Alanya'nın eski Belediye Başkanlarından Müstakbel Dim, uzun süredir mücadele ettiği amansız hastalığa yenilip, Hakk'ın rahmetine kavuştu. Alanya, adam gibi adamlarından birini daha yitirdi. *** Rahmetli, bu kentin; kendi kendini yetiştirmiş,...

Alanya’nın eski Belediye Başkanlarından Müstakbel Dim, uzun süredir mücadele ettiği amansız hastalığa yenilip, Hakk’ın rahmetine kavuştu.
Alanya, adam gibi adamlarından birini daha yitirdi.
***
Rahmetli, bu kentin; kendi kendini yetiştirmiş, kendi kendini eğitmiş, kendi kendini disipline etmiş, bilge kişilerinden biriydi.
O bilge kişiliyle de halkın teveccühüne mazhar oldu, Alanya Belediye Başkanlığı gibi önemli bir makama seçildi.
Alanya’nın birden patladığı, yapılaşmanın çok zor denetim altında tutulabildiği bir dönemde; çok dar bir kadroyla ve son derece kısıtlı olanaklarla çalışmak durumunda kaldı.
Kaldı ki, O’nun belediye başkanlığı döneminde, Alanya Belediyesi sınırları, bugünkü sınırlarının kat be kat ötesindeydi.
***
Yirmi yedi yılla varan bir tanışıklığımız, dostluğumuz vardı kendisiyle. Bu zaman zarfında, çok şey bölüşüp, çok şey paylaştık…
Zaman zaman kendisini eleştirdiğim günler de oldu. Hiç darılmadı, gücenmedi. Bir gün olsun sitem etmedi.
Sadece bana değil, kimseye sitem etmedi.
***
Yurtdışına, bakmak, bakınmak için değil; “görmek için” çıkardı. “Görmek için” diyorum; çünkü bakmak ve görmek çok farklı eylemlerdir.
O baktığını görür, gördüğü her güzel şeyi de Alanya’ya taşımak isterdi.
İyi bir belediyeci, iyi bir altyapıcıydı.
Pek çok altyapı çalışmaları, onun döneminde başlamıştır.
Aslında alt yapı çalışmaları, nankör çalışmalardır. Bizim gibi balık hafızalı toplumlarda, sürekli göz önünde olmayan bu tür yatırımlar, çabuk unutulur… O yatırım da, onu yapan da çoğu zaman anımsanmaz. Daha doğrusu bizim insanımız, bu tür yatırımları, yatırımdan saymaz.
O aşamalarda, şaka yollu çok dillendirirdim bunları kendisine…
“Biliyorum” derdi, “ama benim misyonum bu… Ben bunları yapacağım, gelecek kuşaklar da üstyapıyı yapacaklar…”
***
Bundan 25 ya da 26 yıl kadar önce, bugünkü Belediye Binasının oturduğu alandan, Kızıl Kule’ye kadar olan alan (özelliğini yitirmiş nitelikte) kumsaldı.
Tüm sahil ve deniz; Ziraat Bankası’ndan başlayarak, çarşı karakoluna, hatta daha da ötelere kadar uzanan restoran, kafe ve disko türü binalarla, Çin Seddi gibi kapatılmıştı.
Alanya nefes alamıyordu.
Kent içinde, ne bir gezinti alanı vardı, ne de herhangi bir etkinliğin yapılabileceği bir alan…
Müstakbel Bey, o son derece kısıtlı olanaklarıyla, bu alanı doldurmaya, bugünkü durumuna getirmeye başladı.
Büyük eleştirilerin hedefi oldu, büyük sıkıntılar yaşadı.
Çok üzüldü, çok yıprandı.
Şimdi Rahmetlinin o yatırımına karşı çıkanlar, bugün o alanda geziniyor, etkinlik yapıyor, yemeğini yiyor, içkisini yudumluyor, keyfini yaşıyor, sefasını sürdürüyor…
Her şeyden öte, artık Alanya nefes alıyor.
***
O defnedilirken bunları düşündüm…
Çocuklarının gözyaşlarında O’nu gördüm, o günleri yaşadım.
Ailesine düşkün, iyi bir aile reisi, iyi bir babaydı.
Allah rahmet eylesin, yıldızlar yağsın üzerine…
Allah yakınlarına sabır versin…