22 Nisan’da Antalya'nın Aksu ilçesi Fatih Mahallesi Şahinler Caddesi’ndeki yaşanan dehşet verici olayda bir kozmetik dükkanında eski Aksu Belediye Başkan Adayı Durmuş Ali Arslan’ın tabancayla vurduğu Hamit Sunbat, kaldırıldığı Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde hayatını kaybetmişti. Olayın ardından tutuklanan Arslan’ın yargılanmasına Antalya 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Hamit Sunbat’ı "kasten öldürmek", Sebahattin Sunbat’a karşı "öldürmeye teşebbüs" ve Tamer Ertürk’e karşı "silahla tehdit" suçlamalarıyla hakim karşısına çıkan Arslan, ayrıca "ruhsatsız ateşli silahlarla mermileri satın alma veya taşıma ya da bulundurma" suçundan da yargılanıyor.
Sanık Durmuş Ali Arslan, duruşmada uzun süredir Sebahattin Sunbat ve Tamer Ertürk tarafından mağdur edildiğini, Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde genel sekreter yardımcısıyken borçlandırılıp emekli olmak zorunda kaldığını bu yüzden işimi ve çevresini kaybettiğini söyledi. Tamer Ertürk ile okul arkadaşı olduğunu fabrikasının borçları için destek istediği için evlerini verip kefil olduğunu ancak borçlarının geri ödenmediğini söyledi.
Olay günüyle ilgili olarak Arslan şunları söyledi:
"Fabrikaya gittiğimde Sebahattin Sunbat’ın yanında bir kişi daha vardı. Sonradan babası Hamit Sunbat olduğunu öğrendim. Selam verdim, Sebahattin Sunbat’a ‘Sen yalanlarına doymadın, birçok insanı mağdur ettin, hâlâ yalan söylemeye devam ediyorsun’ dedim. Bunun üzerine ‘Babamın yanında beni rezil edemezsin’ diyerek ayağa kalktı. Aramızda 4-5 metre vardı. Üzerime doğru hamle yapınca geri çekildim. Tamer Ertürk yanıma gelerek sol bileğimi tuttu, ‘Akıllı ol’ deyip küfür etti. Sebahattin Sunbat elini beline atınca silahı var sandım. Belimden silahı çektim. Mekanizmayı çekerek bir el havaya ateş ettim. Kaçsınlar diye ateş etmiştim. Kaçmadılar. Bu kez yere doğru ateş ettim. İkinci kurşun Hamit Sunbat’a isabet etmiş. Onu da birkaç dakika sonra öğrendim. Sebahattin Sunbat ve Tamer Ertürk kaçtı. O esnada Hamit Sunbat ‘Ben vuruldum’ dedi. Arkalarından yavaşça gidip bir el daha havaya ateş ettim, sonra geri döndüm. ‘Ambulans çağırın’ dedim. Sebahattin Sunbat bana ‘Senin soyunu kurutacağım, seni öldüreceğim’ diyerek küfür etti. Ben de ‘Benim de çocuklarım var, benim intikamımı alır’ dedim. Tamer’e, ‘Beni neden çağırdın, ben buraya dertleşmeye gelmedim mi?’ dedim. Polis geldi, silahımla birlikte teslim oldum. Herhangi bir öldürme kastım yoktu."
Sunbat ise olay anını şöyle anlattı:
"Bir baktım fabrikadan içeri girdi. Babam saygıdan dolayı ayağa kalktı. ‘Bu kim?’ dedi, ‘Başkan’ dedim, düğmesini ilikledi. Başkan hiç yanımıza gelmedi, başkana ‘Babam’ dedim. Yanımıza gelmeden silahını çıkartıp ateş etmeye başladı. Elini atarken ben kaçtım. Dışarı kaçınca arkamdan mermi attı, bağırdı; ‘Buraya geleceksin, gelmezsen babanın kafasına sıkacağım, babanı öldüreceğim, buraya gel’ dedi."
Sebahattin Sunbat, kaçarken babasının vurulduğunu görmediğini belirterek, "Babam deyince karşıya geçip ateş etmeye başlamıştı. Zaten küçücük bir alan, aramızda 1 metre mesafe vardı. Sonra ambulans ve polis geldi" ifadelerini kullandı.
Müşteki Tamer Ertürk ise, "Odaya geldi, ateş etti. Benim adamlarım vardı, o an beni dışarı çıkardılar" dedi.
Sanık avukatları, tanıkların HTS kayıtlarının incelenmesini ve olay yerinde keşif yapılmasını talep etti. Mahkeme, taleplerin sonraki duruşmada değerlendirilmesine karar vererek, davayı 11 Kasım tarihine erteledi.