ALANYASPOR, 1948 yılından beri zaten Alanya'nın markasıydı, Süper Lig'e çıkınca marka değerini 10'a, hatta 100'e katladı. Bugün ömründe Barselona'ya, Mallorca'ya gitmemiş insanlar nasıl ki futbol takımları sayesinde...
ALANYASPOR,
1948 yılından beri zaten Alanya'nın markasıydı, Süper Lig'e çıkınca marka değerini 10'a, hatta 100'e katladı.
Bugün ömründe Barselona'ya, Mallorca'ya gitmemiş insanlar nasıl ki futbol takımları sayesinde İspanya'nın bu bölgelerini biliyor ve aşina ise, Alanyaspor da "şimdilik" Türkiye çapındaki tüm sporseverlerin gözünün Alanya'ya çevrilmesine yol açmıştır.
"Şimdilik" diyorum, temennimiz Alanyaspor'un Avrupa kupalarında mücadele edecek seviyeye gelmesi ve Alanya'nın adının tüm Avrupa'da, hatta dünyada duyurulmasından yanadır.
Elbette bunlar maddi imkan ve şehir halkının kulübüne sahip çıkma meselesi ve Hasan Çavuşoğlu başkanlığındaki mevcut Alanyaspor yönetimi elinden gelenin en iyisini yaptı, yapmaya devam ediyor.
Yapılan araştırmalara göre, spor üzerinden yapılan tanıtım başka hiçbir tanıtıma benzemiyor.
90'lı yılların başında, dönemin Alanya Belediye Başkanı (1989-1999) Cengiz Aydoğan ile yine o dönemin ALTİD yöneticileri ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla Alanya'ya kazandırılan triatlon, sokak hentbolu ve Avrupa Plaj Voleybolu Şampiyonası bunun en canlı örneğiydi, ne yazık ki geride kalan 15 yılda ilgisizlikten ve bütçe bulunamamasından dolayı bazılarını kaybettik, bazılarını kaybetme riskiyle karşı karşıya kaldık.
Bu nedenle Alanyaspor, ekmeğinin büyük bölümünü turizmden kazanan Alanya için tanıtım bağlamında büyük önem arz ediyor.
Ülke ülke, şehir şehir, fuar fuar dolaşıp broşür dağıtılarak yapılmaya çalışılan, Alanya'ya davet edilen yerli ve yabancı gazetecilerin yazıp çizeceği bir iki satır haber ve köşe yazısına umut bağlanan bir süreçte, Alanyaspor'un şehrin tanıtımına verdiği omuz büyük takdir topluyor.
Her ne kadar "başta ben olmak üzere" bu şehirde yaşayan bireylerin büyük çoğunluğu şehrin güzide spor kulübünün maçlarını birebir takip edemese de, Alanyaspor yöneticileri şehir halkının ilgisizliğinden yakınıyor, bunu da araya not olarak sıkıştıralım.
"Giriş" bölümünden sonra gelelim asıl meseleye...
Geçtiğimiz hafta sonu Oba Stadyumu'nda oynanan Alanyaspor-Konyaspor karşılaşmasından sonra yaşanan olaylar malumunuz.
Düzgün, temiz, amacı sadece bir futbol maçı izlemek olan nezih Konyaspor taraftarlarını tenzih ederim, ama o gün o statta yaşanan olaylar ve bazı fanatiklerin çıkardığı taşkınlıklar adeta yüreğimizi ağzımıza getirdi.
Allah'tan herhangi bir can kaybı yaşanmadı ama Alanyaspor taraftarları ile fanatik Konyaspor taraftarları arasında yaşanan arbede, küçücük çocuklara yapılan çirkin saldırılar, tribün koltuklarının sökülüp sahaya atılması, tuvaletlerdeki pisuar ve lavabolara verilen maddi zararlar maça büyük gölge düşürdü, gerekçesi ne olursa olsun, Konyaspor'un imajına büyük darbe vurdu.
Maçı o kazanmış, bu kaybetmiş, bunlar ilerleyen maçlarda telafi edilebilecek şeyler.
Ancak geçmişe dayalı tarihsel bağları da olan iki güzide şehrin insanlarının arasına, hem de bir spor karşılaşması vesilesiyle nifak tohumları ekilmeye çalışılması hiç hoş olmadı.
Maç sonrası Alanya'nın çevreyolu üzerinde aracımla seyir halindeyken, camları kırılan otobüslerle, jandarma ve polis araçları eşliğinde şehir dışına çıkarılan Konyaspor taraftarlarının camlardan sarkarak adeta intikam yeminleri etmeleri, "Bu işler burada bitmez, bunun bir de Konya'daki maçı var" türü sözleri, "Ligin ikinci yarısında Konya'da oynanacak rövanş maçı öncesi beni endişelendirmedi" dersem, yalan söylemiş olurum.
Diyeceğim şu ki...
Düzgün Konyaspor taraftarlarını tenzih ederim ama maçta yaşanan olaylardan sonra bazı fanatik taraftarların bunu kişisel hırs haline getirecekleri aşikâr.
Bunun yasal mevzuatı nedir, olur mu olmaz mı bilemiyorum ama ikinci yarıdaki Konyaspor-Alanyaspor maçının her iki şehre yakın tarafsız bir sahada oynanması gerektiğini düşünüyorum.
Bunun için şimdiden federasyon nezdinde girişimde bulunulmalı, Alanya'nın sporsever taraftarları ve gençlerinin kılına dahi zarar gelmemesi için şimdiden önlem alınmalıdır.
Aksi takdirde, ne kadar güvenlik önlemi alınırsa alınsın, istenmeyen olaylar yaşanabilir, her iki şehir de bundan büyük üzüntü duyabilir.
Hele ki olaylı maçın oynanıp bittiği günden bugüne Konyaspor'un sosyal medyadaki bazı taraftar sayfalarında yapılan çirkin yorumları okuyup analiz edince, maçın neden tarafsız bir sahada oynanması gerektiği daha net anlaşılabiliyor.
"Biz kimseden korkmuyoruz, her halükârda Konya'ya gideriz" diyenlere saygım var.
Ama ben yine de "Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan belli" atasözünü unutmadan hareket edilmesi gerektiğini düşünüyorum.