VÜCUT yorgunluğunu, kaslar zorlandığında veya uzun süre kullanıldığında hissedilen bir kas güçsüzlüğü ve derinden gelen bir ağrı şeklinde tarif edebiliriz. Bir başka deyişle yorgunluk, kasın enerji ihtiyacıyla, enerji üretme kapasitesi...
VÜCUT
yorgunluğunu, kaslar zorlandığında veya uzun süre kullanıldığında hissedilen bir kas güçsüzlüğü ve derinden gelen bir ağrı şeklinde tarif edebiliriz. Bir başka deyişle yorgunluk, kasın enerji ihtiyacıyla, enerji üretme kapasitesi arasındaki geçici dengesizliktir. Enerji ihtiyacı enerji tedarikinden fazla olduğunda yorgunluk hissi sayesinde kas hücresine yaptırılan iş azaltılmakta ve böylece hücre hasardan korunmaktadır. Hücrenin canlılığını sağlayan mekanizmalar için enerji gerektiğinden, yorgunluk çok faydalı bir koruma mekanizmasıdır. Eğer bu böyle olmasaydı çalışmayı bırakmaz ve hücrelerimizi öldürünceye kadar zorlayabilirdik. Zorlanan kasta yorgunluk ortaya çıkınca kas aktivitesi bırakılmakta veya yoğunluğu azaltılmakta, böylece adale, tendon, bağ ve kemiklerde hasar meydana gelmesi engellenmektedir. Bize verilen yorgunluk hissi olmasaydı, hangi zorluktaki kas aktivitelerinin iskelet sistemine zarar vereceğini bilemeyeceğimizden, kas liflerimizde veya bağlarımızda kopma, adale içine kanama gibi zararlı olaylar başımıza sıkça gelebilirdi.
NEDENLERİ
Yorgunluğun en sık nedenleri aşırı egzersiz, uyku bozukluğu, beslenme yetersizliği, kondüsyon eksikliği, üst solunum yolu enfeksiyonları, kansızlık, tiroid hastalıkları (tiroidin az veya çok çalışması) akciğer hastalıkları, ilaçlar, mikrobik hastalıklar, kanser ve depresyondur. Altı aydan uzun sürmesi halinde kronik yorgunluktan bahsedilir. Kronik yorgunluğu olan olguların 2/3'ünden psikiyatrik hastalıklar, özellikle de depresyon, panik atak ve somatizasyon bozukluğu sorumludur. Kronik yorgunluğun yüzde 10'undan azını "kronik yorgunluk sendromu" oluşturur ki; bu durumda tıbben açıklanamamış zihinsel ve fiziksel yorgunluk hali ile birlikte uykuda dinlenememe, konsantrasyon güçlüğü ve grip benzeri semptomlar (baş ağrısı, kas ağrısı, eklem ağrısı, boğaz ağrısı, halsizlik) mevcuttur. Kronik yorgunluk sendromu, çoktan beri bilinen, eskiden nevrasteni dediğimiz, fizik inceleme ve laboratuar tetkiklerinde anormallik olmasa da gerçek bir hastalıktır. Fiziksel, mental veya duygusal aşırı yükün oluşturduğu stresi tolere edememe, stresle baş edememe söz konusudur.Kronik yorgunluk sendromunda yorgunluğun egzersizle ilgisi yoktur, istirahatle de geçmez. Egzersiz-uyku-beslenme arasındaki dengesizlikten olan fizyolojik yorgunlukta ise altta yatan tıbbi bir sorun yoktur ve dinlenmekle düzelir. Organ hastalığına bağlı yorgunluk, genellikle aktivite ile ortaya çıkar. Depresyonda, kişi genel olarak hiçbir şey yapamayacağını tanımlar.Fizyolojik yorgunlukta yeterli (erişkinler için geceleri 7-8 saat) ve iyi uyku önemlidir. Düzenli egzersiz, enerji düzeyini artırır ve nedeni ne olursa olsun yorgunluğu azaltır. Düzenli orta düzeyde aerobik egzersizin (haftanın çoğu Günü 30 Dakika yürüyüş veya eşdeğeri) hastalıkla ilgili yorgunluğu istirahatten daha etkin olarak azalttığı gösterilmiştir.Egzersizle kombine edildiğinde sonuçlar daha iyi olur. Kahvenin uyarıcı etkisi var ve geçici olarak performansı artırır. Kronik yorgunluk sendromunda davranış terapisi, iyileşmeyi geciktirecek inanç ve davranışlarını değiştirmeye yönelik olarak seanslar halinde düzenlenir. Düzeyi giderek artırılan egzersiz tedavisi yorgunluğu azaltır. Olguların yaklaşık yüzde 40-50'sinde bu tedavilerle yorgunluk azalmaktadır.Bütün bu açıklamalardan yola çıkarsak, aşırı yorgunluk halinde spordan ve zorlayıcı aktivitelerin devamından kaçınmalıyız. Diğer bir yandan fiziksel olarak bir aktivite yapmadan kendimizi çok yorgun hissediyorsak biliniz ki vücuttaki enerji depoları kullanıma hazırdır ancak siz mental olarak hazır değilsinizdir. Son bir tavsiye olarak da kan değerlerinizin dengeli gittiğinden emin olunuz.