PKK başta olmak üzere, tüm yan kuruluşları, HDP, KCK, PYD hatta sol ya da sosyalist gençlikle ilgili farklı yapılanmaların hiç biri, Kürt halkının çıkarlarını düşünmekten çok uzak bir biçimde, terör yoluyla topluma egemen olmanın hesabı...
PKK
başta olmak üzere, tüm yan kuruluşları, HDP, KCK, PYD hatta sol ya da sosyalist gençlikle ilgili farklı yapılanmaların hiç biri, Kürt halkının çıkarlarını düşünmekten çok uzak bir biçimde, terör yoluyla topluma egemen olmanın hesabı içinde.
Kürt halkını düşünen bir yapı, bölgeye yapılmaya çalışan yatırımları ve hizmetleri engeller mi?
Çok daha çarpıcı olansa, PKK barış sürecinden yararlanarak, doğu ve güneydoğuda çok ciddi bir örgütlenme içine girerek, Kürt halkını baskı altına alma başarısını gösterirken, batıda da farklı isimler ve farklı yöntemlerle örgütlenerek gençleri eylemden eyleme sürükleyerek güvenlik güçlerimizle çatıştırıp ortalığı yakıp yıktırdı.
HDP batıda sol söylemle kimi Türk solcularını ve de gençlerini de farklı isimler altında toplayarak kullandı.
Suruç’a giden gençlere baktığımızda bu oyunun ne kadar etkili olduğunu görmek mümkün.
Biz Türkler provokasyona gelmeye çok müsaitiz.
İlerisini gerisini düşünmeden her davulun önünde oynamaya kalkıyoruz!
Irak ve Suriye’deki bugünkü kaostan yararlanarak yeni bir yapılanma arayışına giren PKK, HDP ve KCK dışında, ülke genelinde sol özellikle de sosyalist bir söylemle yeni bir yapılanmanın içinde.
DHKP-C de bu yapılanmalardan sadece birisi!
HDP 7 Haziran seçimlerinde, ülkenin doğusuyla batısında farklı strateji ve taktiklerle oy topladı.
1980 öncesinde de, PKK hareketi Türk solunu kullandı.
Örneğin, Dev Genç içinde, ulusalcılık konusunda farklı görüşler gündeme gelince, Sol öğretideki “Uluslar kendi kaderini kendisi tayin etmeli” anlayışından yola çıkılarak, Türk solu bir anlamda bölünerek Dev Sol ve Dev Yol diye ikiye ayrıldı.
Geçmişten bugüne dek, kimi tarikat liderleri tabulaştırılıp tapınma noktasına getirilirken, bu sözde tabuların peşinden giden kimi uyanıklar da dinsel söylemlerle Türk halkını kullandı, kullanmaya da devam ediyorlar!
Ülkemizde en fazla etkin olan tarikatların hangi coğrafyadan çıktığına bir bakın!
Gezi Parkı eylemlerinde onca gencimiz canından oldu.
Gezi Parkı gibi basit bir olay, çevrecilik adına bahane edilerek ülke genelinde eylem üstüne eylem düzenlendi.
Ortalık yakılıp yıkıldı, güvenlik güçleriyle çatışıldı.
Dünyanın neresinde böylesine sudan bir sebeple ülke kaosa sürüklenebilir ki?
Bizim ülkemizde bu ve buna benzer bir sürü eylem kolay bir biçimde düzenlenebiliyor.
Ülke genelinde, her yerde eylem yapmaya hazır timler var.
Suruç’ta Kobani’ye gitmek için toplanan gençliğin içinde her kesimden insan var.
Alevi’si, Sünni’si, Kürdü, Türkü.
Hepsi de, tarihin derinliklerinde kalmış Sosyalizm ütopyasının peşine takılıp böyle bir maceraya soyunmuşlar.
Bunların beynini kimlerin yıkadığı ortada.
Günümüzde hala Marksizm’in, sınıf çelişkisine dayanan siyasi yapılanmasını savunan öğretim üyeleri ve de kimi aydınlar var.
Bunlar, sosyalizmin iflas etmiş kolektivist modelini savunma aymazlığını gösterirken, Marksizm’in materyalist felsefesinden söz bile etmiyorlar.
Aslında bugünkü Sol ya da Sosyalist yapılanmaların, solla molla ilgisi yok.
Bunlar ya bir etnik yapının, ya da bir mezhebin ürünü!
Biz Türklerin önemli bir bölümü de, neyin ne olduğuna bakmadan, bu tür yapılarda yer almanın aymazlığı içindeyiz.