Geçtiğimiz günlerde Y.Mühendis/ Araştırmacı/ Tarihçi Ramazan Topraklı riyasetinde Türk Tarih Tarih Kurumu eski başkanlarından Prof. Dr. Refik Turan, Prof. Dr. Güray Kırpık, Isparta’nın duayen gazetecisi Eğirdir Akın gazetesi yazarı çevreci aktivist Zeki Tarhan, Harita Teknikeri Medeni Altun, Türkiye’nin 4. gsm şirketi netgsm sahibi Adem Öcal ve diğer konuklardan oluşan heyetle, Miryokefalon zaferinin 848. yıldönümü etkinlikleri kapsamında 16-17 Eylül tarihleri arasında Ankara’dan Isparta’ya teknik gezi düzenlendi.
Eğirdir Gölünün her iki yakası gezi güzergahına dahil olduğundan, göldeki kurumayı daha net ve yakından görebildik. Öyleki devasa büyüklük ve derinlikteki Eğirdir gölünü neredeyse karşıdan karşıya yürüyerek geçmek mümkündü.
Çok geç kalmadan birşeyler yapmalı
Şiddetli kuraklık ve çevre kirliliği son yıllarda etkisini daha da gösterdiği, iklim değişikliğinin yaşandığı bir süreçten söz etmek gerekiyor. Kuraklık ve atıkların yol açtığı bu durumda maalesef sulak alanlar bataklığa dönüştüğü gibi göllerde dip çamurları ve kimyasal atıklar alabildiğince fazlalaştı. Bu konuda dünyadaki en çarpıcı örnek Aral Gölü.
Bir zamanlar dünyanın dördüncü büyük gölü olan Aral Gölü, yanlış sulama politikaları sonucu kurudu. Orta Asya'daki Aral Gölü'nün kuruması tarih boyunca insan eliyle gerçekleştirilen en büyük doğal afetlerden birisi.
Pamuk rekoltesini artırabilmek için Sovyetler Birliği döneminde yapılan plansız sulama projeleri, dünyanın en büyük dördüncü gölü olan Aral'ın yüzde 90'ını kurutup çöle çevirmişti. Aral'ın kuruması son yüzyıllarda görülmüş en büyük yeryüzü dönüşümü olarak kabul ediliyor.
Orta Asya'nın iki büyük nehri Amu Derya ve Siri Derya Aral'ı besleyen kaynaklardı. Ancak Sovyetler Birliği döneminde bu iki nehir pamuk tarlalarının sulanması için kullanılmaya başladığında Aral Gölü'nün de geleceğini de olumsuz etkiledi.
Sovyetler Birliği'nin planlamacıları Orta Asya'yı dünyanın en büyük pamuk üreticisi haline getirmeyi tasarlamışlardı. Bu politikanın sonucunda Özbekistan 1980'lerde dünyanın en büyük pamuk üreticisi haline geldi. Aral'ın yüzölçümü daraldıkça daha çok böcek ve haşare çekmeye başladı. Buna karşılık balık nüfusu da giderek azaldı.
Başka bir deyişle Sovyetlerin pamuk üretimi hayalleri dev bir gölün ve balıkçılığın yok olmasına neden oldu.Aral'ın kurumasıyla bölgedeki iklim de değişti. Yağmurlar azaldı, yeşil alanlar kuraklaştı. Aral’a yakın tatlı su göletleri de Aral'la birlikte kurudu.
Aral'ın beslediği bitki örtüsü içerisinde yaşayan antilop sürüleri yeryüzünden silindi. Ne yazıkki benzer süreç Eğirdir Gölünde yaşanıyor.
Türkiye de 240 gölden 186’sı tamamen kurudu
Bir araştırma sonucuna göre Türkiye'de son 60 yılda, Marmara Denizi'nin yüz ölçümünden daha büyük, neredeyse üç Van Gölü büyüklüğünde 70'e yakın doğal göl kurumuş. Ancak son yıllarda yapılan saha taramalarında kuruyan göl sayısının maalesef açıklanandan çok fazla olduğu belirtiliyor.
Uzmanlara göre memlekette göl diye bir şey kalmayacağı gibi, tarımsal ürünlerde verimlilik düşüyor. En çabuk çözüm kapsamında öncelikle vahşi tarımsal sulamaya son verilmesi öneriliyor. Çünkü su seviyelerinin korunması için öncelikle tarımsal sulamada kullanılan suyun yüzde 60 oranında azaltılması, vahşi tarımsal sulamanın sona erdirilmesi gerekiyor.
Türkiye’de hangi göller kurudu?
Türkiye'de kuruyan ve kuruma sürecine giren göllerin büyük bölümünü, tatlı su özelliğindeki en büyük doğal tatlı su gölleri Akşehir, Beyşehir ve Eğirdir gölleri oluşturuyor.
Sahada yapılan gözlem ve araştırmalara göre Çanakkale›de Demirci, Tuz, Hoyrat gölleri, Edirne›de Harmanlı, Teke, Karagöl, Sığırcık, Pamuklu gölleri, Kırıkkale Sülüklü, Pedina, Tülüce gölleri, Bilecik›te Çerkeşli Gölü, Sapanca, Taşkısığı, Teke, Küçük Akgöl, Büyük Akgöl, Kocagöl büyük kısımları kurudu, Ankara’da Bala, Tol, Haymana, Çöl, Samsam ve Sazlıgöl gölleri, Amasya’da Borabay, Tokat’ta Kaz Gölü, İzmir›de Sazlıgöl, Karagöl, İkizgölü, Oğlananası, Gölcük, Gebekirse, Akgöl gölleri kurudu, Manisa’da Gölmarmara, Denizli’de Buldan Yayla, Çaltı, Çardak ve Karagöz gölleri, Afyon’da İncesu, Karamık, Eber gölleri kuruyor, BaşmakçıAcıgöl yüzde 85 kurudu.
Konya Akgöl, Akşehir, Dipsiz, Meke, Ilgın, Hotamış, Gavur, Karın, Sülüklü, Suğla, Kurugöl, Çavuşcu, Köpek, Bolluk, Karakışla, Tersakan ve Düden gölleri, Aksaray’da Kaputaş, Akgöl, Bezirci gölleri, Kırşehir Seyfe Gölü, Kayseri Sultan Sazlığı yüzde 80 kurudu, Bünyan, Engin ve Palas gölleri kurudu.
Akdeniz Bölgesinin incisi Antalya gölleri de SOS veriyor
Antalya yöresinde 15'e yakın doğal göl olmasına rağmen, yıllar içerisinde benzer nedenlerle kuruyan gölleriyle yöre, adeta bütün göllerini kaybetti. Karagöl ve Avlan Gölü, Girdev, Kurugöl, Keklicek, Manay, Tecer, Mamak ve Genceli gölleri tamamen kurudu. Türkiye'nin stratejik öneme sahip 2'nci büyük doğal tatlı su gölü olan Eğirdir ve Kovada gölleri de kuruma ve çok ciddi kirlilik sorunlarıyla karşı karşıya. Kestel Gölü tamamen kurudu. Burdur, Çorak, Yazır, Karataş, Gölhisar gölleri ve Karamık Sazlığı kuruma tehdidi altında. Salda ve Gölcük gölleri su kayıpları ve çevre baskısı altında.
Antalya’da Elmalı Sülüklü, Eğirigöl, Akgöl, Müren, Küçükgöl, Girdev, Gölcük, İmecik, Keklikcek, Genceli, Manay, Sarıgöl gölleri, Burdur’da Yazır, Karaevli, Yarışlı, Çorak gölleri, Isparta Kocagöl, Niğde Ulukışla, Karagöl ve Çini gölleri, Mersin Silifke Akgöl ve Karadeniz Gölü, Adana Seyhan baraj gölü ve Akyatan kuruyor, Karataş Tuzla kurudu. Hatay Amik kurutuldu, Balıklıgöl kurudu.
Düşünsenize Göller Yöresi'nde, Burdur sınırlarında 60 yıl önce 20'ye yakın doğal gölden bahsedilirken bugün bu sayının 5'e düştüğü görülüyor. Çok geç kalınmadan bir şeyler yapmalı!