Başında fötr şapkası, ruhunu bağlamanın tellerine teslim eden Aşık Cafer'in duruşu, yoldan geçenlerin meraklı bakışlarını üzerine çekiyor. Kendi ifadesiyle, "Yüksekte olmak iyidir," çünkü bu yükseklik, onun hem fiziksel hem de duygusal olarak özgürleşmesini sağlıyor. O, notalarıyla Torosların eteğindeki köylerden, Alanya'nın pırıl pırıl denizine uzanan bir köprü kuruyor.
MÜTEVAZI BİR BİLGE: BAĞLAMASIYLA İNADINA DİRENEN BİR DEĞER
Aşık Cafer, 65 yıllık ömrünün son 7 yılında bağlamasıyla tanışmış olsa da, hayatını şiirlere yansıyan mısraların sevgiyle yoğurduğu insan, doğa ve yaşam sevgisine adamış bir bilge.
O, ruhunu sazla, kalbini sözle avutan mütevazı bir şahsiyet. Günümüzde aşık geleneğinin yavaş yavaş unutulup yerini endüstriyel müziğe bıraktığı bir dönemde, Aşık Cafer, bu kültürel mirasa inatla direnen bir değer. Onun her teline vuruşu, sadece bir melodi değil, aynı zamanda geçmişin ve geleceğin buluştuğu, sevgiyle yoğrulmuş bir felsefenin yansıması.