Annem gidince büyümedim, yaşlandım..
Annem...
Yalnızca bir kadın değil, evimizin direği, sabrın adı, sevginin tanımıydı. Onu 21 Şubat 2024 günü kaybettik. O günden bu yana içimde dinmeyen bir fırtına var. Sanki zaman durmuş, ben olduğum yerde kalmışım. Sadece annemi kaybetmedim, yönümü de kaybettim. Yarın Anneler Günü... İçimde tarifsiz bir boşluk. Her şey eksik. Her şey yarım.
Yokluk zamanlarında bile çocuklarına kol kanat geren, son lokmasını bölüp önümüze koyan, elleriyle büyüten bir anneydi o.
Hayata son nefesine kadar umutla baktı. Gülümsedi, direndi, sabretti.
Ve bir gün... Gitti.
Ama onun gidişiyle ben büyümedim; yaşlandığımı fark ettim.
Annem varken ben hep çocuktum. Şimdi yetişkin olmak mecburiyet gibi. Onsuz her şey eksik. Her anında onun yokluğunu duyduğum bir hayat... Ve ilk kez, büyümekle yaşlanmak arasındaki farkı anladım.
***
Babam da iyi değil. Eşini, dostunu, kalbinin yarısını kaybetti. Gecesi gündüzü onun sehpa üzerinde duran fotoğrafıyla konuşarak geçiyor. Bahçeye çıkıyor, çiçeklerle konuşuyor; sanki o hâlâ oradaymış gibi. Cuma namazından sonra mezarına gidiyor, uzun uzun anlatıyor.
Sadece toprağa değil, kalbindeki yaraya da konuşuyor aslında.
Benimse hâlâ dilime takılan bir Zeki Müren şarkısı...
“Yanımda olmanı ne çok isterdim,
Dizine yatıp ta uyurdum anne.
Dilimde dua, gözümde rüyasın,
Seni çok özledim hasretim anne."
***
Eğer hâlâ anneniz yaşıyorsa, sesini duyabiliyorsanız…
Ertelemeyin! Sarılın, arayın. Çünkü bir gün, sadece bir fotoğrafla konuşmak kalabilir size de.
Anneler Günü!nüz Kutlu Olsun. Sevgisi ebedi kalan tüm annelerin ruhu şad olsun…
