Şu sıralarda, kamuoyunda 2B konusunun leh ve aleyhinde görüşler ileri sürülmekte, böylece halkın kafası karıştırılmaktadır. Bilen de, bilmeyen de ahkam kesiyor. Türkiye, 1937 yılına kadar geçen sürede, ormanlarımız 'cibali-mübaha”...

Şu sıralarda, kamuoyunda 2B konusunun leh ve aleyhinde görüşler ileri sürülmekte, böylece halkın kafası karıştırılmaktadır. Bilen de, bilmeyen de ahkam kesiyor. Türkiye, 1937 yılına kadar geçen sürede, ormanlarımız “cibali-mübaha” yani ormanların devlet denetiminden yoksun bir şekilde kullanılmakta idi. 1937 tarih ve 3116 sayılı Orman Kanunu ile ormanların devlet tarafından işletilmesi esas alınıyor, müessese ve şahıs ormanlarının tespit edilmesini ön görüyordu. Bu işin de 5 yılda bitirilmesini şart koşuyordu. Ancak bu tespit işi hala tam anlamıyla tamamlanamadı. En sonunda, 1986 yılında 3302 sayılı yasa ile 2B konusu yeni baştan ele alındı ve komisyonlar kuruldu. Bu komisyonlar vasıtasıyla orman sayılmayan yerler bir bir ayıklandı ve devlet ormanlarından ayrılan sahalar hazine adına orman sınırları dışına çıkarılmaya başlandı. 3302 sayılı kanunla 2B maddesi şöyle tanımlanıyor:
"31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden; tarla, bağ, bahçe… Hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ile şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim alanları orman sınırları dışına çıkartılır."
Yasa, 31.12.1981 tarihinden önce ilim ve fen bakımından orman vasfını tam olarak kaybetmiş arazileri 2/B kapsamına almaktadır. Bugün, ormandan 31.12.1981 tarihinden önce zaptedilmiş yerlerde, köyler, kasabalar, şehirler kurulmuş, bağ, bahçe tarla yapılmıştır. Vatandaş, şu ana kadar bu yerler için, oturduğu ev için devlete hiç para ödememiştir. “Cibali-mübaha” gibi kullanılmıştır. Devlet yeni bir yasa ile evinde oturanlarına veya bağ, bahçe olarak kullandığı yerlerin maliklerine satılmasını ön görmüştür. Bedelinin taksitlerle ödenmesini bazı kurallara bağlamıştır. Şu ana kadar hiç bedel ödemeden oturduğu evinin, kullandığı bağ, bahçe, tarla veya diğer taşınmazlarının tapusunu alabilmek için elbette bir bedel ödemesi gerekmektedir. Bugün yapılmakta olan budur. Halkımızın bu ince detayı çok iyi düşünerek bazı kışkırtıcı kişilerin ardına düşmemesi ve olayı sabote etmemesi gerekir ki, bu tam anlamıyla ayağına kurşun sıkması gibi aleyhinde olacak bir sonucu doğurur. Yıllardan beri bedel ödemeden kullandığı devlet arazisine tapu alırsa, artık bankalardan kredi alabilecek, oturduğu evine, kullandığı diğer taşınmazlarına artık "Benimdir" diyebilecektir. Tekrar ifade etmek isterim ki, bu oluşumdan halkımızın mutlaka istifade etmesi gerekir, aksi takdirde son pişmanlık ele geçmez. Bazı pravakortörlerin ardına düşmeyiniz. Bundan böyle, oturduğunuz evinize, kullandığınız bağ, bahçe, tarlalarınıza tapu alınız. Onun için elbette bir bedel ödemeniz gerekir. Başka yolu yoktur bu işin...