Haftada en az üç dört kez evimden çıkıp (yaya olarak) Yenilmez – H.Akçalıoğlu – Ç.Mollaosmanlar caddeleri üzerinden ve de pek çok da labirentimsi sokaklardan geçtikten sonra, Mollaosmanlar Camii önünden Yeni Alanya Gazetesi'ne gidiyorum...

Malum, bu caddeler üzerinde pek çok otel, apart, pansiyon, cafe, bar, restoran, pastane ve de turizme yönelik işyerleri var.

Bu işletmelerin önünden her geçişimde kahroluyor, utanıyorum... Özellikle de turizmin yumuşak karnı sayılan, otellerin ve de apartların önünden geçerken...

Sokaklar, kaldırımlar, özellikle de yanı başlarındaki boş arsalar rezalet... Her yer çer çöp dolu... İnşaat malzemeleri, inşaat molozları, pet şişeler, meşrubat kapları, naylon poşetler, meyve kabukları, vs., vs. Çer çöp adına aklınıza ne gelirse...

İşin en acısı ve de en utanç verici yanı bu çer çöpün, otellerin/apartların hemen girişinde, otellerin bahçe duvarlarının hemen dibinde, otellere/apartlara/pansiyonlara ait kaldırımların hemen üzerinde olması ve buna, turizmci geçinen muhteremlerimizin müdahale etmemesi...

Böyle bir şey olabilir mi?...

!!!!...

“Efendim bizim sınırımız, mülkiyet alanımız belli... Kaldırım, yol, sokak, yakınımızdaki boş arsa, bizi ne ilgilendirir!... O belediyenin işi... Belediye gelip temizlesin!”

Tamam güzel kardeşim de belediye hangi biriyle baş etsin?...

Belediye gelip, sizin, bizim, hepimizin “Genel çöpünü” muntazaman alıyor mu?...

Alıyor...

Bu çer çöp, “Genel çöpün” dışındaki atıklar...

Siz de biliyorsunuz ki belediye, bunca PİS İNSANIN atıklarıyla baş edemiyor...

Sizin de bir sürü adamınız var... Kominiz var, garsonunuz var, bekçiniz var, hizmetliniz var... Hiç olmadı resepsiyon görevlileriniz var...

Hiç olmadı kendiniz varsınız... 

Ne olur günde iki kez, hepsi hepsi en fazla ONBEŞ DAKİKA, mıntıka temizliği yaptırsanız veya yapsanız!...

Bahçe duvarlarınızın dibindeki, istenmeyen otları temizletseniz... Kaldırım üzerindeki ağaçların dibini temizletip, bakımını yaptırsanız... İki ayaklı hayvanların sebebiyet verdiği o atıkları süpürüp, konteynırlarınıza doldurtsanız...

??!!...

Tamam siz kirletmediniz, siz atmadınız ama netice olarak bu çer çöp, sizin işletmelerinizin hemen önünde, yanı başında...

Ne olur sanki, sokağınızın ya da caddenizin, hiç olmazsa işletmelerinizin önüne gelen kısmını süpürtüverseniz...


*    *    *

Bakın beyler!...

Pek çok meslek gibi, turizm de bir gönül işidir...

Ancak turizm diğer mesleklere göre çok daha fazla gönül işidir...

“Ben turizmciyim, ben turizmden ekmek yiyorum (ya da yiyeceğim) ...” diyorsanız; herkesten çok daha fazla çevreci olmak zorundasınız...

Herkesten çok daha fazla, işletmelerinizin hem içinin hem de dışının temizliğine özen göstermek zorundasınız...

İşletmelerinizin dışı da (çevresi de), en az içerisi kadar temiz olmak zorunda...

Turizmle iştigal eden bir kişinin; işletmesinin dört bir yanındaki kaldırımın, sokağın, caddenin, bitişiğindeki başkasına ait boş arsanın temizliğini ve bakımını, “Belediyeden, diğer apartmanların sakinlerinden ya da arsa sahiplerinden” bekleme gibi bir lüksü olamaz...

Belediyenin yetişemediği yerde, bu tür “İnce temizliği” kendiniz yapmak zorundasınız... Çünkü sizler turizmcisiniz... Seçtiğiniz mesleğin özelliği gereği temizliğe, hijyene ve görüntü kirliliğine, herkesten çok daha fazla dikkat etmek zorundasınız...

“Ama efendim biz temizliyoruz, civarımızdaki apartmanların sakinleri kirletiyor...”

Doğru, o tür çer çöpün kaynağı, civarınızdaki apartmanlar ya da diğer sorumsuz işletmeler...

Doğru, biz dünyanın en eğitimsiz, dolayısıyla en pis toplumlarından biriyiz...

Ama değil mi ki bunları bile bile o otelleri, o apartları (başka yer yok gibi) götürüp, o konutların, o mahallelerin, o sokakların arasına soktunuz. (veya sokturdunuz, hatta hâlâ da konut alanlarının içine girmeye uğraşıyorsunuz) E o zaman hiç kusura bakmayın, bunun külfetine de katlanmak zorundasınız...


O temizliği yapmak, yaptırmak ve de bir anlamda uygulamalı olarak mahalle halkını eğitmek de artık sizin göreviniz...

Aksi halde turizmci olsanız ne yazar, otelci olsanız ne yazar.