Geçmişin izi (269) Torik burada yalnız tecrübesinden faydalanarak turacı bulmuştu. Turacın fundalıktan çıkıp ekeneğe girdiği yer belliydi ama turaç ekenekten çıkmamıştı. Onu da etrafı gezerek tespit etmişti yaşlı Torik. O zaman tek...
Geçmişin izi (269)
Torik burada yalnız tecrübesinden faydalanarak turacı bulmuştu. Turacın fundalıktan çıkıp ekeneğe girdiği yer belliydi ama turaç ekenekten çıkmamıştı. Onu da etrafı gezerek tespit etmişti yaşlı Torik. O zaman tek ihtimal kalıyordu. Turaç ekeneğin içindeydi. Zaten turaç yaralanınca hiçbir zaman gür bir ortama kaçmaz, açıklıklarda küçük çalı çırpı arasına gizlenmeyi tercih etmez miydi? Torik tecrübesinden faydalanıp başarıya ulaşmıştı. (Evlek: Karasabanla sürülen toprakta sabanın açtığı bir sıradır, bir yoldur ama insanlar yaşlılığı hoş gösterebilme, yaşlıları onure edebilmek için bu sözü kullanırlar. Hâlâ Toroslarda kullanılan bir özlü sözdür.)
Bir aralık başı Hayri Emmi, Mustafa Zavlak, Yusuf Ergen, nam-ı değer Delinin Yusuf eczaneme gelip beni ava davet ettiler. Yalnız dedim benim arkadaşlarım var onları da almak isterim. Onlar da kabul ettiler. Bu arada Cemal Toros da geldi. Av programını Cemal Toros yaptı. Günlerden pazartesi akşamüstü Cemal’in Dodge kamyonetine dolup Çökele’yi bulacaktık.
Hemen hazırlıklar yapıldı. Cemal Toros Hayri Emmi’yi, Hayri Emmi’nin oğlu Fatin’i, beni aldı yürüdük. Dim Çayı’ndan Mustafa Zavlak’ı, delinin Yusuf’u aldık. Yine Değirmenönü’nden Sülo’yu, Hasan Kaplan’ı, Abdullah Köroğlu’nu aldık. Hacı bizi Kuşyuvası yolunda Orman İşletme’nin kontrol kulesinde bekleyecekti. Onu da oradan arabaya bindirdik. Orman kontrol kulübesinin adı halk arasında beklemedir. Akşamdan sonra Çökele düzlüğüne ulaştık. Kimine göre toprağının çok çakıllı olduğundan çökele dendiği, kimine göre de Bucak Çökelesi’nin Akdağ’a dayanan tarafındaki bir inde gecelemek isteyen üç avcıdan yoğun kar başlamasından çekinen ikisinin ini terk ettiğini, onlar ini terk ederken üçüncü avcının onlara boş verin şimdi gitmeyi şuraya çök hele dediğini, iki avcı ayrıldıktan sonra yoğun kar yağışıyla dağın karla kaplandığını, üçüncü avcının inde mahsur kalıp öldüğünü, bunun anısına bu bölgeye Çökele dendiğini söylerler. (Çök hele: Otur hele anlamında kullanılmıştır.)
Daha önce de birkaç defa Çökele’den geçmiştim ama oralara alıcı gözüyle bakmamıştım. Çökele’ye gelince Cemal Toros’un ağabeyi Ahmet Toros’un manarına indik. Ahmet Toros nam-ı değer semerci, semercinin manarı bundan böyle av mevsimlerinde benim ve arkadaşlarımın konaklama yeri olacaktı. Önü çardaklı tek odalı dışarıdan tuvaletli bu manar o dağlarda insana en lüks otel hizmeti veriyordu o çağlarda.
DEVAM EDECEK