Ne sağdaki ne soldaki partilerde balans ayarı kalmadı. Sol görüşlü sağa, sağcısı da sol partilere geçiyor. Nasıl bir inançtır, nasıl bir görüştür, her yol, menfaat dünyasına dönüştü. Yerel seçimler sonucunda bile vaatler havada...

Ne

sağdaki ne soldaki partilerde balans ayarı kalmadı.

Sol görüşlü sağa, sağcısı da sol partilere geçiyor.

Nasıl bir inançtır, nasıl bir görüştür, her yol, menfaat dünyasına dönüştü.

Yerel seçimler sonucunda bile vaatler havada uçuşarak, pembe dünyalara dönüştü. Günümüz insanı futbol takımına bile körü körüne bağlı iken!

Meclis üyeleri, belediye başkanları bu kısa maratonda bile oradan, oraya koşarak değil uçarak gittiler.

Bu yeni bir şey değil. Genel seçimlerde de yıllardır öyle değil miydi?

Partisinden menfaati olmayan, seçilme ışığı görmeyen zırt öteki partiye gitmedi mi?

Eski siyasetçilere bakıyoruz, bir misyonları, bir vizyonları, bir de satmadıkları siyasi bir görüş ve inanışları vardı.

Ne zaman çok partili bir düzen başladı bize göre mertlik bozuldu.

Ne zaman yeni bir parti kuruldu, haydi koltuk kapma yarışına.

Solda Cumhuriyet Halk Partisi, sağda Demokrat Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin suyu mu çıktı da yakın demokrasi yaşamımızda devşirme çıkan partiler çokça kuruldu.

Bu taktikler yıllarca dışarıdan bu ülkeye damardan enjekte edilerek “böl, parçala, yönet”e dönüştürülmedi mi?

12 Eylül’ün en büyük zararı işte bu oldu.

Bu dönemde kaç devşirme parti kuruldu, isimlerini sayabilen var mı acaba?

Hangi birinden iz kaldı.

Vah Türkiyem vah.

Cumhuriyet tarihindeki, demokrasileşme yolunda, boşa giden zamanına yazık oldu.

Akılları başına toplamanın zamanı geldi.

Seni mecliste temsil edecek vekilini iyi seç.

Senin sesin olsun.