Tanrı’m yokluğunu göstermesin ama kimseyi de düşürmesin.
Alanya özel hastanelerinin birinden söz ediyorum.
Çok canım yandı, çok üzüldüm ama yine de o hastanenin adını vermiyorum; çünkü konuyu ilettiğim hastane başhekimi konuya ilişkin defalarca özür diledi.
Birkaç gün önce yolda yürürken düşüp, bayılmış, başımı yarmışım.
Alelacele özel hastanelerimizden birine kaldırmışlar.
Başa atılan dikişler, tahliller derken sonuçta anjiyoya karar verilmiş.
Konu anjiyo olunca Ailem, daha önce anjiyo olduğum şu aşamada adını vermek istemediğim hastaneye naklimi istemiş.
… …
Sonuçta o hastaneye naklim yapıldı.
Buraya kadar her şey normal.
Anjiyo işlemleri sonrası da yoğun bakıma alındım.
Alınmaz olaydım, alındığım oda yoğun bakım odası değil, yoğun işkence odası.
Hepsi birbirinden anlayışsız, saygısız ve terbiyesiz yoğun bakım ünitesi erkek ve bayan personeli(!).
Gecenin bir yarısı yüksek sesle konuşmalar, bağrışmalar, hastalara “amca ya da dayı” şeklinde küstahça ve de çaçaronca hitaplar, yerli, yersiz aptal aptal kahkalar.…
Uyumak, istirahat etmek mümkün değil.
Gayriihtiyari ağzımdan “bu nasıl yoğun bakım, bu nasıl hastane” sözcükleri çıktı ve o hastabakıcılarını uyardım.
Vay sen misin uyaran!
O andan sonra gözümün içine baka baka, bana duyura duyura, beni birbirlerine saygısızca ve küstahça göstere göstere; “benim uyarımı” birbirlerine anlattılar ve benimle hiç ilgilenmemeye, ben yokmuşum gibi davranmaya başladılar.
Diğer hastalarla ilgilendiler, bana bakmadılar.
Bu durum üzerine sinirlendim, her şeyi göze alıp; kollarımdaki ve bedenimdeki tüm tıbbi cihaz bağlantılarını, kollarımı kanatırcasına çekip, koparıp, fırlayıp ayağa kalktım; hastaneyi terk etmek üzere ayağa kalktım.
Halsiz ve güçsüzüm, ayakta zor duruyorum.
Ama o sinir anı insana güç veriyor.
Yoğun bakımdan çıkmak üzere kapı ararken; bu densiz hemşire(!) ve erkek hastabakıcılar (güvenlik personelinin de yardımıyla) önüme geçip beni tehdide başladılar.
O an çıkış kapısını da bulamadım, kendimde güç de bulamadım.
“Tamam, lanet” olsun deyip, tekrar yatağıma dönmek zorunda kaldım.
Bütün bu olanlara rağmen o hastabakıcılar; tüm hastalarla tek tek ilgilenip, benimle yine ilgilenmediler.
İlgilenmedikleri gibi nöbeti devir almaya gelen yeni hastabakıcılara(!)
benim yanı başımda, kendi terbiyesizliklerinden söz etmeden; benim gösterdiğim tepkiyi anlatarak onları da koşullandırmaya başladılar.
Yine müdahale ettim.
Dedim ki, “siz ne terbiyesiz ne saygısız ne yalancı görevlilersiniz. Ben bütün bunları durduk yere mi yaptım? Beni tümden zıvanadan çıkarmadan çağırın beni ameliyat eden doktoru, tedavinin sonunu beklemeden çıkacağım hastanenizden…”
Ve sonuçta tedavinin sonunu beklemeden terk ettim hastaneyi.
Bütün bunları da (asansörde karşılaştığım) o hastanenin haza beyefendi başhekimine de anlattım.
Olayı gazetede de yazacağımı söyledim.
O nedenle de yazdım.
Yazdım ki bunlar ve bunlar gibi densiz personellere ayar çekilsin.
Dilerim bu yazım amacına ulaşır, hedefini bulur.