KİŞİLER, hormonel değişim, mevsimsel geçiş veya günlük olayların benlikte yarattığı sayısız çoklukta nedenle kendilerini aşırı yemek yerken bulabiliyorlar. Öyleki çoğu zaman stres, sıkıntı veya aşırı heyecanlı ruh halinden ne...

KİŞİLER

, hormonel değişim, mevsimsel geçiş veya günlük olayların benlikte yarattığı sayısız çoklukta nedenle kendilerini aşırı yemek yerken bulabiliyorlar. Öyleki çoğu zaman stres, sıkıntı veya aşırı heyecanlı ruh halinden ne yediklerinin farkında olmayan bireyler, bunu ayakta alelacele yapabilecekleri gibi TV karşısında, bilgisayar önünde veya ellerinde telefonla da başarılı bir şekilde yapabiliyor. Aşırı yemek yeme alışkanlığının görülme sıklığını araştıran bilim insanları, araştırma sonunda kadınların yüzde 3,5'inin, erkelerinse yüzde 2'sinin aşırı yemek yeme alışkanlığı olduğunu tespit ederek tespitlerini bu alışkanlığın artmasında özgüven eksikliği, cinsel - fiziksel istismar ile huzursuz ev ortamı gibi faktörlerin etkili olduğu yönündeki çeşitli bulgularla desteklemektedir.

Olur olmaz saatlerde kendinizi buzdolabının önünde mi buluyorsunuz?

Hele hele gergin, sinirli, sıkıntılı ve özellikle de stresli olduğunuz da bu durum ruh halinizle paralel seviyeli bir artış mı gösteriyor?

"Sıkıntıdan yapacak bir şey bulamıyorum, keyfim yok, artık bedenim bile bana yük oluyor, sürekli yorgun hissediyorum" diyerek sayısız çeşitlilikte sebeple tok dahi olsanız kendinizi bir şeyler yerken mi buluyorsunuz?

En mühimi de tüm bu sebeplerin yarattığı etkiyle bir türlü kontrol altına alamadığınız davranışlarınız, aynada gördüğünüz şişman görüntüye alışmanızı mı sağlıyora

Beynimizin tokluk merkezi görevini üstlenen hipotalamus, aynı zamanda vücudumuzun hormonlar aracılığıyla diğer birimlerle iletişim kurduğu güçlü bir merkezdir. Duyguları hissetmemize neden olan bazı beyin kimyasallarının değişik seviyeleri, farklı duygulara ve farklı yemek tiplerine ilgi duymaya yol açar. Örneğin; stresli olduğunuzda çoğunlukla tuzlu yiyeceklere yönelirken, kendinizi yalnız hissettiğinizde daha doyurucu besinlere yönelirsiniz. Heyecanlı veya aşırı mutsuz/karamsarken tatlı bir şeyler yemenin size iyi geleceğini bilir, tercihlerinizi tatlıdan yana kullanırsınız.

DİKKAT!

Önlem alınmadığı takdirde ilerleyen dönemlerde aşırı yeme hastalığına yol açabilecek olan kontrolsüz yeme şekliniz, diğer hastalıkları da perçinleyebileceği gibi sizi içinden çıkılmaz durumlara doğru sürükleyebilir. Aşırı yemek yemek, alınan kalori miktarının yüksekliği nedeniyle size hayal dahi edemeyeceğiniz ölçü de kilo aldıracağı gibi yediklerinizin hacmi de mide ve bağırsaklarınızın düzenini bozarak vücudunuzun çalışmasını durduracaktır. Kontrosüz yeme davranışınızın, özellikle yüksek tansiyon başta olmak üzere kolesterol, diabet, kalp ve damar hastalıkları, cilt ve deri problemleri, mide yanmaları ve daha pek çok hastalığa davetiye çıkaracağını da unutmayınız.

PEKİ, NE YAPMALI?

- Sizi yemek yemek için tetikleyen duyguları keşfetmek ve bunların temeline inmek, duygusal yeme bozukluklarının önüne geçebilmenin en etkili yollarından bir tanesidir. Eğer sizi tetikleyen duygu yalnızlıksa, biraz daha sosyal olmayı deneyebilirsiniz. Örneğin; ‘birliktelik’ kavramının yarattığı olumlu etkiyle yalnızlıktan uzaklaşarak kendinizi rahatlatabilir, aşırı yeme davranışınızı kontrol altına almanın yolarını geliştirebilirsiniz.

- Doğru ve sağlıklı yeme alışkanlığının kişiye öğretilip çeşitli alışkanlıklarla kazandırılması ile kişinin kilosu ve sorunlu yeme davranışı kontrol altına alınabilir.

- Aşırı yemeye yol açan duygusal baskıyı ortadan kaldırmak, bu hastalığın tedavisinde en önemli belirleyicidir.

- Kişinin aşırı yemesine yol açan ciddi psikolojik sıkıntılar varsa ve kişi, bu sıkıntılarıyla baş etmekte ciddi güçlük çekiyorsa derhal profesyonel destek almanın yolunu tutmalı, mutlaka bir psikolog ve diyetisyene giderek kontrollerini aksatmadan sorunlu yeme davranışına neden olan etkeni tespit etmelidir.

- Yemek yerken mutlaka ama mutlaka oturarak yemeyi tercih etmeli ve mutlak suretle yenilen yemeğe konsantrasyon sağlanmalı. Örneğin TV karşısında saatlerce toplanmayan sofralar, kişiyi daha çok yemeye itecektir. Aşırı yeme davranışıyla paralel yavaş çalışan metabolizma, kişi de şişmanlığa yol açacak, dahası içinden çıkılmaz hastalıklara karşı kişinin direncini yitirmesine sebep olacaktır.

Düzenli bir hayat, kişinin temel prensibi olmalıdır. Aslında formül çok basit:

Düzenli beslenme, düzenli uyku, düzenli spor, düzenli bakım, düzenli kontroller, düzenli alışkanlıklar, eşittir sağlıklı ve mutlu bir hayat.

DÜZEN = MUTLU VE SAĞLIKLI BİR HAYAT