Öncelikle EYT olarak bilinen EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR kavramını ve toplumsal anlamda çözüme kavuşması beklenen sorunun ne olduğunu tanımlamak gerekir. Bilindiği üzere, 1999 yılına kadar emeklilikte yaş bekleme yoktu. Yani; o zamanki sosyal...

Öncelikle EYT olarak bilinen EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR kavramını ve toplumsal anlamda çözüme kavuşması beklenen sorunun ne olduğunu tanımlamak gerekir.

Bilindiği üzere, 1999 yılına kadar emeklilikte yaş bekleme yoktu. Yani; o zamanki sosyal güvenlik sistemine tabi olarak prim ödeyenlerin prim ödeme süresi dolar dolmaz emeklilik süreci başlıyordu. Ancak 1999 yılı içinde gelen 4477 sayılı yasa ile işler biraz şekil değiştirdi ve emekli olmak için sadece prim ödemenin yetmeyeceği aynı zamanda belli bir yaş sınırının da beklenmesi gerekliliği doğdu.

Bu yazdıklarımda buraya kadar bir sorun yokmuş gibi duruyor ancak 4477 sayılı yasa ile yapılan değişiklikte yasanın çıkış tarihinden öncesi de değişikliğe uğradı. İşte tam olarak bu nokta, yani yasa ile yapılan düzenlemede yasanın çıkış tarihi öncesine de değişiklik getiriliyor olması bugün EYT olarak bildiğimiz sorunun doğmasına neden oldu. Sebebi ise; evrensel olan, yasaların geçmişe yönelik hak kaybı doğuracak düzenleme getiremeyeceği ilkesine aykırılık teşkil etmesidir.

Kanun koyucunun bu ilkeyi göz ardı ederek geçmişe yönelik düzenleme getirmesinin sebebi neydi?

1990’lı yıllarda Sosyal Güvenlik Sistemimiz mali veriler açısından oldukça olumsuz bir performans göstermekteydi ki 28 Mayıs 1999’da kurulan DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin başlıca hedeflerinden birisi olarak Sosyal Güvenlik sistemini mali açıdan bir istikrara kavuşturmak gösterilmişti. Ancak 17 Ağustos 1999 tarihinde yaşanan elim ve vahim Marmara Depremi hadisesinin yaşanmasıyla finansal açıdan acil önlemler almak elzem bir duruma dönüştü ve o zamanki sosyal güvenlik yasasında aşağıdaki değişikliklere yer verildi.

GEÇİCİ MADDE 81 – Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte;

A) Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce yürürlükte bulunan hükümlere göre yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlar ile sigortalılık süresi 18 yıl ve daha fazla olan kadınlar ve sigortalılık süresi 23 yıl ve daha fazla olan erkekler hakkında, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce yürürlükte bulunan hükümler uygulanır.

1.B.)

a) Sigortalılık süresi 17 (dahil) yıldan fazla 18 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık’ süresini ve 41 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 22 (dahil) yıldan fazla 23 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 45 yaşını doldurmaları ve en az 5000 gün.

b) Sigortalılık süresi 16 (dahil) yıldan fazla 17 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 43 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 21 (dahil) yıldan fazla 22 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 46 yaşını doldurmaları ve en az 5000 gün,

c) Sigortalılık süresi 15 (dahil) yıldan fazla 16 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 45 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 20 (dahil) yıldan fazla 21 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 48 yaşını doldurmaları ve en az 5000 gün,

d) Sigortalılık süresi 14 (dahil) yıldan fazla 15 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 47 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 19 (dahil) yıldan fazla 20 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 50 yaşını doldurmaları ve en az 5150 gün,

e) Sigortalılık süresi 13 (dahil) yıldan fazla 14 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 48 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 18 (dahil) yıldan fazla’ 19 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 51 yaşını doldurmaları ve en az 5300 gün,

f) Sigortalılık süresi 12 (dahil) yıldan fâzla 13 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 49 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 17 (dahil) yıldan fazla 18 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 52 yaşını doldurmaları ve en az 5450 gün,

g) Sigortalılık süresi 11 (dahil) yıldan fazla 12 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 50 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 16 (dahil) yıldan fazla 17 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 53 yaşını doldurmaları ve en az 5600 gün,

h) Sigortalılık süresi 10 (dahil) yıldan fazla 11 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 51 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 15 (dahil) yıldan fazla 16 yıldan az olan erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 54 yaşını doldurmaları ve en az 5750 gün,

ı) Sigortalılık süresi 10 yıldan az olan kadınlar 20 yıllık sigortalılık süresini ve 52 yaşını doldurmaları, sigortalılık süresi 15 yıldan az erkekler 25 yıllık sigortalılık süresini ve 56 yaşını doldurmaları ve en az 6000 gün, Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalan primi ödemiş bulunmaları şartı ile yaşlılık aylığından yararlanabilirler.

1.C.)

a) 15 yıllık sigortalılık süresini, kadın ise 50, erkek ise 55 yaşını doldurmuş ve 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş bulunanlara istekleri halinde yaşlılık aylığı bağlanır.

b) (a) bendinde öngörülen şartlan yerine getirememiş durumda olanlardan kadın ise 52, erkek ise 56 yaşını doldurmuş olması, en az 15 yıllık sigortalılık süresini tamamlaması ve en az 3600 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi ödemiş olmaları şartıyla yaşlılık aylığından yararlanabilirler.”

Bu değişiklikler; bu düzenleme kapsamında emeklilik durumlarında değişiklik olan bireylerde bir infiale sebebiyet verdi. Yaşam planları değişen bireyler; kanun koyucu ile ilk yaptıkları sözleşmeye geri dönmek istediler, çünkü bahsi geçen evrensel hukuk ilkesi doğrultusunda hiçbir yasal düzenleme geçmişe yönelik işletilmemişti.

O tarihten günümüze bu sorunun çözümü ile ilgili hiçbir adım atılmadı ve yaklaşık üç milyon birey bu sorunun çözümü için her fırsatta kanun koyucunun kapısını çaldı. Ancak EYT için herhangi bir düzenleme yapılamadı. Bunun en önemli sebebi sosyal güvenlik sisteminin mali dengesiydi. Örneğin; 2018’de SGK’nın toplam giderleri 385 milyar TL iken toplam geliri 369,2 milyar TL oldu. Kamu bütçesinden transfer ile kapanan bu açığın büyümesi sistemin geleceği açısından en büyük çekinceyi yaratan unsur.

Bu yüzden, bu sorunun kapsamlı bir şekilde ele alınması çok önemli. Bilindiği üzere;

Cumhurbaşkanlığı Sosyal Politikalar Kurulu Üyesi Prof. Dr. Vedat Bilgin bu sorunun çözüme kavuşturulması için görevlendirildi. EYT’liler, çözüm için bir adım atılmış olmasını olumlu ve umutla karşıladılar.

Peki, şimdi ne olacak? Sorunun çözüme kavuşabilmesi mümkün olacak mı?

Ulusal basında ve mesleki çevrelerde çözüm için iki model olarak Almanya ve Finlandiya sosyal güvenlik sistemleri üzerinde durulduğuna dair haberler çıktı. Bu iki modelin, yukarıda bahsini ettiğimiz evrensel hukuk ilkesi ile bağdaşıp çözüme konu olabilecek modeller olup olmadığı zaman içinde kanun koyucunun alacağı aksiyon çerçevesinde değerlendirilebilecek bir konu.

Aslında sorun derin ve karmaşık, ancak kanun koyucu ve EYT’liler arasında mutabakatın yapılmasının çok büyük bir rahatlama yaratacağı ortada.