RİVAYET odur ki… Buralara çok uzak kasabanın birinde… İnsanlar üçe ayrılırmış... 'Atı Ahırda Olan Ağalar.
RİVAYET
odur ki…
Buralara çok uzak kasabanın birinde…
İnsanlar üçe ayrılırmış...
“Atı Ahırda Olan Ağalar."
"Eşeği Gölgede Kalan Marabalar."
ve "Katır Gibi Yaşayanlar.”
***
ATI AHIRDA OLAN AĞALAR
Şöyle tarif edilirmiş.
İtibarları da, yatırımları da sağlamdır.
Sözlerini dinletirler, siyaseti belirlerler, her şeyi yoluna koyarlar.
Geleceğe dair endişeye yer yoktur hayatlarında, arzular şelaledir.
Ya yönetirler ya da yönettirirler.
Toplum mühendisliğini iyi becerirler, kadrolarını genelde eşeği gölgede kalan marabalardan seçerler, mülayim olmasına özenle dikkat ederler, katır gibi yaşayanlarla seçim zamanı haricinde muhatap olmazlar.
Kafalarına koyduklarını yaparlar ya da yaptırırlar.
Yarattıkları infialler için kendilerine göre kılıf bulmakta zorlanmazlar.
Zamanı geldiğinde her şeyin hesabını âlâsıyla sorarlar.
Öbür dünyaya hesap bırakmazlar.
Namuslu ile namussuzu ayırma zahmetine girmezler, kodu mu oturturlar.
Sık seyahat edip kendilerini geliştirdiklerini sanırlar.
Avrupa’dan montaja özenirler, sokakta fazla dolaşmazlar.
Kurunun yanında yaşı da yakarlar, büyüklere ses çıkarıp huysuzluk yapmazlar, böylece uykuları da kaçmaz.
***
EŞEĞİ GÖLGEDE OLAN MARABALAR
İse şu şekilde tanınırmış.
Atı ahırda olan ağalar kadar olmasa da onlar da itibarlıdır.
Misal, cipleri vardır, üzerinde timsah logosu olan kıyafetler giyerler ama epey borçları da vardır.
Dönem sonu faizlerini zamanında öderler, bankalarla adeta iki sevgili gibidirler.
Ucuz kredi imkânlarının alayından ziyadesiyle yararlanırlar, rahat yaşarlar, siyasette de vardırlar.
Sessizce yaşarlar, ağabeylerinin sözünün üstüne pek söz söylemezler, geriden geriye eleştirseler de arayı açmazlar.
Sivil toplum kuruluşlarında, parti yönetimlerinde, meslek odalarında ve elbette belediye meclislerinde daha çok yer alırlar.
Görev adamıdırlar.
Bir yöneticiden ziyade, idarecidirler.
Lakin genelde idare edilirler, her türlü jargonu da iyi kullanırlar, gerektiğinde gaz alırlar, hatta gaz verirler.
Yağmur nereye yağarsa tarlayı oraya kurarlar.
Kuru yanmış, yaş yanmış, pek de önemsemezler.
Hem atı ahırda olan ağalardan hem de katır gibi yaşayanlardan nemalanırlar.
Kendilerine dokunmayan yılana bin yıl ömür dilerler.
Merhametsizliğe ses çıkarmamanın da merhametsizlik olduğunu okurlar okumasına ama mülayimdirler vesselam!
Her zaman olmasa da bazen uykularının kaçtığı görülür.
***
VE KATIR GİBİ YAŞAYANLAR
Şöyle tanınır, bilinirmiş.
İtibarları, eğer sicili çizilmemişse kredi kartının limiti ya da veresiye alabildiği mal kadardır.
Geneli esnaftır, sicilleri bozuksa da karizmayla uğraşırlar.
Postu deldirmediklerine şükrederler, şükürsüzlüğü iyiye saymazlar.
Kadercidirler.
“Adın kader olacağına, kaderin kader olsun” derler.
Temerrüt faizi hayatlarıdır, icra işlerine aşinadırlar, pek yabancılık çekmezler.
İcra avukatlarının önünde eğilir, arkasından demediklerini bırakmazlar.
Hesapları ahrete bırakırlar, oy kullanacakları zaman gaza gelip kendilerini önemli sanırlar.
“Elim kırılsaydı da oy vermeseydim” dedikleri adama bi daha bi daha oy verirler.
Ama bir araya gelip ortak ses olamazlar.
Atı ahırda olan ağaları gazetelerden takip ederler.
Ulaşıp da dertlerini anlatamazlar.
Eşeği gölgede olan marabalar tarafından idare edilirler, onlardan “Fazla sesini çıkarma” diye nasihat alırlar.
Kurunun yanında yanarlar!
6 ayda bir standartlarını değiştirmek zorunda kalırlar.
Tek dertleri geçimdir ve ne yazık ki uyku nedir bilmezler.
***
KISSADAN HİSSE
Siz, buralara çok uzak bu kasabaya yerleşseniz, kendinizi nereye koyardınız?
Ya da şöyle sorayım.
Siz…
Atı ahırda olan ağalardan mısınız?
Eşeği gölgede kalan marabalardan mı?
Yoksa…
Katır gibi yaşayanlardan mı?
***
(DEVAMI YARIN)