HER dönemin kendi siyasi dinamikleri vardır. Her dönemin siyaseten bir baş aktörleri, bir yardımcı oyuncuları, bir de figüranları vardır. Geçmişe dönüp bakalım mesela. Gazetecilik tevellüdüm 25 sene öncesine tekabül ettiği için 90'ların...
HER
dönemin kendi siyasi dinamikleri vardır. Her dönemin siyaseten bir baş aktörleri, bir yardımcı oyuncuları, bir de figüranları vardır.
Geçmişe dönüp bakalım mesela.
Gazetecilik tevellüdüm 25 sene öncesine tekabül ettiği için 90’ların ortalarından başlayalım örneğin.
Ben mesleğe başladığımda Alanya’da bir “Hayri Doğan” gerçeği vardı.
1989’da Oba Belediye Başkanlığı ile başlayıp 1991’deki Ara Genel Seçimleri’nde Doğru Yol Partisi Antalya Milletvekili olarak devam eden siyasi yaşamında; DYP Genel İdare Kurulu üyeliği ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliği ile zirveye çıkan siyasi kariyerinde sadece Alanya’ya değil, Antalya’nın 19 ilçesine damgasını vurmuş, kendi ifadesiyle, “Kaledran’dan Kınık Çayı’na kadar” büyük hizmetleri olmuştu.
Tabi bunca siyasi gücün yanı sıra Alanya siyasetini de şekillendirmişti.
Misal; 1989-1994 ile 1994-1999 yılları arasında Alanya Belediye Başkanlığı yapan Cengiz Aydoğan’la arası limoni olmasa, Aydoğan bu sürtüşmeden kaynaklı sorunlar nedeniyle DYP’den ANAP’a transfer olup Hasan Sipahioğlu’nun önünü açmasa, Sipahioğlu da 1999-2014 yılları arasında tam 15 yıl Alanya Belediyesi’ni yönetmeseydi, kim bilir Alanya siyasetinde o dönemde başka hangi aktörler yeşerecek; veya tam tersi başka kimler biçerdöver gibi ezilip gitmeyecekti.
Bu duruma ecnebiler güzel bir isim bulmuşlar; Kelebek Etkisi.
“Bir sistemin başlangıç verilerindeki küçük değişikliklerin büyük ve öngörülemez sonuçlar doğurabilmesine verilen ad” olarak tanımlanıyor, Kelebek Etkisi teorisi.
Misal; Dünyanın bir ucundaki bir kelebeğin kanat çırpışından çıkan ufacık bir rüzgar, giderek büyüyor ve başka bir coğrafyada fırtınaya sebep olabiliyor.
Misal; 1999-2014 yılları arasında Alanya Belediye Başkanlığı yapan ve girdiği üç seçimin üçünde de Alanya’daki Süleymanlı Cemaati’nin tam desteğini aldığı rivayet edilen Hasan Sipahioğlu acaba 2009’daki seçimden hemen sonra Ak Parti’ye geçmese ve Ak Parti’ye mesafeli olduğu iddia edilen Cemaat desteğini bu kez MHP’li Adem Murat Yücel’e vermeseydi ve Sipahioğlu 2014’te 4. kez seçilseydi, bugün itibariyle Alanya siyasetinde kimler baş aktör olurdu, kimler emekliye ayrılıp köşelerine çekilirdi acaba.
Düşünüyorum, gözümün önünde hemen 5-10 isim beliriveriyor.
Siyasette başarılı olmanın püf noktaları; bir parça insana dokunmak, gülümsemek ve güzel işler yapmaksa, önemli bir parçası da şanstır.
2004’te daha 29 yaşında bir delikanlı iken baba ocağı Kestel’e belediye başkanı seçilen Adem Murat Yücel’in bugün Alanya gibi kozmopolit, kışın 300 bin, yazın 1 milyon nüfuslu bir şehre ikinci kez “başkan” seçilebiliyor olması bana göre üzerine tez yazılması gereken bir mevzudur.
Ve daha da önemlisi; geçmişte örneğine pek çok kez tanık olduğumuz “siyaseti yeniden dizayn etme” formülleri bu dönemde de kendini gösterecektir, çünkü siyasetin doğası bunu gerektirir, kaçınılmaz bir sondur.
Adem Murat Yücel’in ikinci kez seçim kazanması, tıpkı geçtiğimiz her yerel seçimden bir gün sonrası başladığı gibi 31 Mart gecesi Alanya siyasetini yepyeni bir sürece ve rotaya doğru sürüklemeye çoktan başlamıştır.
Seçime iddialı giren CHP ile İyi Parti’nin başarı elde edememesi, bu iki partide taşların yerinden oynamasına vesile olacaktır, siyasetin doğası bunu gerektirir.
Buna mukabil, seçimi kazanan Cumhur İttifakı’nın iki kanadı olan Ak Parti ile MHP’de de yeni dönemde bazı zihinsel ve yönetimsel değişiklikler yaşanması kaçınılmazdır.
Belki “bir başarı” ödülü olarak teşkilatların başındaki isimler yerinde kalacaktır ama önümüzdeki 5 yıl boyunca başka bir yerel seçim olmadığına göre her maddenin ihtiyacı olduğu üzere büyüme, gelişme, duraksama ve sönme faaliyetleri CHP ile İyi Parti gibi Ak Parti ile MHP için de kaçınılmaz bir son olacaktır.
Burada asıl olan, doğduktan sonra büyüyüp gelişirken geride neler bırakıldığı, duraksama döneminde nerede ve hangi pozisyonda durulduğu, sönme faaliyeti başladığında bunun hemen kabul mü edileceği yoksa bir süre inkar süreci mi yaşanacağıdır.
1980 askeri darbesinden sonra belediye başkanlarına göz atalım.
Atamayla gelen Şevket Tokuş, 1980-1982 yılları arası, yani hepi topu 2 yıl görev yapmıştır.
Yine atamayla gelen Sıtkı Ulu, 1982-1984, hepi topu 2 yıl görevde kalmıştır.
Seçimle gelen merhum Müstakbel Dim, 1984-1989’da tek dönem başkanlık yapabilmiştir.
Cengiz Aydoğan, 1989-1999’da iki dönem başkan seçilmiş, ardından milletvekili olup Ankara’ya gitmiştir.
Yukarıda yazan isimlerin “böyle bir düşünceleri varsa bile” siyaseti dizayn etmeye vakitleri bile olmamıştır.
Sipahioğlu ile Aydoğan’ın geçiş döneminde meclis kararıyla başkan seçilen Mustafa Bekar, yıl değil, sadece birkaç ay başkan olarak geçiş dönemini idare etmiştir.
Ve Hasan Sipahioğlu.
Alanya’da bir dönem yerel siyasetin baş şekillendiricisi, ustası.
1999-2014 yılları arasında tam 3 dönem başkanlık yapmış, 4. adaylığında, üstelik arkasında 15 yıllık icraatlar ve Ak Parti gibi tek başına iktidar olmuş siyasal bir güç varken, ona tecrübesine rağmen seçimi kaybetmiş, Sipahioğlu kaybedince, tüm siyasi birikim ve beklentilerini O’nun üzerine inşa eden kişi ve gruplar da çil yavrusu gibi dağılıp darmadağın olmuştur.
Bu da şu anlama geliyor olabilir.
“Siyasetin şekillendiricisi olmak demek, doktor olup hiç hastalığa yakalanılmayacağı anlamına gelmiyor” demekle amcaoğludur.
Gelelim Adem Murat Yücel’e.
2004 ve 2009’da Kestel’de, 2014’de Alanya’da seçimi kazanıp 4. kez belediye başkanı seçilen Adem Murat Yücel’in önünde şimdi siyasi kariyeri açısından iki yol vardır.
Eğer “Bu benim son dönemim. 5 yılı tamamlayınca yeniden aday olmam. Projelerimi tamamlayıp başkanlığım bitince bağıma bahçeme, işime gücüme bakarım” diyorsa, amenna, sıkıntı yok!
Yok eğer önümüzdeki 5 yılın sonunda ya yeniden Alanya Belediyesi veya Antalya Büyükşehir Belediyesi, ya da Antalya Milletvekilliği adaylığı gibi hedefleri varsa kolları daha şimdiden sıvamalıdır.
Başta; siyasetin 10’da 9’u şans dedik ama 10’da 1’i de geleceği iyi öngörmek, işi şansa bırakmamak, hatta başarıya giden yol üzerindeki ufak tefek çakılları önceden sezinleyip ona göre pozisyon alabilme sanatıdır.
Mazbata alındı, ilk meclis yarın.
Adem Başkan’ın yeni “siyasi” döneminin yakın takipçisiyim, arz ederim.