Alanya'nın sıcak ikliminden hızla yükselen Toros Dağları, coğrafi eşsizliği sayesinde sonbaharda bambaşka bir kimliğe bürünüyor. Milyonlarca farklı türdeki ağaçtan oluşan geniş orman örtüsü, mevsimin değişimiyle birlikte yavaş yavaş renk tonlarını değiştirmeye başladı. Yazın gür yeşili, yerini tutkunun kırmızısına, toprağın kahverengine ve güneşin sarısına bıraktı. Bu değişim, bölge halkı ve fotoğraf meraklıları için adeta bir görsel şölenin başlangıcını işaret ediyor.
YAYLACILARA 'HOŞÇA KAL' GÖSTERİSİ
Yaylalarda geçirilen uzun ve bereketli yaz sezonunun sonuna gelinirken, Torosların bu görkemli manzarası, yaylacılara sessiz bir 'hoşça kal' niteliği taşıyor. Özellikle yüksek rakımlarda, rüzgarın her esintisiyle dökülen yapraklar, yolları ve patikaları yumuşak, altın sarısı bir halıya dönüştürüyor.
Meşe, çam ve çınar ağaçlarının iç içe geçtiği ormanlar, günün ışığına göre ton değiştirerek bir ressamın paletinden fırlamışçasına zengin bir görünüm sunuyor. Bu anlar, doğanın kış uykusuna yatmadan önceki en ihtişamlı ve son gösterisi olarak nitelendiriliyor.
HUZUR VE SAĞLIK İÇİN DAĞ HAVASI
Torosların sonbahar manzarası sadece görsel bir zenginlik sunmakla kalmıyor. Çam kokusu ve serin dağ esintisiyle dolu hava, doğa yürüyüşü yapanlara hem huzurlu hem de sağlıklı bir deneyim sunuyor. Kuru yaprakların ayak altında çıkardığı o kendine has hışırtı sesi, ziyaretçilere kent gürültüsünden uzak, dingin bir atmosfer vadediyor. Ağaçların sararan yaprakları, tıpkı havada dans eden altın pullar misali, bölgenin sonbahar ruhunu somutlaştırıyor.
FOTOĞRAFÇILARIN GÖZDESİ OLDU
Özellikle hafta sonları, Alanya ve çevre ilçelerden gelen doğa severler ve fotoğrafçılar, bu eşsiz manzarayı ölümsüzleştirmek için Torosların eteklerine akın ediyor. Toroslar, artık sadece bir dağ silsilesi değil, aynı zamanda sonbahar ruhunu en çarpıcı şekilde yansıtan açık hava sanat galerisi olarak büyük ilgi görüyor.