Kaptanoğlu, yapılan denetimlerde 686 binanın 672'sinin riskli çıktığına dikkat çekerek, bu durumun detaylarını netleştirdi. Korkulacak bir durum olmadığını belirten Kaptanoğlu, riskli çıkan binaların büyük çoğunluğunun 25 yıldan daha eski yapılar olduğunu ve bina sahiplerinin, kentsel dönüşüm ve yenileme amacıyla binalarının riskli olduğu talebinde bulunduğunu ifade etti. Yani, bu binalar çoğunlukla talep üzerine deprem performans analizine tabi tutulmuş yapılar.
TÜRK DEPREM YÖNETMELİĞİ SÜREKLİ GÜNCELLENİYOR
Türkiye'de deprem yönetmeliğinin sürekli revize edildiğini vurgulayan Kaptanoğlu, bu durumun gelişen bilgi ve teknolojilere paralel olarak ihtiyaçların doğmasından, kullanılan malzeme çeşitliliğinin ve yapı modellerinin artmasından kaynaklandığını belirtti. "Bugüne kadar 1947, 1953, 1961, 1968, 1975, 1998, 2007 ve halen yürürlükte olan 2018 olmak üzere, Türk Deprem Yönetmeliği toplam 8 kez revize edildi" diyen Kaptanoğlu, bugün riskli bina olarak adlandırılan yapıların, mevcut deprem yönetmeliğine göre yeniden analizi yapılarak riskli ilan edildiğini söyledi. Kaptanoğlu, bir binanın yapıldığı dönemdeki yürürlükte olan deprem yönetmeliğine göre inşa edilmişse "Yanlış tasarlanmış" denilemeyeceğini, bu yüzden her binanın kendi dönemi yönetmeliğine göre değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
KENTSEL DÖNÜŞÜM VE YAPILARIN ÖMRÜ
Kentsel Dönüşüm Yönetmeliği'nin (6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun) 2012 yılında yürürlüğe girdiğini hatırlatan Kaptanoğlu, bu kanunun riskli yapıların tespiti, yıktırılması, planlama ve dönüşüm süreçlerine ilişkin usul ve esasları belirlediğini aktardı. Kaptanoğlu, genel bir yaklaşımla modern bir yapının ömrünün 50 yıl olduğunu, bu sürenin sonunda iskelet sisteminin korozyona uğradığını ve betonun dayanımını yitirdiğini belirtti. " Alanya'yı baz alırsak, denize yakınlık (tuzlu su), rutubet ve yer altı suyu seviyesinin yüzeye yakın olmasının da etkisiyle yapı ömürlerinin 50 yıldan daha az olacağı aşikardır" diyerek Alanya özelindeki risklere dikkat çekti.
2000 YILI ÖNCESİ YAPILAR YÜKSEK RİSK TAŞIYOR
Kaptanoğlu, uzun yıllardır söyledikleri gibi 2000 yılından önce yapılan binaların riskli olma ihtimalinin bir hayli fazla olduğunu yineledi. Bu durumun birkaç sebebi olduğunu açıklayan Kaptanoğlu: "Öncelikle 2000 yılından önce yapılan binalar yapı denetim sistemine girmemiş binalardır. Yani bina yapım aşamaları kontrol edilmemiş binalardır. Beton kalitesi düşük, hatta betonu elle karılmış binalardır. Günümüzde kullanılmakta olan nervürlü demir kullanılmamış binalardır. Günümüz Türk Bina ve Deprem Yönetmeliğine uygun olmayan binalardır" şeklinde konuştu.
ALANYA'NIN DEPREMSELLİĞİ: YAKINDAKİ FAY SİSTEMLERİ TEHDİT EDİYOR
"Ülkemiz bir deprem ülkesi olup, Alanya'yı buradan ayrı tutamayız" diyen Kaptanoğlu, MTA'nın diri fay haritasına bakıldığında Alanya ilçe sınırları içerisinde büyük deprem yaratabilecek uzunlukta ve yapıda diri faylar olmadığını belirtti. Ancak Kaptanoğlu, Alanya'nın kendi içinde büyük deprem yaratacak bir fay olmasa da çevresindeki fay sistemlerinden etkilenebilecek bir yapıya sahip olduğunu vurguladı. Alanya'yı etkileyebilecek fay sistemlerini, Yunanistan'dan başlayıp Girit Adası'nın güneyinden yay yaparak Fethiye Körfezi'nden Türkiye içlerine yönelen Helen Yayı ve Doğu Anadolu Bölgesi'nden başlayıp Kıbrıs'ın güneyinden yay yaparak yine Fethiye Körfezi içlerine doğru dalım yapan Kıbrıs Yayı olarak sıraladı. Kaptanoğlu ayrıca, son dönemlerde Antalya Havzası üzerinde 4.5 ve üzeri büyüklükteki depremlerin sayısında bir artış gözlendiğini, özellikle Ege Yayı'nın Aksu bindirmesi ve bu bölgedeki sismik boşluk olarak adlandırılan bölgenin dikkatle izlenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
MÜLK SAHİPLERİNE ÇAĞRI: BİNALARINIZI KONTROL ETTİRİN
KAPTANOĞLU, düzlük alüvyonların depremin şiddetli, dağlık/tepelik kayalık alanların ise depremin daha az hissedilmesinde önemli rol oynadığını belirtti. Alanya çevresinde bazı binaların depremi şiddetli hissetmesinin, bazılarının ise hissetmemesinin sebebinin bu olduğunu ifade etti. Binaların yaşının da depremin şiddetli hissedilmesinde önemli bir rol oynadığını vurgulayan Kaptanoğlu, mülk sahiplerine büyük sorumluluk düştüğünü söyledi. Özellikle sahile ve dereye yakın alüvyonlar üzerinde yapılaşmış ve yaşı 25 yıldan fazla olan yapı sahiplerinin binalarını kontrol ettirmesinde fayda olacağını düşündüğünü belirtti.
KAPTANOĞLU, sözlerini şu önemli uyarıyla sonlandırdı: "Unutulmamalıdır ki depremler afete dönüşmek zorunda değildir. Deprem bilinçli ülkelerin yaptığı gibi en ufak bir depremde panik olup sokağa dökülmek yerine yapı stoklarımızı elden geçirip güvenli yapılar inşa etmeliyiz. Bizi koruyacak olan mühendislik ve bilim çözümlerine daha fazla yakınlaşmamız gerektiği aşikardır."