 'Kiracı Devlet Baba” başlıklı köşe yazımda, Alanya Kaymakamlığı'na bağlı en az beş resmi kurumun farklı noktalarda kiracı konumunda olduğunu, bu beş kurumun yılda en az 1 milyon TL kira bedeli ödediğini,...

GEÇEN

hafta kaleme aldığım “Kiracı Devlet Baba” başlıklı köşe yazımda, Alanya Kaymakamlığı’na bağlı en az beş resmi kurumun farklı noktalarda kiracı konumunda olduğunu, bu beş kurumun yılda en az 1 milyon TL kira bedeli ödediğini, Alanya’ya heyecan ve dinamizm getiren Kaymakam Dr. Hasan Tanrıseven’in bu olaya el atıp Devlet Baba’yı kiradan kurtarabileceğini, misal, hem bu kurumları bünyesine alarak kiradan kurtaracak, hem de ileride Alanya’nın İl olması halinde Sayın Vali’nin de kullanabileceği bir Vali Konağı yaptırılabileceğini ifade etmiştim.

***

Önümüzdeki haftaya kadar şehir dışında düzenlenecek önemli bir seminere katılacağı için izne ayrılan Kaymakam Bey dün akşamüzeri telefonla arayıp bu konuyla ilgili yaşanan gelişmeleri aktardı.

Alanya’da göreve başladığı dönemde bu sorunun kendisinin de dikkatini çektiğini, vatandaşın en çok ihtiyaç duyduğu resmi kurumların şehrin farklı noktalarında hem dağınık halde hem de kiracı konumunda olmasından rahatsızlık duyduğunu söyleyen Kaymakam Tanrıseven, “Bu konuda ilgili memurlarıma talimat verdim, araştırma yapılıyor. Hangi kurum yılda ne kadar kira veriyor, bu kurumları nasıl tek çatı altına toplayıp kiradan kurtarabiliriz, bunları araştırıyoruz. Eski Tosmur Belediyesi Hizmet Binası’na taşınma projesi iptal olunca farklı alternatifler üzerinde duruyoruz. Bu konuda yaptığımız ve yapacağımız çalışmaları önümüzdeki günlerde daha detaylı görüşürüz” dedi.

***

İşte Devlet Baba duyarlılığı…

En kısa sürede resmi kurumların tek çatı altında toplanmasını ve Devlet Baba’nın kamuya binen kira yükünden kurtulmasını temenni ediyor, bu konuda Sayın Tanrıseven’in yapacağı çalışmaları yakından ve heyecanla takip ettiğimizin bilinmesini istiyorum.

***

ZAVLAK MİKRO MİLLİYETÇİ Mİ?

Malum, Alanya Sofrası’nda yaşanan küfürlü, müstehcen fıkra krizini burada yeniden uzun uzadıya yazmaya lüzum yok.

Kaymakam Bey “bana göre” tamamen haklı bir gerekçeyle bu konudaki tepkisini ortaya koydu, buna mukabil göreve başladığı günden beri ALKOD’un daha ileriye gitmesi için maddi manevi her türlü fedakârlıkta bulunan Başkan Ömer Göker’in de “hiçbir suçu ve günahı olmamasına karşın” bu kadar hırpalanmasına da gönlümüz razı gelmez.

Alanya kültürü müstehcen fıkra anlatmak ve ona gülmek midir, küfürlü konuşmak mıdır, içkinin zaten su gibi akacağı yıllardır aşikâr olan bu tür bir etkinliğe kadınların ve çocukların da davet ediliyor olması ne derece doğrudur, sadece kadınların olduğu alternatif bir Alanya Sofrası düzenlenmeli midir, bu ve benzer sorular sanıyorum yılbaşına kadar gündemde kalmaya devam edecektir.

***

Aslında topa hiç girme niyetim olmamasına karşın, bu konuyu bu sütunlarda açmamın sebebine gelince…

Alanya’da özellikle genç kuşak arasında “ülkücülük” denilince,

“MHP”

denilince, “ağzı laf yapan ve tarihi iyi bilen” denilince akla ilk gelen isimlerden biri olan MHP İlçe Teşkilatı Yönetim Kurulu Üyesi Hacı Mevlüt Zavlak, dün kendi Facebook sayfasında Alanya Sofrası’ndaki küfür krizini ve Kaymakam Bey’in tepkisini yorumlamış, gayet de güzel tespitlerde ve uyarılarda bulunmuş.

***

Ancak (Yeni Alanya’nın 10. sayfasında 1. haber olarak da okuyabileceğiniz) Zavlak’ın bu değerlendirmelerine özbeöz Alanyalılardan çok sayıda beğeni ve olumlayıcı yorum gelirken, farklı şehirlerden olup da Alanya’da ikamet eden, ticaret yapan vatandaşlarımızdan da “mikro milliyetçilik yapıyorsun” eleştirisi geldi.

Hacı Mevlüt Zavlak’ı yıllardır tanırım, severim.

Gözünü budaktan, lafını dudaktan esirgemez, içinden ne geçiyorsa hiç kimseden çekinmeden olduğu gibi söyler.

Tıpkı, dünkü paylaşımında olduğu gibi.

***

Yaklaşık 25 yıldır Alanya’da yaşayan, ekmeğini yiyip suyunu içen bir “Yerleşik Antepli” olarak Zavlak’ın yorumunu başından sonuna okudum, inanın en ufak bir mikro Alanya milliyetçiliği kırıntısı hissetmedim.

Zavlak “bana göre” harika bir tespitle başladığı değerlendirme yazısının devamında Alanyalılara seslenip “silkinin ve kendinize gelin” mesajı veriyor.

***

Yazdıkları doğru mu?

Bence her satırı doğru.

İnanın o satırları ben yazsam Alanyalılardan tepki alma olasılığım yüksek olabilirdi ama bunları Alanya’nın özbeöz bir evladının, üstelik MHP gibi milliyetçi bir partide aktif siyaset yapan genç bir Alanyalının söylemesi bence kayda değerdir.

***

Bu yüzden, aslında yüzlerine ayna tuttuğu için Hacı Mevlüt Zavlak’a “belki” Alanyalıların tepki göstermesi gerekirken, Karadenizlilerin, İç Anadoluluların, Egelilerin, Doğu ve Güneydoğu Anadoluluların tepki göstermesi manasızdır.

Bence Zavlak’ın bu değerlendirmelerini “kendisinin tabiriyle” Alanya’da misafir olanlar değil, Alanyalılar çok iyi anlamalı ve analiz etmeliler.

***

Çünkü adım gibi eminim, gerçek bir milliyetçi olan, üstelik yapmaya karar verdiği zaman “mikro” değil “makro”sunun kralını yapabilecek kapasiteye sahip Zavlak daha sert şeyler de yazabilirdi ama şimdilik ilk uyarı atışını yaptı diye tahmin ediyorum.

Uzun lafın kısası…

“Ülkü Ocağı” tandanslı olan, ocak tedrisatı görüp geçirmiş olan, MHP’de yöneticilik yaparak yüksek linansını yapmış olan Hacı Mevlüt Zavlak’ı tebrik ediyor, Alanya’ya ve Alanyalılara özgü benzer tespit ve yorumlarının devamını diliyorum.