Üçüncü gün sabaha karşı hava sakinleşmişti ama her yer karla dolmuştu. Bu zalım da can taşıyor dedi Hacı. Dağın ayazına dayanamaz. Yıprak tarafından bu taraflara atlamaya kalkarsa ya Baskı tarafına geçebilir ya da Gengelli tarafına....

Üçüncü gün sabaha karşı hava sakinleşmişti ama her yer karla dolmuştu. Bu zalım da can taşıyor dedi Hacı. Dağın ayazına dayanamaz. Yıprak tarafından bu taraflara atlamaya kalkarsa ya Baskı tarafına geçebilir ya da Gengelli tarafına. Şansımızı denemeliydik. Hacı Gengelli tarafını, bende Baskı tarafını kontrol etmek için sa baha karşı yola çıktık. Akşam vaktine kadar çok gayret etmemize rağmen bir şey göremedik. Akşam manarda tekrar birleştik. Dördüncü gün şanslarımızı değiştirdik. Ben Gengelli tarafına, Hacı’da Baskı beli tarafına çıktık. O günde bir şey göremedik. Dördüncü günü beşinci güne bağlayan gece yarısı bir fırtına koptuki o dağlarda o güne kadar görülmemiş fırtınanın sesine uyanıp Hacı’yı kontrol ettiğimde onu iki dizinin üstüne çökmüş dua ederken gördüm. Eliyle bana işaret edip oku oku diyordu. Bir dua aralığında Hacı dedim, manarımızı fırtına kaldırırsa ne yaparız. Hacı’dan cevap; sağ kalırsak bir büyük taşa sarılırız. Sabaha kadarda donmazsak iyi kötü kurtuluruz. Fırtına bizi de kaldırırsa yapacak bir şey yok. Sabaha kadarki zamanı zaman zaman dua okuyarak zaman zaman sohbet ederek geçirdik. Bu arada çayımızı çorbamızı da içtik. Sabah dışarı bir çıktık ki soğuk dayanılacak gibi değil. tükürülen tükrük yere inerken donduğu gibi burun önlerimizde buz tutuyor, bir küçük çiş için durulduğunda avcı botlarımız zeminde donuyor ayağımızı kaldırmak zorlaşıyordu. Çok dedi Hacı, çok dikkatli birbirimize tutunarak Cavurbağı’na inelim. Oralar bu kadar esmez. Esse de donmuş kar yoktur. Buralar kadar tehlikeli olmaz. Çık dikkatli yavaş yavaş Gengellidağ’ın dibine geldiğimiz zaman tehlikenin büyüğünü geride bırakmıştık. Yavaş yavaş dikkatlice kartal Tüneği’ni de geride bıraktığımızda Kuşyuvası kanyonu bütün ihtişamıyla gözlerimizin önündeydi ama buraları bu kadar ürkütücü hiç görmemiştim. Hiç beklenmedik bir yerden bir ağaç devriliveriyor, hiç beklenmedik yerlerde kırılan dallar havada uçuşuyordu. Kuşyuvası bu haliyle ağzını açmış homurdanan dev bir canavara benziyordu. Biraz daha aşağılara inince bir çay içelim hemde ciğerlerimizi tütün dumanıyla ısıtalım dedi Hacı. O kuytu bir yere ateş yakıp çay yaparken benimde aklıma boş durmaktansa dürbünü çıkarmak geldi. Montumun fermuarını aralayıp cebimden dürbünü çıkartıp etrafı tararken Uçanlar’daki kocasayda bizim tekeyi yatar gördüm. Hemen Hacı’ya da haber verdim. Oda dürbünü tutunca o dedi, o zalım. Kendini selamata atmış dinleniyor. Çok iyi bir plan yapabilirsek ona belki bir kurşun hediye edebiliriz. Sen dedim şuradan dik aşağı in. Kocaağaçlık’tan geç. Nasıl olsa etekeye sakal altı gelirsin göremez. Fırtınada yukarıdan esiyor koku alamaz. Sokulabildiğin kadar sokul ve bekle. Ben de şurdan Andızlı İn’in üstündeki çamlığa ulaşayım. Ardaki mesafeyi kısaltabildiğim kadar kısaltayım ki ona bir tüfek atabileyim. Aşağı kaçarsa sana gelecek. Planımı Hacı’da uygun buldu harekete geçtik.
DEVAM EDECEK