Eylül ayı hüzün demek… Hüzün sonbahar, sonbaharsa aşk demek… Yine bir sonbahar gününde; o eşsiz duygusallıkta; bir gün o ulaşılmaza ulaşmayı, rüzgâr olmayı, savrulmayı beklemek ve hayal etmek. Sonbaharın insan üzerinde uyandırdığı...
Eylül ayı hüzün demek… Hüzün sonbahar, sonbaharsa aşk demek… Yine bir sonbahar gününde; o eşsiz duygusallıkta; bir gün o ulaşılmaza ulaşmayı, rüzgâr olmayı, savrulmayı beklemek ve hayal etmek. Sonbaharın insan üzerinde uyandırdığı duygu, hiç şüphesiz başka, bambaşkadır. Bazı şeylerin sonu, bazı şeylerinse başlangıcı olur; sonbahar. Yine kuru yapraklar dökülecek, ağaçlardan. Tekrar doğa kuruyup bir daha ki bahara kadar kuruyacak dallar, ağaçlar. Yaz aşkları bitecek, eski aşklara ya da yeni kışlara yelken açılacak. Yine de güzeldir, sonbahar. Buruk aşklara konu olur, sevdaları ateşler, kalplerdeki kırık dökük yerleri tamir ederek kişiyi olgunlaştırır.
Eylül’de durgun bir deniz kadar mavi ve mahcup içimdeki çocuk hazan mevsiminin sarı, kızıl büyüsünde bir başka yerlere götürür beni, bütün sonbaharlı şarkıları hatırlarım garip bir huzur alır içimi nedendir bilmem ama içime dönerim. Yalnızlığımla kalıp sohbet etmeyi severim. Kendimi derinden eleştirir hatalarımı bulur ve hepsine bir sünger çekip yeni başlangıçlara açarım, yelkenimi.
Hadi hazan utanma! Rahatlatacaksa eğer seni hiç çekinmeden yağdır üzerime biriktirdiğin yağmur bulutlarını. Varsın güneş erken batsın, ömrümüz dakika dakika kısalsın. Yüreğimde öyle bir güneş besliyorum ki sana da yeter bana da. Hüznü, el birliğiyle kış uykusuna yatırmaya ve mutluluğa birlikte uyanmaya ne dersin!