Merhaba değerli okurlarım. Bu hafta sizinle kaynaştırma üzerine konuşmak istiyorum. Özel kurumlar ve devlet kurumlarında çalışmış bir öğretmen olarak gördüğüm eksikliği ve çözüm önerilerini zaman zaman size aktaracağım. Daha önce rehabilitasyon merkezinde çalışırken öğrencileri bireysel olarak derse alıyordum. Öğrencilerin zayıf ya da güçlü yönlerini fark etmek daha kolay oluyordu ve birebir çalışma ortamı olduğu için öğrenci daha hızlı ilerleyebiliyordu. Özellikle küçük yaş grupları eğitime adapte ettikten sonra sosyal hayata adapte etme kısmı daha kolay oluyordu. Sizin de bildiğiniz gibi özel çocuklarımızın eğitimlerinde erken tanı erken müdahale oldukça önemlidir. Özellikle küçük yaş gruplarıyla çalışmak istediğim için Milli Eğitim Bakanlığına bağlı bir anaokuluna atamamı istedim. Gittiğim de sistem ilk başta bana çok karışık geldi. Çünkü bizim belirlediğimiz ve raporunda yazan değerlendirme sonunda öğrenciyi ağır, orta, hafif diye sınıflandırıp uygun sınıflara yerleştiriyorduk. Bir sınıfta ağır, orta, hafif, olacak şekilde beş öğrenci iki öğretmen bulunuyordu. Ne yazık ki ağır çocuklar ile ilgilenirken hafif dediğimiz normale yakın öğrencimize yeteri kadar zaman ayıramıyorduk. Çünkü her an çocuklar kendilerine zarar verebilir, kaçabilir ya da krize girebilirlerdi. Bu olumsuz durumlar hafif dediğimiz öğrenciyi de olumsuz etkilemekteydi. Arkadaşlarından vurma, ısırma, kendini yere atıp ağlama gibi davranışları görüp taklit ediyordu. Peki neden aynı sınıfta farklı düzeylerde öğrenciler var öyle değil mi? Çünkü öğretmen olarak herkes eşit dağılımlı sınıfta çalışmak ister ağır öğrencilerle çalışan öğretmene hakkaniyetsizlik olur, tanı olarak ağır çocukların sayısını düşürsek bu seferde ailelere hakkaniyetli davranmış olmayız. Süregelmiş bir düzen var kimse düzenin dışına çıkmak istemiyor. Benim vicdanım rahat etmedi ve ben bu yüzden atanmış olduğum okuldan istifa ettim. İlerleyebilecek belki de birinci sınıfa kaynaştırma olarak başlayacak bir çocuk arada kaynayıp gidiyordu. Buna göz yumamazdım. Anaokulu bu çocuklar için eğitimin temeli ve oldukça önemli dönem fakat en büyük eksiklikte burada başlıyor. Bazı çocuklarımız ise özel eğitim anaokuluna gitmeyip normal akranlarıyla aynı anasınıfına kaynaştırma olarak gidiyor. Burada da ciddi sıkıntılar var. Çünkü normal anaokulunda öğretmenlerimiz tek başlarına çalışıyorlar zaten sınıf mevcudu olabildiğince fazla bir de kaynaştırma öğrencisi süreci zorlaştırıyor. Sorumlulukları artıyor. Çoğu zaman çocuk sınıfa adapte olmakta zorluk yaşıyor. Diğer çocukları da zaman zaman kötü etkileyebiliyor. Sonra aileler okula geliyor. Sınıflarında özel çocuk istemediklerini dile getiriyorlar. Öğretmen, idare, özel çocuk ailesi çaresiz kalıyor. Bir taraftan çocuğun eğitim hakkı bir taraftan çocuğun normale ayak uydurması gerekçesi süreci içinden çıkılmaz bir hale sürüklüyor. Çünkü bu çocuk özel eğitim anaokuluna giderse yukarıda bahsettiğim sorunlarla karşılaşacak. Bu çocuğun olumlu davranışı görüp örnek alması gerekiyor ki normal hayata daha kolay adapte olsun. Bu gibi durumlarda ne oluyor? Herkes birbirini dönem sonuna kadar idare ediyor ama kimse durumdan memnun değil. Kimse mutlu da değil.
Peki ne yapılabilir?
İlkokul, ortaokul bünyesinde özel gereksinimli öğrenciler için açılan özel eğitim sınıfları vardır. Bu uygulamada özel öğrenciler kendileri için düzenlenmiş özel sınıflarda tam zamanlı olarak zamanlarının %60’ından fazlasını geçirmekte ve özel eğitim hizmetlerinden yararlanmaktadır. Özel sınıflara dâhil olan çocuklar uygun zamanlarda normal sınıftaki arkadaşları ile öğretmeni kontrolünde kaynaşmaktadır. Bu uygulama neden anaokulu bünyesinde yapılmıyor? Hafif düzey özel öğrenciler normal okul bünyesinde özel sınıflarda eğitim görüp uygun zamanlarda öğretmeni ile normal anaokulu sınıfında kaynaştırılabilir. Böylece hem özel eğitim hizmetlerinden verimli bir şekilde yararlanmış olacak hem de kaynaşmış olacaktır.