ÖNCELİKLE, yakın zaman önce 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan Yeni Alanya‘da bir köşe yazmam için teklifte bulunan Mehmet Ali Dim'e teşekkür ederim… Nelerden anlatacağım konusu biraz geniş, çünkü Alanya gerçekten çok dinamik...
ÖNCELİKLE
, yakın zaman önce 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan Yeni Alanya‘da bir köşe yazmam için teklifte bulunan Mehmet Ali Dim’e teşekkür ederim…
Nelerden anlatacağım konusu biraz geniş, çünkü Alanya gerçekten çok dinamik bir kent, yeni bir etkinlik olmayan hafta hemen hemen yok gibi. Her ne kadar sohbet esnasında dostlar, arkadaşlar yapacak bir şey bulamadıklarından yakınsa da bence öyle değil.
Her şeyden önce senenin en az 300 günü, güneşin nur cemalini gören nadir kentlerden birinde yaşıyoruz. Düşünsenize, bize artık sıradan ve doğal gelen güzellikler için turistler burada geçirecekleri bir hafta tatil için 6 ay önceden planlar yapıyor, günü geldiğinde uçağa atlıyor binlerce kilometre yol kat ediyor ve kendilerini Akdeniz’in bu muhteşem kentinde güzelliklere bırakıyor.
Bence burada yaşayan herkes çok şanslı!
Şair boşuna dememiş “Alanya’yı görmeden ölmemeli”
Festivaller ve etkinlikler kenti unvanını sonuna kadar hak eden, Akdeniz’in bu güzide kentinde Kültür, Sanat, Tiyatro, Festival, Sinema, Sempozyum vb. konularda birçok etkinlik gerçekleşiyor.
Bünyesinde ayrıca iki tane de Üniversite bulunan Alanya’da gün geçtikçe artan öğrenci nüfusuyla birlikte, bu üniversitelerde gerçekleşen etkinlikler kentte başka bir dinamizm yaratmaya devam ediyor.
Kısaca konu bulmakta, gözlem ve fikirlerimi aktarmak konusunda hiç sıkıntı yaşamayacağım.
Akademik kökenli bir tiyatro sanatçısı olarak, altın bileziğini taşıdığım bu alanda yazacaklarımsa, tiyatro izleyicileri ve sanatseverler için ayrıca bilgilendirici olacak.
Bu yazımın konusu ise tiyatro severleri, bu sanata ilgi duyan izleyicileri yakından ilgilendiriyor.
Bugünkü konu, “Tiyatro oyunu nasıl izlenmeli?”
Alanya’da 2009 yılında açılan Alanya Belediye Konservatuvarı, ilk yılından itibaren Alanya seyircisi ile buluşmaya başladı.
2012 yılında Alanya Belediye Tiyatro Müdürlüğü olarak birim haline gelen Tiyatromuz 8 yıl gibi kısa bir sürede, ciddi bir izleyici sayısına ulaştı.
Bugün gelinen noktada birbirinden farklı oyunlarla perde açmaya devam eden tiyatromuzda gözlediğim temel sorunlardan bir tanesi, izleyicinin tiyatroyu sinema ile karıştırıyor olması.
Malum tiyatro sanatı oyuncular tarafından canlı icra ediliyor, dolayısıyla seyir yerinde otururken davranışlarımız diğer izleyenlerin ve sahnedeki oyuncuların dikkatini bozmayacak şekilde olmalı.
Yetişkin oyunlarına çocukla gelen izleyicilerse belki de iyi niyetle hem çocuklarına hem de diğer izleyenlere kötülük yapmış oluyorlar.
Öncelikle tiyatro oyunu saatinde başlar ve oyun başladıktan sonra seyirci alınmaz.
“Yahu ne olur, 5 dakika geç kaldık, girsek içeri ne olur” diye serzenişte bulunan birçok izleyici ile karşılaşıyoruz fakat maalesef durum bu. Tiyatronun kuralı.
Sahnede bir rolü oynarken veya izlerken, ya da bir konser esnasında yaşanan en büyük sorun, hepimizde bir tane bulunan cep telefonları.
Malum sosyal medya döneminde yaşıyoruz, herkes gittiği etkinliği ve yaptıklarını dostları ve arkadaşları ile paylaşmak istiyor fakat oyun esnasında cebimizden çıkardığımız ve sessizde dahi olsa ekranını açtığımız telefonlar, çevremizde oturan insanların dikkatini dağıttığı gibi, sahnede oynayanların da yaptıkları işe konsantre olmalarını olumsuz olarak etkiliyor.
Oyunun başında sözlü uyarı yapılmasına rağmen bu uyarıya uymayan izleyicilerse durumun önemini fark etmemiş görünüyorlar.
Seyircilerin eğitilmesi ile ilgili Muhsin Ertuğrul, 1927’de yeni seyirciler yetiştirmek için “talebe matineleri” yapmış. Seyircilerin “adabını” oluşturmak için iki sayfalık bir broşür hazırlanmış. Muhsin Ertuğrul’un kaleme aldığı “Tiyatro Adabı” adlı bu broşürün baş sayfasına “Bilmeyenler İçin” kaydının konulması da unutulmamış.
Broşürde özetle şu bilgiler aktarılmakta (Akçura, 1992):
1- Tiyatro eğlence yeri değil, büyükler mektebidir.
2- Tiyatroya mümkün mertebe temiz giyinilip gidilir ve gürültüsüzce bir mevkiye oturulur.
3- Perdenin açılacağını ihbar eden işaretten sonra, perde kapanıncaya kadar artık bir kelime bile konuşulmadan yalnız eder dinlenir. Bir milletin bilgi ve anlayış seviyesi sanat eserlerine ve sanatkârlarına gösterdiği alaka ile ölçülür…
4- Tiyatroda sigara içmek doğru değildir. Fakat mecburiyetse ancak perde aralarında içilir. (Daha o zaman tiyatro ve sinema salonlarında sigara içmek yasak edilmemişti.)
5- Perde aralarındaki istirahat müddetleri evvelce tayin ve ilan edilmiştir, sabırsızlanmak bu müddeti kısaltmaz…
6- Islık çalmak, ayaklarını yere vurmak, (lüzumsuz yerde) alkışlamak takdir etmek demek değildir.
Cumhuriyetin henüz ilk yıllarında Türk Tiyatrosunun en önemli isimlerinden birinin yazdığı Tiyatro adabına günümüzde cep telefonları ve yiyecek-içecek konusunu ve özellikle elde tutulan ve oyun esnasında ses çıkaran pet şişeleri de eklemek mümkün.
Yapılması gerekenlerse çok basit oturup adabı sessizce, çevremizdekileri rahatsız etmeyecek şekilde oyunu izlemek.
Bu kadar basit.
Haftaya bir başka konuda görüşmek üzere, sevgiyle kalın…