Obezite vücuttaki yağ kitlesinin artması olarak tanımlanabilir. Vücut kitle indeksi, vücut ağırlığının (kg) boyun karesine (m2) bölünmesi ile elde edilen bir rakamdır. Bu rakamın yorumu ise aşağıdaki gibidir: Vücut kitle indeksi 20'den...

Obezite vücuttaki yağ kitlesinin artması olarak tanımlanabilir. Vücut kitle indeksi, vücut ağırlığının (kg) boyun karesine (m2) bölünmesi ile elde edilen bir rakamdır. Bu rakamın yorumu ise aşağıdaki gibidir: Vücut kitle indeksi 20'den küçük ise zayıf, 20-25 arası sağlıklı, 25-30 arası kilolu, 30-40 arası şişman, 40'tan büyük ise aşırı şişman. Her yaşta kullanılabilecek bir yöntem relatif (göreceli) ağırlığın hesaplanmasına dayanır. Buna göre kişinin gerçek ağırlığının boya göre ideal ağırlığa oranı 100 ile çarpılır. İdeal ağırlık ise yaşa göre düzenlenmiş boy ve ağırlık tablo ve grafiklerinden elde edilir. Bulunan rakam şöyle yorumlanır: Relatif ağırlık yüzde 90'dan küçük ise zayıf, yüzde 90-110 arası sağlıklı, yüzde 110-120 arası kilolu, yüzde 120-140 arası şişman, yüzde 140'tan büyük ise aşırı şişman.
OBEZİTENİN NEDENİ NEDİR?
Obezite genetik ve hormonal hastalıklara bağlı olabilse de büyük bölümü bünyesel, çevresel ve yaşam biçimi ile ilgili risk faktörleri sonucu gelişir. Ailede şişmanlık olması, ev ortamında sosyal sorunlar, yağdan zengin beslenme, fazla televizyon seyretme, az uyuma, zeka geriliği, yüksek doğum ağırlığı ve tek çocuk veya tek ebeveyn olma gibi stres faktörleri şişmanlığa zemin hazırlayabilir. Çocukluk çağında ise obezite gelişmesi için üç kritik dönem bulunmaktadır. Prenatal(doğum öncesi) dönem: Gebelik döneminde annesi kıtlığa maruz kalan bebeklerde, gebelik sırasında annesi diyabet olan bebeklerde, doğumda iri (4 kilogramdan fazla) olan bebeklerde ileri yaşlarda şişman olma olasılığı daha yüksektir. Erken yağlanma dönemi: Vücut kitle indeksi normalde hayatın ilk bir yılı boyunca artar; 1-4 yaş arasında azalır ve 5 yaşından sonra tekrar artar. Bu tekrar artışın 5 yaşından önce görüldüğü çocuklarda ileride şişmanlama olasılığı daha yüksektir. Adolesans(büluğ çağı): Bu dönemde edinilen kilo maalesef genellikle kalıcı olmaktadır.
TOPLUMDA OBEZİTENİN SIKLIĞI NE KADAR?
Ankara'da yapılan bir araştırmada obezite sıklığı yüksek sosyo-ekonomik düzeyde yüzde 6.3, düşük sosyo-ekonomik düzeyde ise yüzde 3.2 olarak bildirilmiştir. Bu araştırmada şişmanlık, kızlarda erkeklere göre biraz daha sık bulunmuştur. İleri ülkelerde, ülkemizdeki durumun aksine, şişmanlık daha çok düşük sosyo-ekonomik sınıfın sorunudur. ABD'de bütün çocukların yüzde 25'inin şişman, yüzde 10'unun ise aşırı şişman olduğu bildirilmektedir. Şişman bebeklerin yüzde 25'inin, şişman ergenlerin ise yüzde 80'inin şişman kaldığı öne sürülmektedir. Tüm şişman erişkinlerin ise yüzde 30'unun ergenlik çağından itibaren şişmanladıkları görülmektedir.
OBEZİTE NE GİBİ SAĞLIK SORUNLARI DOĞURUR?
Şişmanlığın psikososyal sorunlar yanında birçok bedensel hastalığa da zemin hazırladığı bilinmektedir. Kişinin sosyal açıdan dışlanması veya aşağılanması ruhsal sağlığını da olumsuz yönde etkilemektedir. Bedensel sağlık üzerindeki etkileri ise aşağıda sıralanmaktadır.

Obstrüktif apne: Solunum yollarında tıkanma sonucu solunum güçlüğü ve uykuda soluk tutma görülebilir.
Kardiomyopati: Solunum güçlüğü nedeniyle kalbin yükünün artması ve şişmanlığa bağlı metabolik değişiklikler kalp fonksiyonlarını bozabilir.
Pankreatit: Pankreas bezinin iltihabı rahatsızlığı görülebilir.
Metabolik sorunlar: Kan kolesterol ve şeker düzeyi yükselebilir (diyabet), kan basıncı artabilir ve bu sorunlar da koroner arter (kalp damar) hastalıklarına neden olabilir.
Ortopedik sorunlar: Fazla kilo özellikle büyümekte olan çocuklarda uyluk ve bacaklarda eğilmeler ve kalça ekleminde büyüme hattının kayması gibi ortopedik sorunlara yol açabilir.
Hormonal sorunlar: Obezite hormonal nedenler sonucu gelişebileceği gibi kendisi de hormonal sorunlara yol açabilir. Şişman çocuklar genellikle uzun boyludur ve büluğ çağına erken girerler. Şişman kişilerde insülin düzeyinin yüksek olmasına karşın dokuların insüline cevabı azalmıştır ve bu nedenle şeker hastalığı görülebilir.
ÇOCUK ŞİŞMANLIĞI HORMONAL VEYA
BAŞKA HASTALIĞA BAĞLI OLABİLİR Mİ?
Şişmanlık genellikle kişinin aldığı ve tükettiği enerji arasındaki farkın sonucudur. Yani yaktığınızdan fazla enerji alırsanız şişmanlık kaçınılmazdır. Bu gruptaki hastalarda genellikle ailede şişmanlık yaygındır. Böyle çocuklar uzun boyludur ve zekaları, gelişmeleri ve muayeneleri tamamen normal sınırlardadır. Halbuki şişmanlık başka bir hastalığa bağlıysa, genellikle ailede şişmanlık nadirdir. Bu çocuklar kısa boyludur, zeka problemleri olabilir ve muayenede başka sorunlar saptanabilir. Bu iki grup arasındaki ayrımı iyi bir muayene ve gerekirse laboratuar tetkikleriyle yapmak daha sağlıklıdır.
PEKİ YA TEDAVİ?
Şişmanlık tedavisinde mucize bir ilaç yoktur. Tedavinin ana prensibi diyet ve egzersizdir. Önce gerçekçi hedefler konulmalı, haftada 500 gramdan daha hızlı kilo kaybı amaçlanmamalıdır. Önemli olan ne kadar kısa sürede ne kadar çok kilo verdiğiniz değil, yavaş, fakat kalıcı bir kilo kaybıdır. Unutulmamalıdır ki, genellikle hızlı verilen kilo kolayca yeniden alınır ve her seferinde kilo vermek daha da güçleşir. Ayrıca hızlı kilo kaybı bazı metabolik ve psikolojik sorunlara neden olabilir ve büyümeyi yavaşlatabilir. Çocuğun motivasyonu için kontrat imzalama ve yediklerini kaydetme gibi yöntemlere başvurulabilir. Mutlaka ailenin katılımı ve desteği sağlanmalıdır. Bunun için ailenin yemek yeme ve egzersiz alışkanlıklarının değiştirilmesi gerekebilir. 'Davranış biçimlendirme' denilen bir tedavi yöntemi ile günlük yaşam içinde yapılacak küçük değişiklikler kilo kontrolünün sağlanmasında başarı sağlayabilir. Örneğin asansöre kesinlikle binmeme, yürüyerek gidilebilecek her yere yürüyerek gitme, yemeğini yavaş yeme, tabağını ekmekle silmeme gibi alışkanlıkların kazanılması bu yöntemler içinde sayılabilir. Diyet ve egzersizle ilgili bazı önemli noktalar şöyle özetlenebilir.

DİYET: Hastanın normal besin tüketimi belirlenmelidir. Yemek, ana ve ara öğün saatleriyle sınırlanmalıdır. Masada sosyal ilişkilere olanak sağlayan aile yemekleri desteklenmelidir. Kızarmış yemeklerden ve besinlere yağ ve şeker eklemekten kaçınmalıdır. Meyve ve sebze tüketimi desteklenmelidir. Karbonatlı içeceklerden diyet de olsa kaçınmalıdır. Margarin, yoğurt, peynir, çorba ve meyve pürelerinin düşük enerjili olanları tercih edilmelidir. Hastayı yemekle ödüllendirmekten kaçınmalıdır. Ciklet çiğnemekten kaçınmalıdır. Okulda yenen yemek için bazı düzenlemeler gerekebilir.
EGZERSİZ: Yürümek teşvik edilmelidir. Düzenli spor özendirilmelidir. Öğretmenler destekleyici olmalıdır. Okul dışındaki aktiviteler özendirilmelidir. Televizyon sınırlandırılmalıdır. İlgi ve hobiler teşvik edilmelidir. Okul eğitim programları aracılığı ile sağlıklı ve formda olmaya ilgi desteklenmelidir. Yukarıda özetlenen öneriler sadece şişmanlığın tedavisi için değil, aynı zamanda sağlıklı yaşam için de uygulanması gereken kurallardır. Ne yazık ki bütün tedavilerin başarısız kaldığı ve cerrahi tedaviye gereksinim duyulan hastalar da vardır. Ülkemizde giderek yaygınlaştığı düşünülen obezitenin önlenmesi için yukarıdaki sağlıklı yaşam kurallarına uyalım ve çocuklarımıza da uygulayalım.