Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktıktan sonra geniş bir çalışmaya başlamıştır ve Anadolu'dan yeni bir devlet kurmanın planlarını gerçekleştirmek için fikirler üretmiştir. Bunun için Anadolu'nun en iç kısmında...
Mustafa Kemal 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktıktan sonra geniş bir çalışmaya başlamıştır ve Anadolu’dan yeni bir devlet kurmanın planlarını gerçekleştirmek için fikirler üretmiştir. Bunun için Anadolu'nun en iç kısmında bulunan ve işgal edilmemiş olan Ankara’ya gitmek için bir yol çizmiştir. Bundan önce bölgede yapacağı çalışmalar vardır.
İşte bunun için yollara düşer ilk uğrak yeni Havzadır. Havza’ya gelmeden önce arabası sık sık arızalanır. Tamir edile edile ilerlemektedirler. Fakat Havza yakınlarında Karagemiş Köyü civarında arabaları tekrar arızalanır. Arıza uzun sürer. Havza yakın olduğu için yürümeye karar verir. Yanındakilere “Dağbaşını Duman Almış” Marşını bilip bilmediklerini sorar.” Hiç kimseden ses çıkmayınca kendisi başlar söylemeye:
Dağbaşını duman almış.
Gümüş dere durmaz akar.
Güneş ufuktan şimdi doğar,
Yürüyelim arkadaşlar!
(Gençlik Marşı)
Yavaş yavaş sesler Mustafa Kemal’in sesine karışmaya başlar. Onarılan araba arkadan yetişir, marşa arabada da devam edilir. Bu marşın önemi daha sonraki yıllarda yurdun her tarafında yanan bağımsızlık ateşlerinde söylenmeye başlanır ve 19 Mayıs ruhu vücut bulur memleketin her köşesinde, Onun için Havza ve bu marş önemlidir.
25 Mayısta çıkılan yolculuğun sonucunda artık Mustafa Kemal ve ona inanan bir avuç vatan sever Havza’dadır. Zaten Mustafa Kemal'in amacı; “Merzifon, Amasya, Ladik, Havza gibi yakınmaların kaynaklandığı yerleri kapsayan bölgede incelemeler yapılması ve önlemler alınmasını sağlamak içindir”.
Bu ilçeden 12 Haziran günü ayrılmıştır. Bu süre içinde çok önemli işler gerçekleşmiş ve önemli kararlar alınmıştır. Bazı şeyler artık yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştır.
Hatta Mustafa Kemal Samsun’a çıktığı zaman bölge ahalisinden ve yönetiminden oluşan heyetleri kabul etmeye başlamıştır. Bu heyetlerden ön önemlisi de kuşkusuz Havza heyetidir. Onun için Havza’nın Kurtuluş Savaşı’nda yeri büyüktür. Çünkü ilk kıvılcımların çakıldığı yerlerdendir. Bu konuda Havza heyetine kulak vermek gerekir, heyetteki kişilerden; “Heyetin başkanı olan Çonzade Bayram Efendi kendisini Havza'ya davet etmek için geldiklerini, kabul ettiği takdirde emirlerine mevcut yaklaşık yüz elli kişilik bir silahlı grup da verebileceklerini ifade etmiştir. Paşa'nın karargahını Havza'ya nakletmesinde bunun da etkili olduğunu söylemek mümkündür” Yine ilk marş Gençlik Marşı Havza’da, Havza yollarında söylenmeye başlanmıştır.
Başka ilkler de Havza’da vücut bulmuştur. Bunlar:
İlk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti: “Mustafa Kemal Paşa'nın emri ve kontrolü dahilinde kurulmuş ve teşkilat "Taş Mektep" şimdiki Merkez İlköğretim Okulu'nda toplanmıştır.”
İşte teşkilatlanma budur. Başı bozuk değil bir bütün içerisinde emir komuta altında doğru kararların verildiği ve geleceği yönelik adımların atılabildiği cemiyettir.
İlk Tamim: “(Havza Genelgesi) 28 Mayıs'ta tüm valilik, kolordu komutanlık ve bağımsız mutasarrıflıklara gönderilen tamimle ilk kez hukuki, siyasi ve idari nitelikleri ağır basan bir emir yayımlamış; misyonunu bir anlamda belli etmeye başlamıştır.”
İlk Nümayiş (miting): “İlk miting, Paşa'nın Anadolu'ya çıkışından sonra ilk kez Havza'da yine O'nun talimatıyla gerçekleştirilerek İzmir'in işgali protesto edilmiştir.”
Samsun Havza nere İzmir nere; ama İzmir’in işgali Havza’da vücuda gelmiştir ve ilk yakılan bu ateş her yere dağılmıştır.
İlk Cüret: Mondros mütarekesi neticesinde terhis edilen Ortadoğu'daki birliklere ait silahlar ve bunlara ait çeşitli parçalara Havza'da el konarak sadece İstanbul Hükümeti'ne değil daha da önemlisi müttefiklere meydan okunmuştur.
Mustafa Kemal’in düşüncesiyle ilk silahlanma, Anadolu’ya Türk milletinin silahının gelmesi yine Havza’dan yönlenmeyle olmuştur.
İlk Gönüllü Silahlı Grup (Serdengeçtiler): Nüvesi zaten var olan böyle bir grup daha da geliştirilerek yaklaşık dört bin beş yüz kişilik bir birlik haline getirilerek Pontusçu Rum çetelerine karşı kullanılmış, hatta Zile isyanının bastırılmasında olduğu gibi iç isyanlarda görev almıştır. Bu silahlı grup bir ordunun ilk çekirdek kadrosudur. Anadolu’daki ayaklanmalara ilk müdahaleler bu gurup ile yapılmıştır. Halk bir şeyin gerçekleşmekte olduğunu görmüş ve kendi kendine güvenini tazelemiştir. Kimin sayesinde, Mustafa Kemal'in sayesinde. Bunun için Havza Kurtuluş Savaşı’nda bir dönüm noktasıdır ve önemlidir.
’Mustafa Kemal Havza'da kaldığı sürede telgrafla elli altı adet yazışma yaparak bilgi alışverişi, planlama ve talimat verme işini gerçekleştirmiştir.’ Bu Anadolu komutanlarının ve ordunu ne durumda olduğunu bilmek için çok önemli bir stratejidir. Hiç şüphe yok ki Kurtuluş Savaşı en büyük destandır. Bu destanda Havza’nın yeri ve önemi büyüktür. Kendisini ziyarete gelenlere şunlar söylemiştir:
"Hiçbir zaman ümitsiz olmayacağız, çalışacağız, kurtulacağız, bizi öldürmek değil, canlı mezara atmak istiyorlar. Şimdi çukurun kenarındayız. Son bir azim bizi kurtarabilir" demiştir ve kurtulunmuştur. Bu kentin Türkiye Cumhuriyetine kuruluş sırasında verdiği katkılardan dolayı daha sonra 3 kez daha gelmiş ve minnettarlığını bildirmiştir.
Havza, Amasya tamiminin ön bahçesidir.